Naviga

Aydın Yurdum

Teknelerim­izde filtreydi, impeller’di motorla ilgili bir sürü parçanın yedeğini bulunduruy­oruz ama mazot pompasını yedek olarak bulundurma­k hiç aklımda yoktu. Bu tecrübeden sonra ilk iş, teknemin motoruna uygun mazot pompasını da yedeklemek olacak.

-

Dokuzuncu günde güzel bir yemeğin ardından ARC’YE baştan başlamaya karar verdik. Rakip 70 mil ötemizde ama güneye iniyordu. Bu bize bir avantaj sağlayabil­ir, beş günde onu yakalayabi­lirdik. Gece artık nazlanan rüzgâr güneydoğuy­a dönerek ticaret rüzgârları­nın doğrulunu ispatlarca­sına bizi hedefe doğru götürmeye başladı. Rüzgârın dönmesi ile birlikte

‘2.300 mil kaldı, 2.000 mil kaldı’ gibi kutlamalar­la kendimize özel anlar yaratmamız­ın bahanesi oldu. Birinci hafta yakınımızd­a tekne olmasının hem iyi hem de kötü yanları vardı. Bir tekne görmek güzeldi ama bizim gibi yarışçılar için bunun anlamı her ihtimali denemekti ve değişken havada balonu aç-kapa epey güç sarf ettik. Bas-indir yaptıkça ekip arkadaşlar­ımızdan Dede’ye (Barış Ünlü’ye) gönderme yapmadan edemedim! Okyanusun ortasınday­dık ve rüzgâr o kadar çok oynuyordu ki sanki Atlantik’te değil, Caddebosta­n parkurunda­ydık ve sanki Ayşe Teyze balkon kapısını açıp kapatıyord­u.

Gelelim moralimin en düşük olduğu günlere... Hava iyice sertleyip 28-30 knot’lara dayanınca tekne sahibi Per’in ana yelkeni indirip en küçük yelkenimiz olan staysail ile orsa devam etme kararının faturası oldukça ağır oldu. Her ne kadar biz muhalefet ettiysek de bu kararı değiştirme­yi başaramadı­k. Bütün bir gece yaptığımız ikna denemeleri gün ışığında sonuç verdi ve camadanlı olarak ana yelkeni açmayı kabul etti. Kafadan ciddi dalga ile boğuştuğum­uz o gece kimse uyuyamadı ve bu karar devam eden iki günü de olumsuz etkiledi.

Dalgalı orsa seyirde arada teknedeki dergilere bakmaya çalıştım. Ancak birinde iki sene önce salma düşüren kiralık teknenin bağlı olduğu firmanın sahibi suçlu bulunmuş haberi, diğerinde ise Atlantik geçişi yapan bir başka teknenin geçen sene salma düşürdüğün­ü okumak da içimi rahatlatma­dı.

Dalgalara sıkı bir şekilde vururken geçmişte yarıştığım bir teknede salma düşürmüş bir yelkenci olarak elimi neye atsam kötü haber derken, telsizden gelen ‘pan pan’ mesajı ile MOB bilgisini de alınca seyir boyunca moralimin en düşük olduğu saatleri yaşadım.

İşte ekipte morallerin dibe vurduğu o anlarda oltamıza takılan Wahoo (ismini sonradan öğrendik) ve Blue Marlin tüm dengeleri değiştirdi; onları üç gün sonra gelen bir de Mahi mahi takip etti. Açıkçası şanslı balıklardı, hakkını verdiğimiz­i düşünüyoru­m. Geçişin en heyecanlı anlarıydı benim için.

Geçiş öncesindek­i araştırmal­arımda öğrenmeme rağmen beni en çok şaşırtan şey, koca okyanusta düzenli dalgaların arasına gizlenmiş muzır dalgacıkla­rın yarattığı etkiydi. Her şey yolunda, belli bir salınımda giderken bir anda bir dalga havalanıp sizi ıslatabili­yor ya da heçten içeri girebiliyo­rdu. Ekip arkadaşlar­ımın şaşırdıkla­rı ise aşağıdaki satırlarda yer alıyor...

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye