Ah bu Polikrates!
“Yine mi Polikrates” diyorsun ey okur? Duymam mı sandın? “Geçen sayı bahsettin Polikrates’ten, geçti gitti işte, geçmiş bitmiş, yeni şeyler söyle” dersin, duymadım mı sanırsın? Sen sandın ki bir tirandan bahset geç. Kolay mı tirandan kurtulmak vre? Ben de
Geçen ay nasıl bağlamıştık lafı? Polikrates Mısır’a saldıran Perslere gemi yolluyordu hani. Yardım ayağına. Ama gemilere de kendine muhalif olanları dolduruyordu, şeytanca. Üstüne üstlük bir de Perslere diyordu ki benim gemileri geri göndermeyin!!! Hesaba bak, hem muhaliflerden kurtuluyor hem de kendini Persler tarafındaymış gibi sağlama alıyor. Kimin tarafında? Mısır’a saldıran Perslerin tarafında. Birkaç sene önce Mısırlı Firavun Amasis’in kankisi iken hem de. Tam bir şeytani zeka.
Bundan sonrası çok acayip. O Mısır’a gönderdiği gemiler var ya. İki teori varmış. Bir kısım diyormuş ki o gemiler hiç Mısır’a gitmedi geri döndü. Bir kısım da dermiş ki Mısır’a gittiler de geri döndü. Neticede geri dönmüşler. Doğal olarak dönen muhalifler çok kızgın ve yeminli. Polikrates’e bunu ödetecekler, onu yıkacaklar! Fakat adam güçlü be arkadaş. Paralı askerlerinden silahlarına kadar sıkı bir bela. Üzerine bir de acımasız zeka: O kadar gücünün yanında kendini iyice sağlama almak için adada kalan insanların çoluğunu çocuğunu tersanelere hapsetmiş, iyi mi? Sıkıysa biraz sesinizi çıkartın, aileniz adamın elinde, bir kıvılcımla tutuşmaya hazır tersanelerde hapis. Eminim ki bahanesi de şudur: “Savaş olursa çoluğu çocuğu korumak için güvende tutuyorum, ne var ki bunda?”
Mısır seferinden öfkeyle dönen muhaliflerin Samos’a girmeye güçleri yetmeyince yardım istemek için bugünkü Güney Yunanistan taraflarında yerleşik Lakedaimonlulara giderler. İsim karışık geldi biliyorum da aslında biliyorsunuz bu adamları yahu. Spartalılar işte! Şu meşhur her ferdi asker olan devlet. 300 Spartalı filmindeki bol bol baklava kası göbekli koç yiğitler. Lakedaimonlular bunlar işte. Tarihin en arıza insanları burada toplanmış diyebiliriz. Çocukların hepsini küçük yaştan itibaren komando gibi yetiştirmeye başlıyorlar. Doğada yalnız bırakmalar, acımasız bir disiplinle çocukları eğitmeler. Hatta sağlıksız doğan çocukları öldürdüklerine dair rivayet bile var. Baklava kası olmayan vatandaşını yaşatmıyor manyaklar.
Samoslu muhalifler, yardım istemek için Spartalıların karşısına çıkıp biraz uzun konuşunca toplantıda arıza çıkmış. Asker adam uzun konuşmayı sevmiyor herhalde ki Samoslulara “Kısa kesin, anlaşılmıyor” tadında çıkışmışlar. Herodot’un yalancısıyım. Aslında bu adamların az konuşma ve bir iki kelimeyle ‘Kapak’ yapma huyları çok karizmatik. Birkaç örnek vereyim.
Spartalıların az ve öz cevapları
Spartalıların ‘az laf, çok iş’ prensibini benimsedikleri kesin. Mesela bir kral bunları tehdit ediyor diyelim, “Eğer oraya gelirsem size şunu yaparım bunu yaparım” diye tehdit üzerine tehdit savuruyor. Bizim Spartalıların cevabı tek kelimelik: Eğer.
Bir diğer olayda ise Pers kralı tehdit ediyor. Öyle fazla ok atacağız ki güneşi bile göremeyeceksiniz deyince bizimkilerin cevabı hazır: Gölgede savaşmak iyidir.
Herodot’un aktardığı, hani biraz yukarıda da bahsettiğim olay çok komik. Samoslular yardım isterken lafı uzatmışlardı ya. Spartalılar anlatılanların başını sonunu unutmuşlar, anlamamışlar söyleneni. Samoslular da boş bir çuval getirip “Çuval, arpa unu bekliyor” demişler. Garibim Samoslular herhalde sembolik bir anlatım filan deneyelim dediler. Spartalılardan gelen cevap yine acayip. Çuval demenize gerek yok, anladık?!?!?!
Son örnek de çok karizmatik. Pers Kralı silahlarını bırakmaları için uzun uzun mesaj gönderiyor, bizimkilerin cevap hazır: Gel al.
İşte böyle arıza tipler bu Spartalılar, yani Lakedaimonlular. Az kelimeyle derdini anlatma sanatına bugün verilen ismi
duymaya hazır mısınız? Lakonizm ya da lakonik anlatım! Lakedaimonlulara selam gönderelim.
İşte muhalif Samoslular bu terso devletten yardım isterler ve istediklerini de alırlar. Artık yanlarında dünyanın en sert asker gücü vardır. Bekle bizi Polikrates!
Samoslu sürgünlere destek veren Spartalıların ardından Korintliler de bu ittifaka destek verir. Kurban olduğum Zeus verdikçe veriyor!
Bu destekler Samoslu muhaliflerin kara kaşı kara gözü için değildir elbet. Anlatılanlara göre her iki halkın da Samos’tan canı yanmış, o yüzden adaya saldırmak istemektelermiş. Örneğin geçmişte Spartalıların kıymetli bazı mallarını Samoslu korsanlar çalmış. Spartalılar o olayın öcünü almak için gidiyoruz demişler.
Korintlilerin Samos’a kini ise biraz daha ilginç. Korintliler, düşmanları olan bir başka devletin, Kerkyra’nın ileri gelenlerinin erkek çocuklarını toplarlar. Üç yüz kadar çocuğu gemilere doldurup Sardes’e götürmek üzere yola çıkarlar. Korintliler de normal değilmiş, zira çocukları Sardes’de hadım ettirecekmiş adiler. Gemiler Samos’ta mola verince Samoslular çocuklardan nereye ve ne için gönderildiklerini öğrenir ve enfes bir işe imza atarlar. Çocuklara Artemis Tapınağı’na girmelerini ve çıkmamalarını söylerler. Korintliler, hop ne oluyoruz demeden çocuklar tapınak içinde yaşamaya başlar. Samosluların bahanesi bellidir: Dua eden insanları tapınaktan çıkaramayız, kusura bakmayın Korintliler! Aç susuz tapınakta ne yapmış bu çocuklar diye düşünmeyiniz, zira Samoslular buna da çok cin bir çare bulmuşlar. Bakmışlar ki Korintliler çocuklara yiyecek verilmesini filan engelliyorlar, Samoslular da bir ayin uydurmuşlar. Her akşam Samoslu kız ve erkek çocuklar tapınağa koro halinde dualarla gidip tanrıça Artemise bal ve susamlı çörek götürmeye başlamışlar?!?! Yemin etseler başları ağrımaz, zira “Biz onları Artemis’e götürdük, gece içerideki çocuklar yiyorsa bizim suçumuz değil, onların günahı, kusura bakmayın” deseler, e haklılar. Korintliler bakmışlar ki başa çıkamayacaklar, çocukları bırakıp geri dönmüşler. Samoslular da bu zavallı çocukları ailelerine götürüp teslim etmişler. Yalnız ilginç olan şu ki, çocuklar gittikten sonra da o uydurdukları ayin devam etmiş, geleneksel hale gelmiş, iyi mi? İşte bu yüzden Korintliler Samoslulara bozuk, alay edilmiş hissediyorlar. Onun için de Samos’a saldıracak ittifaka dahil oluyorlar. Polikrates, işte şimdi yandın tiran bozuntusu. Sağlam bir ekip geliyor, gardını al, günlerin sayılı.
Sağlam bir donanmayla Samos önlerine gelen Sparta-korint-muhalif Samoslu müttefikler karaya çıkarlar. Polikrates’i ve emrindeki güçlü birlikleri başlarda bozguna uğratsalar da, zamanla görürüz ki öyle Spartalı baklava dilim kaslar filan gurbette savaşırken hikaye. Herodot, Spartalıların karaya çıkışını ve ilk vuruşmalarını anlatırken, onların kaleye yürümesinden, deniz kıyısındaki kuleye ayak basmalarından, bu kulenin şehrin dış mahallelerinin yanında yer aldığından bahsederken aniden şunu fark edersiniz: Anılan yerler, coğrafi olarak da yapılaşma olarak da aynen bugüne kadar gelmiş! Deniz kenarındaki kaleye gidebilir, şehrin varoşu denen bölgeye yürüyebilir, denizi seyredebilirsiniz. Dağ tarafını savunan Polikrates’in askerlerinin, kuleye gelen düşmana karşı nasıl mevki değiştirip müdahale ettiğini hayal edebilirsiniz. Sonra diyorlar ki, Samos Adası’nı neden seviyorsun. Samos Adası benim için bir zaman makinesi gibi de ondan.
Kırk gün geçer ve müttefikler Polikrates’i yenemezler, kös kös ülkelerine dönerler. Kolay mı bir tiranı devirmek, hele hele adı şanslıya çıkmış Polikrates’i indirmek. Samoslu muhaliflerin ümitleri tabii suya düşer. Spartalılar gibi bir savaş makinasını yanınıza alsanız da yenemediniz işte tiranı. Gerçi dedikodulara göre Polikrates, Spartalılara para verip göndermiş de diyorlar. Fakat Herodot buna inanmıyormuş, saygı duyarız. Böyle bir adımı Polikrates’ten şahsen beklerim de Spartalılar öyle kaypak işler yapmazlar huleynnnn! (Ver gazı)
Bu tirandan nasıl kurtulacağız arkadaş!
Samoslu sürgünler bakarlar ki Spartalılardan bile fayda yok, yeni arayışlara girerler. Savaş pahalı iş, öyle kafası kesik tavuk gibi haldır huldur Ege’de dolaşıp, savaşacak arkadaş bulmak kolay mı? Elde yok, avuçta yok, gemiler su yakmıyor, ne yapsınlar? Gemilerin zehirli boyası geldi, marina fiyatları el yakıyor, karaya nasıl çekecekler! Kafalarında deli sorularla Sifnos Adası’na giderler. Sifnos’u seçmelerinin nedeni çok belli. Antik çağın altın gümüş madenleriyle ünlü bu ada doğal olarak zenginliğin bir başka adı! Muhalifler adaya neden gelir, tabii ki para isteyecekler! Sponsor olun da şu Polikrates’ten kurtulalım gibilerden. O zamanın parasına göre 10 talant borç istemişler, yani yüzlerce kilo altın ya da gümüş. Oldu paşam. Sifnoslular “Hele oturun bir soluklanın yeğenim, parayla saadet olmaz, neticede elinin kiridir” tarzı yumuşatmaya gidip, üç beş kuruş harçlık teklif ettiler sanırım ki Samoslular Sifnoslulara saldırmışlar! “Sadaka mı veriyorsunuz huleynn” tarzı bir atar olmuştur kesin. Bu muhalif Samoslular da Polikrates’i indiremedikçe asabileşip terbiyesizleşiyorlar, kınıyorum. Misafir gittiğin adayı ele geçirmek de ne oluyor! Evet adayı ele geçirmişler ve 100 talant haraca bağlamışlar. Tabii onlar vergiye bağladık diye yumuşatsalar da yemiyoruz.
Hanya’yı Gonya’yı gören Samoslu muhalifler!
Vay arkadaş, bu sürgündeki