Sicilya’da dostlar meclisi
Naviga’nın bir denizcilik dergisi olduğunun farkındayım. Ancak siz, Naviga okurlarına denizden tekne ile ulaşabileceğiniz bir adayı, karadan gezen birinin gözü ile anlatmak istedim. Ayrıca Sicilya’da öyle bir Türk dostu var ki bu geziyi nasıl yaparsanız y
Ekim ayında Malta’ya ilkokul arkadaşımla gerçekleştirdiğimiz seyahatimizin ardından üç günde müthiş bir Sicilya deneyimi yaşadık.
Her şey çocukken izlediğim ‘Altın Kızlar’ dizisinde Sicilyalı bir aileye duyduğum sempati ile başlamıştı diyebilirim. Sicilya, hayallerimde görmek istediğim bir anı olarak kalmıştı. Her zaman seyahate çıkmadan gidilmesi gereken yerleri iyice araştırıp listeler çıkarırken, bu defa önce Siracusa’daki Türkiye Fahri Başkonsolosluğu’na yazmaya karar verdim. İyi ki yazmışım.
E-postamın hemen ardından Fahri Konsolos Domenico Romeo’dan, üç gün içinde tüm Sicilya’yı ziyaret etmenin çok zor olabileceğini söyleyen cevap aldım. Sayın Romeo, seyahat rotamızı çizmiş, kendi aracıyla bize eşlik etmeyi teklif etmiş ve Siracusa’da tarihi şirin bir apartmanda kalmamızı önermişti. Sayın Domenico Romeo’nun bu sıcak ilgisi beni ve arkadaşımı fazlasıyla mutlu etti. 7 Ekim sabahı Catania Havalimanı’nda hayatımda tanıdığım en güzel insanlardan biriyle yani Domenico Romeo’yla buluştum.
Sicilya’ya vardığımızda güzel bir hava bulmak ve her şeyi görme, hatta yüzme şansına sahip olmak, bizim için sadece temenniydi. Eğer Romeo’dan büyük bir destek görmeseydik, öyle de olmayabilirdi. Onun yaptığı planda Siracusa ziyaretiyle birlikte, Sicilya’nin Barok başkenti olarak bilinen Noto ziyareti, Etna, Katanya ve Taormina dahil dünya mirası olarak UNESCO’YA ait olarak sınıflandırılan bütün şehirleri görebildik.
İlk gün Romeo ile birlikte avukat arkadaşı Silvio Aliffi de kendi mesaisinden bize zaman ayırmıştı. Bizi Siracusa’da güzel ve hayli ilginç bir arkeolojik parka götürdü.
Siracusa kurulduğundan bu yana yaklaşık 400 yıllık tarihi olan bu park aslında Atinalılar’la mücadele eden ve Sicilya’yı Kartacalılar’a karşı savunan önemli bir askeri gücü temsil eden bir şehirdi. Siracusa, M.Ö. 7’inci yüzyılda Korintler tarafından kurulmuş, Sicilya’nın yanı sıra Roma’dan Bizans’a, Arap, Fransız, İspanyolların egemenliğine girmiş ve sonrasında 1860’larda İtalya Krallığı ile birleşmiş.
Arşimed’in doğduğu kent Siracusa
deniz kıyısında göz kamaştırıcı bir güzelliğe sahip. Yunan Tiyatrosu’ndan, Dionysius’un kulağına, Roma amfi tiyatrosunu ve bugün ana karaya iki köprü ile bağlı Ortygia Adası olarak bilinen karakteristik tarihi yerleri keyifle ziyaret ettik. Kısa süren ziyaretimiz bir o kadar da dolu dolu geçti. Sicilya tarihi ile ilgili pek çok konuyu öğrenme fırsatı buldum.
Siracusa ziyaretimizin ardından varır varmaz geçmişte yolculuk yaptığım ve bu yolculukta ruhumun akıp gittiği kasaba Noto’ya doğru yola çıktık.
Siracusa’ya 20 kilometre uzaklıkta barok mimarisi ile bezenmiş şirin kasaba Noto gecenin pırıltılı zarafetiyle karşıladı bizleri ve göz kamaştırıcı mimarisiyle sanki tarihte yaşıyormuşçasına duyduğum heyecanla dar çıkmaz sokaklarında beni geçmişte yolculuğa çıkardı.
Henüz gezmeye doyamadan Noto’da Romeo’nun arkadaşına ait bir çiftlikte davetli olduğumuz akşam yemeğine gitme vaktimiz geldi. Davetin sahibi Ueli Breitschmid, yüksek kalitede şarap ve zeytinyağı üreten İsviçreli bir girişimci. Bay Breischmid ailesinin yakın arkadaşlarının organize ettiği ressam Marcello Lo Giudice, Kont Carmelo Crispino ve avukat Silvio Aliffi, yüksek şansölyesi komutanı Damone ve Pita şövalyeleri ve başka misafirleri de kapsayan akşam yemeğinde Romeo’nun misafiri olarak bizleri de ağırladı. Kendimizi evimizde gibi hissettik ve yemekteki misafirlerden Türkiye hakkında dostluk belirten sözler duymak da beni onurlandırdı. Kont Carmelo Crispino’nun bizler için pişirdiği makarna ise enfesti. O güne kadar tattığım en lezzetli makarnaydı.
İkinci gün artık araba kiralama olasılığı olmadığını düşünürken, Romeo ile birlikte Taormina şehrinde kısa bir gezinti yaptık. Hatta Sicilya’nın güzel denizinde yüzmek için şehrin kıyı kesimi olan Naxos bahçelerinde yüzme molası verdik. Kumsal ve deniz, belli belirsiz gülümseyen güneşle birlikte hayatım boyunca unutamayacağım bir keyif yaşattı.
Domenico Romeo yıllardır bizi tanıyormuşçasına sıcak davrandı. Hissettirdiği dostluktan da öte sergilediği babacan tavırlarıyla kalbimizi fethetti. Domenico Romeo, kesinlikle insan hayatına zenginlik katan özel bir insan. Bütün günü Siracusa’nın dışında geçirdik ve elbette dillere destan Sicilya pizzasını yemeden edemezdik.
Seyahatimizin son gününde ileride oluşabilecek proje ortaklıkları için Katanya Belediyesi’nde bir toplantıya katıldık. Belediyenin uluslararası ilişkiler ofisi direktörü Dr. Giovanni Lozzio ile görüştük.
Katanya’da Duomo Meydanı, Etnea Caddesi, üniversite sarayı ve meydanı, belediye sarayı görülmeye değerdi. Yine balık pazarında gördüğüm balık çeşitlerini tatmak için hiç zamanımız kalmamıştı. Çünkü uçağımızın kalkmasına az bir süre kalmıştı…
Ziyaretim sırasında Sayın Domenico Romeo, Türkiye Başkonsolosluğu ofisinde bizi misafir etti. Türkiye dostu Romeo’nun çabalarının sonucunda Türkiye–sicilya arasında hem turizm hem de ticari alanda karşılıklı ilişkilerin gelişerek devam etmekte olduğunu açıkça gördüm.
Saymakla bitmeyen gelişmelerden en önemlisi küresel ölçekte 2015’ten beri Katanya-İstanbul arasında Türk Hava Yolları tarafından karşılıklı seferlerin düzenlenmesi oldu. Türkiye-sicilya Dostluk Derneği yerel ölçekte pek çok proje başarı ile sonuçlandırıldı. Son olarak Katanya ile Beyoğlu belediyeleri arasında eşleştirme projesi için çalışmaları devam ediyor.
Sicilya’yı filmlerden izleyen ve kitaplardan okuyan biri olarak adadan çok etkilendim ve bu seyahatle çocukluk hayalim gerçekleşti. Bizi arkadaşça karşılayan insanlar sayesinde, Sicilya’nın ülkemin benzer gelenek ve kültüre sahip olduğuna ikna oldum.
Sıcakkanlı Sicilyalılar sayesinde Sicilya’da kendinizi ülkenizde gibi hissedebilirsiniz. Sicilya’nın ziyaret edemediğim bölgelerini ve Siracusa’yı daha iyi gezmek için daha fazla güne ihtiyacım vardı. Elbette ki bir sonraki ziyaretimi çoktan planladım.