Kelime oyunu
Bu yıl denize kavuşmamız ülkemizin politik takvimi sebebiyle bu aya kadar sarktı. Çoğumuz Ramazan Bayramı'na kadar teknelerimizi hazırlayıp kendimizi maviye atsak da uzun rota planları temmuzun ‘cehennem' sıcağı günlerine kaldı.
Ben de karada hasretle geçen o günlerde, Deniz Kitapları Serisi'nin yeni bir kitabı için ay isimlerinin kökenleriyle ilgili araştırma yapıyordum. Konuyla ilgili birbirinden değişik yazılara denk geldim. Mesela temmuz için neden hep cehennem sıcakları benzetmesini yapıyoruz, bir fikrimiz var mı? Kelime kökenlerinin peşine düşene, etimolojinin harikalar dünyasına dalmadan önce benim de fikrim yoktu. İtiraf ediyorum.
Eski Türkçe'de, temmuz kelimesinin, ‘tamu-z' yani ‘çok sıcak, cehennem' sözcüğünden geldiğini yeni öğrendim. Bir başka kaynakta ise Prof. Dr. Buğra Ekinci temmuz kelimesi için şunları yazıyor: “Sümerlerin Bereket Tanrısı ve festivalinin adı Dumuzi idi. Dam Sümerce kadın demektir. Eski Mısır'da dama bir araya gelme, damuzu kadının erkek arkadaşı demektir. Sanskritçe dam ev, eş manasına gelir. Latince domina hanım, Demeter Ziraat Tanrıçası'dır. “Damızlık” ve “Damsız Girilmez” tabirleri buradan gelir. Temmuzun Roma'daki adı Quinutilis (beşinci ay) idi. Sonra Sezar Roma takvimini tashih ederken bu aya Julius adını verdi. Juli, Sezar'ın aile ismidir.”
Temmuz kelimesinin peşinde böyle koşarken, elbette maviye kaçtı yine zihnim… Onun hikayesinde de Arapça'da ‘suya ait, su gibi, su rengi' gibi manalar peş peşe sıralanırken, tarihte kayıtlara geçmiş en eski yazılı kaynakta ‘mawi'nin yine bizim denizimize, kültürümüze ait turkuaz rengi olarak karşımıza çıkması hiç de şaşırtıcı gelmiyor. Pekiyi ya deniz kelimesi? etimolojiturkce.com sitesine göre eski Türkçe'de ‘ten' denk, eş, denge, yatay anlamındayken, denizin teniz sözcüğünden evrildiği yazıyor. Teniz ise ‘yalpalamak' demek… Kelimeler ne güzel değil mi?
Aklınızda her daim deniz, mavi ve ona yakışan güneşli günler varsa, ne duruyorsunuz vurun kendinizi davetkâr maviye…
Denizin tuzundan uzak kalmayın.