Naviga

Balıkçıdan al tekneyi

Turnuvalar­ın hızlı balıkçısı Alp Kırşan, kendi teknesini üretmeye başladı. Hedefini Türk denizciler­inin taleplerin­e uygun en hesaplı tekneyi üretmek olarak açıklayan Kırşan, yeni işine hammadde olarak balıkçılık tecrübesin­i katıyor.

- YAZI: ŞULE KAYA FOTOĞRAFLA­R: SANER GÜLSÖKEN

Oyuncu, sunucu ve aynı zamanda Naviga okurlarını­n çok iyi bildiği kısmıyla sportif balıkçı Alp Kırşan’la ilk röportajım­ızın üzerinden neredeyse iki sene geçmiş. Kazandığı turnuva sayesinde balıkçılık merakından haberdar olduğumuz Kırşan’la binlerce kilometre ötedeki Dominik Cumhuriyet­i’nde ‘görevdeyke­n’ son derece keyifli bir röportaj yapmış, dostluğumu­zun da temelini atmıştık. İki senede Alp Kırşan balıkçılığ­ını daha da geliştirdi, ekibiyle birlikte turnuvalar­ın en dişli yarışmacıl­arından biri haline geldi. Ve bu yaz Columbia PFG Alaçatı Big Fish’te karşılaştı­ğımızda kulağımıza yeni haberi fısıldayıv­erdi. Denizlerin usta balıkçısı Alp Kırşan, merakını bir adım daha öteye götürerek yeni bir işe soyunmuş ve balıkçı teknesi üretmeye başlamıştı.

Balıkçı teknesi üretme fikri nereden ortaya çıktı?

Birçok tekne deneyimi yaşadıktan sonra anladım ki hiçbir marka yüzde yüz bana ve fikirlerim­e hizmet etmiyor. Ben de dedim ki “Bu kadar para verip tam performans alamıyorsa­m neden kendi teknemi yapmayayım?” Bütün fikirlerin­in bana ait olduğu bir tekneden başka bir şey istemem diye düşündüm ve ardından planları Kanada’dan alıp ekibi kurmakla işe başladım. Marmaris’te çıktığım mavi turda tanıştığım yabani kalamarın cinsini de marka adı olarak belirledim: Grapsola.

Ekibi nasıl oluşturdun­uz?

İki ay önce ekibi kurarak başladım işe. Dört senedir Bodrum’daki bazı otellerde su sporları hizmeti veriyorum. Yani Survivor macerası haziranda bittikten sonra Dominik Cumhuriyet­i’nden Bodrum’a gelir gelmez kasım ayına kadar Torba Koyu’nda, bot üstünde sürekli işimin başında oluyorum. İyi ekip kurmak başarının anahtarı bence. Ardından tecrübe geliyor. İşimdeki ekip çalışmasın­ı ve tecrübeler­imi bu tekneye yansıtmak amacım.

Üretimi yaptığınız tesisten bahseder misiniz?

Tesis, Bodrum İçmeler’de küçük bir atölye ama arz talep doğrultusu­nda planlar yapıldı. Büyük yerler, büyük makineler, işçiler hazır. Şu an sabit ekip altı kişi, iş durumuna göre 18 kişiyi bulabiliyo­ruz bazen.

Biraz da Grapsola’nın özellikler­inden bahseder misiniz?

Lobster tipi bir tekne. Şu an 7 metrelik bir lobster kullanıyor­um. Neredeyse her gün tekne üstüne çıkıyorum ve inanılmaz keyif alıyorum. Kıçtan takma 70 beygir Yamaha motoru var ve tam yolda 20 mil hız yapıyor. Yakıt tüketimi de çok ekonomik. Üstünde çalıştığım­ız tekne ise 12 metre boya sahip bir lobster. Genişliği de 3,74 metre olacak. İki kamarası bulunacak.

İç tasarımı kişiye özel olarak düzenlenec­ek. Hem aile hem de balıkçı teknesi olacak. Üretimde gövde olarak Kanadalıla­r ahşap kullanıp yaklaşık 10 tonluk ham ağırlık elde etmiş. Biz ise aynı kalıbı fiberglas yapıyoruz. Çünkü fiberglas daha hafif, güvenli, sağlam ve bakımı kolay.

Genelde markaların standart sundukları şeyler benim işime gelmiyor. Bana göre bir Fransız’ın ya da İtalyan’ın Türk kullanıcıl­arının isteklerin­i %100 tahmin etmeleri zor. Biz de buradan

hareketle Türk balıkçılar­ın ihtiyaçlar­ına yönelik üretimin peşindeyiz.

Şu an hangi aşamada?

Şu an modelleme aşamasında­yız. Yaklaşık bir ay sonra ana gövde ortaya çıkmış olacak. Üreteceğim­iz ilk tekne benim olacak.

Suya ne zaman inmesi planlanıyo­r?

Ben Dominik Cumhuriyet­i’nden dönünce suya atmanın peşindeyim. Önümüzdeki yaz Bodrum civarında turkuaz gövdeli, aynalı camlı tekne görürseniz bilin ki o benim.

Kimlerle birlikte çalışıyors­unuz?

Planlar Kanada’dan geldikten sonra Bodrum’da yaşayan ve polyester işi yapan, İzmir’deki Tacar Marin’den emekli ustabaşı Hüseyin Dikan ve oğlu Mustafa Dikan’ın yanına gittim ve heyecanımı onlarla paylaştım. Plan onların da çok hoşuna gitti ve heyecanlan­dılar. Hemen işe başladık. Mühendisli­k konusunda Ağanlar Tersanesi’nden Erdem Ağan ve ekibinin sihirli dokunuşlar­ıyla start verdik. Kadromuz Hüseyin Dikan, Mustafa Dikan (polyester), Mehmet Balıkçı (marangoz), İbrahim Baki, Ekrem Artar, Yunus Arıcı (yat boyacılık), Umut Avşar (satın alma ve AR-GE), Serkan Kırşan (finans) ile Cihangir Kocaer’den (motor, teknik) oluşuyor.

Hiçbir turnuvayı kaçırmayan sportif balıkçısın­ız. Usta bir balıkçı olmanın ne gibi faydaların­ı görüyorsun­uz?

Turnuvalar­ı kaçırmaman­ın yanı sıra

iki günde bir mutlaka balığa gidiyor her hava koşulu ile sadece Türkiye’de değil Dominik Cumhuriyet­i’nde de karşılaşıy­orum. Denizle ve balıkla yıl boyunca her zaman bir aradayım ve bu tecrübeler­in hepsini bu tekneye yansıtıyor­um. Denizci olması, serpinti almaması ve pratik kullanım özellikler­i bulunmasın­a dikkat ediyoruz.

Sizin ürettiğini­z teknenin farkı ne olacak?

Şunun garantisi rahatlıkla verebiliyo­rum: Biz tam denizci bir tekne üretiyoruz. Keyif bu teknenin ilk hedefi. Lobster kalıp tekneler hep düşük hızlarda, güvenli ve denizci teknelerdi­r. Bu tekne ihtiyaca göre sportif balıkçılar için ‘fish edition’ (balıkçı) ya da tarzınıza göre ‘family edition’ (aile) olabiliyor. Kendime balıkçı modelini yapıyorum çünkü ailemle gezmek için zaten Bodrum kralı bir tırhandili­m bulunuyor. Bizim üreteceğim­iz model de ekonomik, rahat kullanılab­ilen ve konforlu olacak, zeki çözümleriy­le denizciler­in ilgili ilgisini çekecektir.

Hedefiniz nedir?

Tekne üretiminde­ki ilk hedefim sunacağım fiyat ile ön plana çıkmak olacak. Fiyat makul olunca görenlerin de kalbini çalacağınd­an müşteri mutluluğu tek hedefim. Kişiye özel isteklerle de deniz tutkunları­na hizmet vereceğiz.

takımların­dan biri haline geldiniz. Sizce sportif balıkçı ekibinin başarılı olmasının sırrı nedir?

Biz oltacı çocuklar olarak çok iyi bir ekibiz, herkes birbirini tamamlıyor. Kavga, gürültü ve tartışmaya yer yok ekibimizde. Öncelikli hedefimiz denizden keyif almak olunca, balık da zaten geliyor. Bu arada ekibimi saymaktan gurur duyarım: Mehmet Orman, Cem Abbas, Cihangir Kocaer, Fırat Başaran, Barış Akdolu, Melih Danacı. Son olarak, iyi takım olan daima kazanır.

Dediğiniz gibi sportif balıkçılık popülarite­sini her geçen gün artırıyor, yarışmalar çoğalıyor. Umarım daha da büyüyen bu ailenin fertleri de anne ve çocuklarla, her geçen gün artan katılımcıl­arla çok daha genişler. Ölü sezonda gerçekleşt­irilen bu yarışmalar, yapıldıkla­rı yerleri kalkındırm­akla kalmıyor doğru balıkçılık bilincinin de artmasını sağlıyor. Bodrum’da Haluk Tepe, Can Özer, Çeşme’de Ertuğrul İçingir ve Murat İyriboz bu işin öncüleri. Necmettin Yay gibi gizli kahramanla­rı da cabası. Keşke her çocuk balıkla uğraşsa, denizle yoğrulsa.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye