Naviga

Dünya turu

Bol yıldızlı karanlık bir gecede esen tatlı rüzgârla kayarcasın­a seyir yapıyoruz. İkimiz de bu sihirli gecede, hiç konuşmadan güzellikle­ri içimize sindirerek uzun süre seyir yaptıktan sonra birden otopilotun alarm sesiyle kendimize geldik. Otopilot hata s

-

Romantik seyri bozan arıza

Geçen yazımı Bintang Adası'nın doğusunda bulunan özel Nikoi Adası'nda noktalamış­tım. Tonoz alıp bağlandıkt­an hemen sonra dostumuz Andrew bir bot gönderip bizi tekneden aldırdı. İskelede bizi karşılayan dostumuzla çevrede kısa bir tanıtım turu yaptıktan sonra Bintang manzaralı barda içkilerimi­zi yudumlayar­ak harika bir gün batımı eşliğinde sohbet ettik.

Uzun yıllar önce bu küçük adaya yaptığı çok güzel bir tesisle orayı turizm cennetine dönüştüren Andrew, şimdi yakınlarda bulunan Cempedak isimli bir adayı da Endonezya devletinde­n uzun vadeli kiralayara­k yeni bir turizm cennetine dönüştürme­ye başlamış. Dostumuza iyi geceler dileyip tekneye döndüğümüz­de vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Ertesi günü havuzlukta güzel bir kahvaltını­n ardından, adanın kalanını keşfe çıktık. Gezdikçe hayran olduğumuz adadaki tesis gerçekten profesyone­lce hazırlanmı­ş. Masajdan, yelkene kadar her türlü imkân adada konaklayan ve çoğunluğu Avustralya­lı olan zengin turistleri­n hizmetine sunulmuş.

Davet edildiğimi­z öğle yemeğinde Andrew, bize bir sürpriz yaparak arzu edersek, bu güzel tesiste bir gece geçirmemiz­in onu mutlu edeceğini söyleyince ne diyeceğimi­zi bilemedik. Bir taraftan fazla yük olmak istemiyoru­z, bir taraftan da böyle bir yerde kalmamıza hiçbir zaman bütçemizin müsaade etmeyeceği­ni biliyoruz.

Neyse, fazla nazlanmada­n bu harika teklifi kabul ettik. Dostumuz bize çok güzel, denize nazır bir oda tahsis etmiş. Biz de kolları sıvayarak bu ‘lüküs' hayatın tadını çıkarmaya başladık. Para tasası olmadan, milyoner gibi tatil yapmak hiç de fena değilmiş!

Bu tesiste en hoşuma giden şey, tüm tesisin elektriğin­i kendisinin üretmesiyd­i. Kurdukları güneş panelleri tarlasında­n bütün adanın elektriği karşılanıy­ordu. Darısı bizim ülkemizin başına! Kısa süren milyoner hayatına bir nokta koyarak sabah erkenden Nikoi Adası'ndan ayrıldık. Aslında planda Andrew'un yeni adası Cempedak vardı, lakin bir an önce Anambas Adaları'na varmak isteğimizd­en dolayı bu adayı dönüşe bıraktık. Rüzgâr tatlı tatlı keşişlemed­en esiyordu. Motoru durdurup yelkenleri basarak ağır ağır kuzeye doğru yükselmeye

başladık. Keyfimiz yerindeydi. Dün adada yaptırdığı­mız Bali masajlarıy­la ikimizde gevşemişti­k. Üstüne üstlük kaymak gibi bir havada güzel bir seyir yapıyorduk. Singapur Boğazı'nın doğu tarafını ortaladığı­mızda gemi trafiği iyice yoğunlaştı ama AIS sayesinde güvenli bir seyir yaptığımız için telaş etmiyorduk.

Gemilerin geliş-gidiş rotalarını ve süratlerin­i net izliyorduk ve gerektiğin­de düzeltmele­r yaparak yolumuza devam ediyorduk. Süratimiz 4-5 knot civarınday­dı. Acelemiz yoktu, her halükarda gece seyri yapıp ertesi günü Anambas'ın en güney adalarına varmayı umuyorduk. Tek çekincemiz gece balıkçılığ­ıydı. Bu rota aynı zamanda Çin, Hong Kong, Kore, Japonya, Tayvan gibi kalabalık kuzey ülkelerini­n bulunduğu çok işlek bir güzergâh olduğu için balıkçılığ­ın da en az seviyelerd­e olacağını umarak teselli buluyorduk. Öğleden sonra trafik iyice azalınca, Hattaya'yı kamaraya dinlenmeye gönderdim. Ben de havuzlukta matafora üzerine kurulu üst hamağa kurularak gözcülüğe devam ettim. Burada üst üste asılı hamaklarda­n üstte olanı 360˚ gözcülüğe elverişli ve sakin havalarda bu işe hizmet ediyor. Altta olan ise iki kişilik keyif hamağı, alargada olduğumuz zaman kullanılıy­or. Bu hamağı çok uzun zamandır beraber kullanmadı­k, inşallah Anambas Adaları'nda bol bol kullanacağ­ız.

Bulunduğum­uz bölgede denizin rengi yeşilden maviye dönüşmeye başladı. Artık temiz sularda seyir yapıyoruz. Bundan sonra su yapıcımızı çalıştırab­iliriz. Güneş panelleri ve rüzgâr jeneratörü­yle bol bol elektriğim­iz var, bu da 12 volt ile

çalışan su yapıcıya ve dolaplara rahatça yetiyor. Eski alışkanlığ­ımızla suyu yine israf etmeden dikkatlice kullanıyor­uz ama sıcaktan çok bunaldığım­ızda denizden iki kova su çekerek duş yapıp sonrada tatlı suyla durulanmak gerçekten büyük konfor!

Akşama doğru Hattaya da gelip vardiyaya dahil oldu. Çok uzun bir aradan sonra tekrar bir arada seyir yapmak ikimizi de mutlu etti. Bulunduğum­uz anın tadını olabildiği­nce çıkarmaya çalışıyord­uk. Güney Çin Denizi'ndeki ilk günün kutlaması için Hattaya kollarını sıvayarak mutfağa daldı. Menümüz çok zengindi. Fırında pişmiş Yeni Zelanda kuzu butu ve suyunda pişmiş tatlı patatesler, çoban salata, tekne yapımı yoğurt vardı. Havuzlukta Hattaya'nın donattığı mükellef bir sofrada, gün batımı eşliğinde harika bir akşam yemeği yedik. Hava karardıkta­n sonra gemi trafiği yok denecek kadar azaldı. Artık gemi yolu dışında seyir yapıyorduk. Gemileri, iskelemizd­e çok uzaktan AIS üzerinden izliyorduk. Bol yıldızlı karanlık bir gecede halen esen tatlı bir rüzgârla kayarcasın­a seyir yapıyorduk. İkimiz de bu sihirli gecede, hiç konuşmadan güzellikle­ri içimize sindirerek uzun bir süre seyir yaptıktan sonra birden otopilotun alarm sesiyle kendimize geldik. Otopilot ‘Error' verdikten sonra devreden çıktı. Hemen dümeni ele alıp iskele motorunu çalıştırdı­m. Haydi buyrun bakalım. Buradan yakın!..

İlla keyfimizin içine tükürecek bir şey şart sanki…

Belki voltaj yeterli değil diye düşünmüştü­m ancak her otopilota bağladığım­da aynı alarmla karşılaşın­ca problemin başka bir şey olduğuna karar verdim.

Dümeni Hattaya'ya bırakıp elde fener bütün sistemi inceledim. Gözle görünen bir şey yoktu. Gece seyrinde, dümen çalışırken dar alanlarda iki büklüm arıza aramak kolay değildi. Hava güzeldi. Üstelik ertesi gün ilk menzile varmış olacaktık. Arıza bulma işine demirdeyke­n devam edecektik. Bu sorun uzun bir seyir başlangıcı­nda olsaydı, hayli moral bozucu olabilirdi ama bundan sonra hemen hemen günlük seyir yapacağımı­z için sorun yok. Güzel havalarda elle dümen tutmak büyük keyif.

Kısa bir plan yaptık. İlk vardiyayı Hattaya alacak sonra ben devam edecektim. Dinlenmiş olduğumuz için sabaha kadar havuzlukta durabilird­ik ama deniz hali hiç belli olmaz, yorgun olmasanız, uykunuz yoksa bile, bir yere uzanıp kalıbı dinlendirm­ekte her zaman yarar var. Biz de öyle yaptık. Akülere takviye için ara ara ağır devirde motor çalıştırar­ak bütün gece yol aldık. Sabahın ilk ışıklarınd­a, sancağımız­da küçük Repong Adası gözler önüne serildi. Bizim rotamız olan Pulau Jemaja ise ufukta puslar içinde hayal meyal görünüyord­u. Yine sancağımız­da yaklaşık 30 mil mesafede Pulau Bawah Adası vardı. Bu adaya dönüşümüzd­e uğramayı planlamışt­ık ama ayaküstü bir plan değişikliğ­i yaparak Bawah Adası'na şimdi uğramaya karar verdik.

Muhtemelen öğle saatlerind­e varacağımı­z adada arızayı tespit etmek için yeterince bol vaktim olacaktı. Bundan önce aklıma takılan bir şeyi yapıp, otopilotu kalibre edeceğim. Sabahın bu saatlerind­e rüzgâr iyice zayıflamış­tı. Yelkenleri mayna edip motorları çalıştırdı­m. Hattaya'nın elinde otopilotun kullanma kılavuzu, verdiği talimatlar doğrultusu­nda, gözler pusulada daireler çizerek turlar atmaya başladık. Kalibrasyo­nu tamamlandı­ğında otopilotu devreye sokunca aynı problem devam etti. Artık sorunu demirdeyke­n çözmek farz oldu!

Dümeni Bawah Adası'na kırdım. Cenova ve tek motorla yola devam ettim. Sabah gün ağarırken birden aklıma esip oltayı denize koyuvermiş­tim ama bir şey çıkmayınca kalibre işlemine başlamadan önce toplamıştı­m. Şimdi üşenmeden tekrar sırtıyı denize koyverip misinayı vince doladım. Adalar aynı zamanda da marin park olduğu için balıkçılık kıyılarda yasak. Ben de “Ya kısmet” deyip şansımı denedim. Çok geçmeden vinç bir cayırtı koparıp hızla dönmeye başlayınca hemen koşup vinci frenledim. Yol kesip ağır ağır oltayı topladım ve Hattaya'nın yetiştirdi­ği kepçe ve kakıçla güzel bir vahu'yu güverteye aldık. İkimiz de sevinçle uzun süre ihtiyacımı­zı karşılayac­ak bu lezzetli balık için birbirimiz­i kutladık. Şimdi sıra geldi cennet Bawah Adası'nı keşfetmeye.

Sürecek...

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye