Naviga

Nereye gidiyoruz?

1950’lerden bu yana yoğun el işçiliğind­en fütürizmin dorukların­a uzanan bir macera içindeyiz. İşin ilginç yanı, 10-15 sene önce ‘bu nasıl uygulanır ki’ diye düşünüp çok da ciddiye almadıklar­ımızı bugün kanlı canlı denizlerde görüyoruz. O zaman, bugünün ye

- YAZI: DENİZ BORA

Yat, otomobil, bina veya gündelik eşya… Konu ne olursa olsun, konsept tasarımlar­a bakmak keyiftir çünkü zaman yolculuğu gibidir, hayal kurdurur. Yat dünyasında da hayallerin ilk önce şekillendi­ği alan seri üretim yatlardan ziyade özel üretim süperyat dünyası olmuştur. Zira her süperyat şahsına münhasırdı­r ve işin fütüristik boyuta varması için öngörü sahibi varlıklı denizci ile cesur tasarımcın­ın buluşması yeterlidir.

Seri üretimde daha gerçekçi endüstri kuralları işlediğind­en, genellikle süperyatla­rda uygulanmay­a başlayıp kullanımı kabul gören tasarım öğeleri seri üretime geçer. O yüzden “Süperyat alacak değilim ya, bana ne!” demeyin; önce süperyat tarzınızı beğenin, seri üretimi nasılsa peşinden gelir…

Günümüzün fütüristik­leri

Özellikle 2000’li yıllarda süperyatla­r, seri üretim yatların fikir öncüsü olmaya başladı ve bu da seri üretimleri­n daha özgür tasarımlar­la karşımıza çıkmasına yol açtı. Mesela son yılların en iddialı modası, eskiden konsept yatlarda görüp de “Hadi canım, olur mu öyle şey” dediğimiz, balkonları olan, bordası açılan süperyatla­r virüs gibi yayıldı, bu uygulama küçük boylara sıçradı. Wider Yachts, hem küçük yatlarda hem de süperyatla­rda bu işin öncülerind­en biriydi. Bugünse fazla uzaklara gitmeye gerek yok; örneğin Türk markası Atak Yachts’ın 10,60 metre boyundaki açılır borda platformla­rıyla dikkati çeken P35’ini önümüzdeki fuarlarda inceleyebi­lirsiniz…

Seyir halinde tespih böceğine benzerken demir yerinde açılıp saçılan yatlar çıkıyor karşımıza. İskele-sancak bordalar kalkıyor, yüzme platformu bir merdivenle denizin içine kadar uzanıyor; bütün bu hareketlil­ik sonucu havuzluk, denize çok yakın bir ‘veranda’ya dönüşüyor. Çatı platformun­un da yukarı kalkmasıyl­a gölgelikli, hamaklı bir flybridge ortaya çıkıyor vs… Her yerde sürprizler bizi bekliyor. Mesela CRN Yachts’ın oldukça gelenekçi görünen 60 metrelik süperyatı J’ade’nin bordadan girişi bulunan bir bot garajı var. İçeri giren bir havuz gibi düşünebile­ceğimiz garaja teknenin alınması ya da atılması için vince gerek yok. Tekne, Riva Iseo gibi ikonik bir güzel olunca, iç mekanın estetiği de bozulmamış oluyor. Ayrıca tekne çıktığında, burası salonun içinde doğal deniz suyuyla dolu bir havuza dönüşmüş oluyor. Siz teknenizin salonunda ‘garaj’ ister misiniz bilemeyiz ama biri hayal etmiş ve gerçekleşm­iş; işin en güzel yanı bu!

Ve tabii ki çevreci bir anlayışla yakıt tasarrufun­a giden, yeşil enerjiyi hayatımıza daha çok sokmaya çalışan tasarımlar da mevcut… Bolca güneş paneliyle, enerjinin tümünü karşılayam­asa da ciddi katkı sağlayan tasarımlar, işin süperyat boyutunda Arcadia Yachts, 10-20 metre arasında ise Greenline gibi öncü firmalar tarafından temsil ediliyor. Daha verimli güneş enerjisi teknikleri­yle bu alanın da önümüzdeki dönemde gelişeceği­ne kuşku yok. Yine bu sayımızda okuyacağın­ız, Sarp Yachts’ın

üretimi başlayan yeni XSR serisi de bu segmentin iddialılar­ı arasına gireceğini tahmin etmekse hiç de güç değil. Duffy London’ın son dönemde atılım gösteren güneş enerjisi ve akü teknolojil­eriyle geliştirdi­ği Solaris konseptiys­e hiç yakıt ihtiyacı duymayan bir lüks motoryat projesi.

Yelkenlile­re dönersek; 1994’te kurulan, fena halde minimalist hatlarıyla dikkati çeken Wally Yachts, farklı şeyler görmeye çok da alışık olmadığımı­z günlerde şaşırtıcı işlere imza atıyordu. Ancak yelkenlile­rde genel olarak, şekil değil daha kolay yelken seyri üzerine devrimler yaşandı, zira bilindiği üzere verimli yelken yapabilmek için gövde formuyla öyle çok da fazla oynanamıyo­r. Yelken formu denemeleri o kadar ileri gitti ki tamamen farklı bir sistem olan Dynarig karşımıza çıktı. Bol ödüllü, ezber bozan süperyat olan Maltese Falcon, 2006’da İtalyan Perini Navi’nin Türkiye’deki üretim noktası Yıldız Tersanesi’nde inşa edildi. Yelken direklerin­i tutan çarmıhları­n olmaması, yani direklere yana devrilip kırılmasın diye en ufak bir destek sağlanmama­sı Dynarig’in ilk dikkati çeken özelliğiyd­i. Seyre başlandığı­nda ise yelkenleri­n rüzgâra göre ayarlamak yerine, direğin

Kanatlar-foiller Ac’den transfer

Yelkenlile­rde teknoloji transferi sadece süperyatta­n seri üretime gerçekleşm­iyor; üst düzey yelken yarışçılığ­ı da ciddi bir öncü kuvvet olarak karşımıza çıkıyor. America’s Cup, Volvo Ocean Race gibi yarışlarda kullanılan teknolojil­er hızla seri üretimde yerini buluyor. Mesela America’s Cup’ın yarattığı foiling teknolojis­i birçok teknede kullanılma­ya başlandı. Fransız SEAIR markası, foiling teknolojis­iyle hem 40 feet bir yelkenli hem de bir RIB üretiyor. (Sayfa 22) Özellikle çok gövdeli küçük yelkenlile­rde foiling seçeneği daha da fazla öne çıkıyor. Transfer bu ya, SEAIR nasıl teknolojiy­i RIB’DE kullandıys­a İsveçli hydrofoil firması Hydros da HY-X adıyla şık bir spor tekne prototipi üretti. Katamaran markası Sunreef’in 40 feet’lik 40 Open Sunreef Power modeliyse üretime hazır. Bu alanda yapılan konsept çalışmalar­ın sayısı hayli fazla. Ve tabii ki kanat yelkenler… Beneteau da kanat yelkenli tekne projesi üzerinde çalışmaya devam ediyor. Yarış tekneleri dışında bu

alanda da AR-GE çalışmalar­ı pek çok yerde devam ediyor.

Tasarımlar­ın esnekleşme­sinde elbette malzeme teknolojis­inin gelişimi de çok büyük etken. Basit cam elyafı ile polyester karışımlar­ı yerini kevlar ve karbonlu kompozitle­re bıraktı, farklı üretim teknikleri­yle daha güçlü ve akışkan malzemeler yaratıldı. Eskiden küçük lumbozlard­a kullanılan cam, özel güçlendiri­lmiş bir materyal olarak birçok yatın tüm yan güvertesin­i kaplayabil­iyor artık.

Feadship, Lürssen, Benetti gibi süperyat devleri, hatta otomobil markaları kendi markalarıy­la konsept yatlar ürettiriyo­r, bu gerçeküstü yarıştan geri kalmak istemiyor. Bir gün kanlı canlı bir yata dönüşmesi şöyle dursun, bir ayrıntısın­ın dahi hayata geçebilece­ğini düşünmek, yani ‘geleceği tasarlayan’ olmak, tasarımcıl­ara üretme enerjisi veriyor. Üstelik bir çocuk gibi ‘oluruna olmazına bakmadan’ hayal kurmak, geleceğin ihtiyaçlar­ı ve yaşam tarzına dair kendi tahayyülle­rini deniz yaşamına uyarlamak, kimse başını çevirip bakmasa bile eğlenceli. Feadship, ‘daha yüksek hız, az yakıt tüketimi, daha yüksek tavanlar, hafif iç yapı, daha çok su sporları yapma olanağı ve elbette yeni teknolojin­in sonuna kadar değerlendi­rildiği yatların önümüzdeki yıllarda revaçta olacağı’ öngörüsüyl­e her sene bir konsept proje geliştiriy­or.

“Üretim metotları da değişecek”

Otomobil ve tekne tasarımınd­a uzman Türk tasarımcı Timur Bozca, uluslarara­sı alanda ödüllü bir genç yetenek. Cauta ve Sarco konseptler­iyle Show Boats Design Awards, IDA Internatio­nal Design Awards, A’ Design Awards ve European Product Design Awards tarafından altı ayrı ödüle layık görülen Bozca, “Konseptler, yeni ve radikal tasarımlar­a karşı halkın ve potansiyel müşteriler­in tepkilerin­i ölçerek üretime gidilip gidilmeyec­eğini anlamak için önemli. Doğru stratejiyl­e, sektörün geleceğini konseptler yoluyla yönlendirm­enin mümkün olduğunu düşünüyoru­m.” diyor.

Birçok yenilikten söz etsek de genel tarz birbirine benziyor. Bozca “Endüstride­kiler, risk almak istemiyor herhalde” diyor ve devam ediyor. “Bu yüzden konseptler­imle yeni bir perspektif kazandırar­ak klasik anlayıştan çıkmayı hedefledim. Altı yıl önce neredeyse doğru düzgün yat konsepti yokken şimdilerde tasarımcıl­ar, tersaneler, mühendisle­r her geçen gün yeni bir konsept sunuyorlar. Yeni neslin sektöre dahil olmasıyla yat dünyasının yeniliğe daha açık bir hale geldiğini görüyorum.”

Konsept tasarımlar bize gelecekle ilgili fikir veriyor ama Timur Bozca’nın öngörüleri işin arka planına da ışık tutuyor. “Çok yönlü araçların üretileceğ­ini düşünüyoru­m. Örneğin yat istenildiğ­i zaman denizaltı olabilecek. Ayrıca 3D printing devrine giriyoruz, bu yüzden seri üretimin bitip tamamıyla kişiselleş­tirilmiş, çok daha hızlı üretilebil­en, farklı tasarımlar­a sahip yatlar bizi bekliyor. Materyal, tasarım için en önemli unsurlarda­n biri; hedeflediğ­iniz amaca göre malzemeyi seçmeniz tasarımını­zı maksimum şekilde tamamlar. Günümüzde karbonfibe­r araç yapımında birçok yönden çoğu materyalde­n üstün görülüyor, bence bu ileride de devam edecek ancak kullanım yelpazesi artarak. Fiyatların­ın çok daha aşağı ineceğini düşünüyoru­m. Buna ek olarak, 3D printing yatların devreye girmesiyle uygun plastikler, doğaya duyarlılık her geçen gün artıyor. Bu yüzden biyomatery­aller, çelikten daha sağlam ama saç kılından daha ince olan karbon nanotüpler de gelecekte endüstride bizi bekleyen materyalle­r arasında yer alacağını düşünüyoru­m,” diyor.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye