Fiji’nin köpekbalıkları
Pasifik Okyanusu adalarının ortak özelliği vahşi doğası. Denizleri her türlü yırtıcı yaratığı barındırsa da, karada cennetin dinginliği ve güzelliği yaşanıyor. Bu adalardaki insanlar, yüzyıllar boyu vahşi yaşamın bir parçası olmuş. Fiji’de yaşayanlar da ö
Fijililer günümüze kadar denizde ortak çıkarları için köpekbalıklarıyla mücadele etmişler, karada bin bir çeşit orkide çiçeği ile kendilerini süslemişler. Bu onların ruhlarına da işlemiş, giysilerine de, günlük yaşamlarına da...
Böyle bir ülkeye gitmek, oraları gezmek, o insanların kültürü ile tanışmak günümüzde her gezginin hayali. Biz sualtı fotoğrafçılarının rengarenk deniz dibi yaşamına sahip Pasifik Adaları’nı hedef seçmesinin nedeni kıyılarında yaşayan, dalgıçlara yaklaşan köpekbalıkları. Aslında her Pasifik adasında gerek yüzenlerin, gerek dalanların köpekbalıkları ile karşılaşmaları çok doğaldır. Fiji’de de bu böyle. Ama bir fark var ki insanlar için doğrudan tehlikeli olan birkaç tür köpekbalığından biri olan boğa köpekbalıkları ile karşılaşmak dünyanın herhangi bir yerinden çok daha fazla ihtimal dahilinde. Ancak bu karşılaşma ani ve tehlikeli olmanın dışında, risk taşısa da çoğunlukla bir organizasyon sınırları içinde oluyor.
Fiji, bir adalar cumhuriyeti, tam 322 ada ve 522 küçük adacıktan oluşuyor.
Birçok adada yerli halkın yaşadığı küçük köyler var. Eğer bu köylerden birine yolunuz düşerse sıcakkanlı insanlar sizi “Bula” diyerek karşılayacaktır. Bula, bu ülkede en çok duyabileceğiniz kelime. Ben hiçbir ülkede bu kadar çok amaçlı kullanılan başka bir kelimeye rastlamadım. Bula, hoş geldiniz, teşekkür ederim ve günaydın demek, hatta vurgulamayı iyi seçerseniz karşınızdakinin “Bugün nasılsınız?” demek istediğini bile algılayabilirsiniz. Küçük ada köylerine mutlaka yolunuzu düşürmelisiniz. Buralarda size ‘Kava’ adı verilen ve Kava kava ( Piper methysticum) bitkisinin köklerinden yapılmış içkiyi ikram ederler. Bu bitki ile insanoğlunun tanışması 3 bin yıl önceye kadar uzanır. Antik Pasifik adaları yerlilerince kutlamalarda, eğlencelerde kullanılmış ve hâlâ kullanılıyor. İçki alkole yakın bir etki yaratıyor. Ancak alkolün beyinde tekrar kullanılma uyarısı yaratmasına karşılık Kava kava bitkisinden yapılan bu içkinin böyle etkisi yok. Uğrayacağınız köyde bu içkiye bir ambalaj ya da bir şişe içinde rastlayamazsınız. Sizin için özel olarak hazırlayacaklardır. Bir Hindistan cevizinin yarısını bardak olarak kullanıp herkese aynı bardaktan ikram edilmesi onlar için doğal. Bunu hijyenik görmeyip içkinin ret edilmesi bu insanlar tarafından kaba davranış olarak algılanır.
Fiji, yönetimsel olarak dokuz ada olarak bölgelere ayrılmıştır. Bunlar Viti Levu, Vanua Levu, Taveuni, Kadavu, Yasawa Adaları, Mamanuca Adaları, Lomaiviti Adaları, Lau Adaları ve Rotuma’dır. Başkent Suva en büyük ada olan Viti Levu’dadır. Uluslararası havaalanının bulunduğu ikinci büyük şehir Nadi de yine bu adadadır. Bu nedenle Fiji’ye seyahat edenler başkent Suva’ya ulaşmak için Nadi’den ya kısa bir uçak yolculuğu ya da üç-dört saat süren bir kara yolculuğu yapmak zorundadır.
Fiji, 1874 yılında İngiliz sömürgesi olmuştur. Bağımsızlıklarını ise 1970 yılında kazanmışlar. Her ne kadar Fiji dili 1997 yılında anayasada resmi dil olarak kabul edilmiş olsa da İngilizce birinci dil olarak geçerlidir.
Fiji Adaları güney yarım kürede tropikal kuşakta yer alır. Gidilmesi için en uygun dönem mayıs ve ekim aylarıdır. Bu dönem hava sıcaklığı 25˚C’ler seviyesinde ve kasırga mevsimi dışındadır. Ama bu dönem, adalarda bu kuşakta bulunan diğer Pasifik adaları gibi sıcak ve nemli bir iklim yoktur. Hatta deniz suyu sıcaklıları 25-23˚C’ler arasında olur ki bu sıcaklıklar tropikal kuşak için oldukça düşüktür.
Fiji’ye giden turistler birçok aktivite seçeneği ile karşılaşırlar. Açık deniz balıkçılığı, ıssız adalara yelken gezileri, karada botanik ve mağara gezileri, nehir safarileri bunların başlıcaları. Ancak, biz sualtı fotoğrafçıları için Fiji, her şeyden önce bir dalış cenneti. Rengarenk yumuşak mercan türlerinin çok yaygın olduğu dünyanın en önde gelen bölgelerinden biri. Ayrıca Pasifik Okyanusu’nun ortasındaki bu adalar doğal olarak tüm açık deniz canlıları için bir uğrak yeri. Bunların başında da köpekbalıkları geliyor. Aslında köpekbalıkları tüm okyanus ada sahillerinin en yaygın balıkları arasında. Onlarca farklı türü var. Ancak Fiji kıyıları, insanlar için tehlikeli dörtbeş tür köpekbalığı arasında sayılan boğa köpekbalıklarının ( Carcharhinus leucas) en sık görüldüğü yerlerden biri. Bu köpekbalığı türünün ilginç bir özelliği de denize dökülen nehirlerin iç kısımlarına kadar girip avlarını buralarda da aramaları. İnsanlar için çok tehlikeli olmalarının bir nedeni de bu. Fiji’de özellikle Suva-nadi arasında denize dökülen birçok nehir olduğu için bu yırtıcılar sık sık nehir ağızlarına dolayısıyla kıyılara kadar sokuluyor. Ama Fijililer bu olayı turistik bir aktivite haline getirip önemli bir geliri ülkelerine kazandırmayı başarmış. Belirli noktalarda bu balıkları yemleyerek beslenmeye alıştırmışlar. Her gün belirli sayıda dalgıcı bu beslenme seanslarında daldırarak onlara unutamayacakları anlar yaşatıyorlar. Bunun için önceden hazırlanan yem kutularına balık parçaları koyup balıkları buralarda toplanmaları sağlanıyor. Dalgıçları adeta bir tribün gibi hazırlanmış set arkasında beslenme seansını seyretmeleri için yaklaşık 15-20 metrelere yerleştiriyorlar. Deneyimli ve elbiseleri metal zincirler ile desteklenmiş rehberler yem kutularından çıkardıkları balık parçaları ile köpekbalıklarını çevrelerinde topluyor ve elleriyle onları besliyorlar. Ancak ilginç olan köpekbalıklarının da agresif bir davranış sergilemeden, disiplinli ve sakin şekilde rehberlerin elinden balıkları kapması. Boğa köpekbalıklarının dışında gümüş yüzgeçli köpekbalıkları ( Carcharhinus albimarginatus) ve insanlar için bir tehdit oluşturmayan iri hemşire köpekbalıkları ( Nebrius ferrugineus) olayın içinde hep bulunuyor. Ancak bu, her an her şeyin tersine dönebileceği, dikkatin elden bırakılmaması gereken tehlikeli bir aktivite.
Yemyeşil bitki örtüsü içinde orkide çiçeklerinin büyüleyici ve sakinleştirici renkleri yanında insanlar için ölümcül olabilecek köpekbalıkları ile aynı gün içinde karşılaşılabilecek yeryüzünde başka bir bölge var mı acaba?