Yeni tekne
Ice ice baby!
Dergimizin yazar kadrosunda yer alan Red Yacht Design mürettebatı ile bu kez yeni yazıları için değil, yeni projeleri için bir masanın etrafında buluştuk. Fatih Sürekli ve Serdar Şişman dışında bu kez masamızda Yuka Yacht'ın kurucusu Kerem Tuncer de vardı. Karşımızdaki ekranda izlediğimiz etkileyici tanıtım videosunun başrolündeki Yuka Ice, bu genç ekibin eseri. Ekibin belki yüzlerce kez izledikleri görüntülere bir kez daha bakarken duydukları heyecana, hayallerini suya kavuşturmanın coşkusuna ortak olmamak mümkün değil.
Yuka Ice projesi bir müşterinin talepleriyle mi şekillendi?
Kerem Tuncer (K. T.): Yuka Yacht 10 senelik bir firma, hikayemiz yarış tekneleriyle başladı. Ondan sonra eski
Amerikan tarzı klasik tekneler yaptık. Teknelerin çoğunu yurt dışına sattık, Türkiye'de de Serdar Bilgili, Seval Bıçakçı, Cefi Medina gibi teknesi olup da ayrıca spor model isteyenlere müşteriye özel tasarımlar yapıyoruz.
Yuka Ice, 89'uncu teknemiz. Müşterimizin bana sipariş vermesinin sebebi aslında yarış tekneleri üretiyor olmam. Müşteri bot talebiyle geldiğinde “Ben bot yapmıyorum” dedim. “Yaparsın” dedi.
Örneğini görmediği bir tekneye yarım milyon euro ödedi. Bu güveni daha önce hiç tekne yapmadığım bir müşteriye verebilmiş olmak benim için de ilginç bir tecrübe oldu.
Yuka Ice, 65 metrelik bir yata (onu da Red Yacht Design çizmişti) tender olarak tasarlandı. Hafif olması ve onun garajına sığabilmesi gerekiyordu. Yola öyle çıkıldı ama hard top da olsun vb. deyince tasarım RIB'E döndü. Tekne sahibi şu sıralarda Yuka Ice'ı 40 metrelik yelkenlisinde kullanıyor. 65 metrelik süperyat için ana teknenin çizgilerine uygun başka bir tender yapılacak muhtemelen. Yerli üreticiler yurt dışına açılmak istedikleri projelerde genelde yabancı tasarımcılarla ilerlemeyi seçiyor. Siz Red Yacht Design ile çalışmanın bir risk olduğunu düşündünüz mü?
Kerem Tuncer (K. T.): Ben sekiz kere Dünya Offshore Şampiyonu oldum. Yurt dışında beni tanıyorlar ama Türkiye'de tanımıyorlar (!). Bundan dört sene önce Düsseldorf Boat Show'a katıldık, akın akın ziyaretçi geldi. Türkiye'de Türk malı dediğimizde burun kıvırdılar. Maalesef Türkiye'de ithalatı destekleyen bir ekonomi yapımız olduğundan dolayı yabancı markalara eğilim var. Zamanla düzeleceğini düşünüyorum. Numarine, Tansu Yacht gibi çok başarılı firmalarımız var. Onlar her sene ödül aldıkça ve yeni teknelerle yabancı sularda boy gösterdikçe Türk üretimi konusunda dünyadaki algı da değişiyor.
Red Yacht Design ile yolumuz iyi ki de kesişti. Çok iyi anlaştık, güzel bir sinerji yakaladığımıza inanıyorum. Hayal ettik, çizdiler, modellediler. Red Yacht Design'ın 10 sene sonra çok farklı yerlerde olacağına inanıyorum. 65 metre projesinde olduğu gibi ezber bozan işler yaptıkları sürece markalarını da bambaşka bir yere taşıyacaklar.
Fatih Sürekli (F. S.): Ben bu riskin kademeleri olduğunu düşünüyorum. Kendi markanı güçlü kılarsan tasarımcının markasına ihtiyacın kalmamaya başlıyor. Yuka Yacht'ın kendi segmentinde başka bir markaya ihtiyacı yok. RIB yeni bir sınıf belki ama o da bu yazdan ve Cannes'dan sonra herkesin hatırladığı bir tasarım olacak. Markaya
yatırım yaptığınız sürece başka bir isme ihtiyacınız olmaz. Birlikte çalışmamız iki taraf için de çok faydalı oldu. Her iki firma da normalde yaptığının dışında bir alanda çalıştı. Bizim ilişkimiz uzun dönemli bir ortaklık gibi oldu.
RIB üretmenin sizi zorladığı yönleri nelerdi?
K. T.: İki sene önceki resimlerime bakıyorum da biraz yaşlanmışım diyorum. (Gülüyoruz.) Kendinizden biraz veriyorsunuz ister istemez, sadece bir hayalle yola çıkıyorsunuz. Serdar sağ olsun muhteşem bir bot çizdi, Fatih projelendirdi ve hayalimiz gerçeğe dönüştü. Kağıt üstünde bitirmek çok önemli. Yaparken değiştirmek daha zor olduğu için Red Yacht Design proje aşamasında her şeyi bitirdi.
İlk teknede mutlaka ufak tefek hatalar olur, ona rağmen %99 başarılı olduğumuza inanıyorum. Sorunlar çıkmaması imkansız ama bu projede her sorun hep kolay halloldu. Müşteriye teslim ederken üzüldüğüm, ayrılmakta zorlandığım tek tekne oldu diyebilirim. Bir kaç gün daha kalsın istedim.
F. S.: Yaparken çok eğlendiğimiz bir projeydi. Yuka Yacht için yepyeni bir proje olduğundan ciddi bir yatırım yaparak kalıplar alındı. Kerem özellikle karbon yapmak istedi tekneyi. Kumanda panelindeki karbon kolların bile ayrı kalıbı var. Botla ilgili toplamda 30 tane kalıp çıkarıldı.
Tasarımcı açısından da farklılıkları var mıydı?
Serdar Şişman (S. Ş.): Tasarımcı hacimlere bakar, ne kadar hacim olursa o kadar oyun alanınız vardır. Bot denilince ‘ne katabiliriz’ diye düşündüm. Ama yaptıkça hacimleri, detayları ve önemlerini anladık. Büyük teknede genel fotoğrafta leke olarak görülen şeyler, botun içinde büyük öneme sahip çünkü daha yakından bakıyorsunuz.
Bu benim yaptığım en zevkli proje oldu. Tasarım yaptığımız sürece çizim defterime çizerim, sonra değişiklikler olur o sayfayı yırtar atarım, tekrar çizerim atarım, böyle sayfalar gider. Bu projede ise konuştuk, çizdim ve o profil hiç değişmedi. Enteresan bir deneyimdi. Bir şey çizdik ve aynının suya indiğini gördük. Kerem inşa boyunca bizi arayıp “Çizdiğiniz gibi olmalı” deyip bir şeyler sordu. Bu cümleyi duymak bizim için çok değerliydi. Çünkü çoğu zaman tersaneyle bunun savaşını veririz.
F. S.: Bire bir çizdiğiniz hayalin suya inmesini görmek çok farklı bir duyguymuş. Ufak tekne tasarım açısından kısıtlı bir alan aslında buna rağmen fark yatacak detaylar yarattığımızı düşünüyorum.
Tasarımda kolay ama yapması zor detaylar vardı. Örneğin, Serdar’la çizerken kumanda panelindeki ızgara detayının yapılmasını beklemiyorduk. “Orası düz bir zemin olur herhalde” diyorduk. Aynı şekilde yapıldığını görünce inanamadım.
K. T.: Bununla ilgili komik bir anımız da var. Müşteri Red Yacht Design’ın ofisindeyken gerginlik olmuş, arkasından tersaneye geldi. Ben onu ısrar ettiği konudan vazgeçirmeye çalışırken Fatih ve Serdar’ın yanıma gelmesini bekliyordum ama onlar botun içinde oturuyordu. En sonunda “Niye gelmiyorsunuz?” diye sordum. Serdar “Abi ilk defa bu kadar çizdiğim bir şeyin üzerinde oturuyorum. Ne çizdiysem o” dedi.
Üretimde yerli firmalarla çalıştınız mı?
F.S.: Olabildiğince her şeyi kendi içimizde halletmeye çalıştık. Dışa bağımlı olmadan, tasarımından malzeme seçimine, fotoğrafçısına kadar, bir ekip olduk hepimiz.
K. T.: Çok rahat ‘Made in Turkey’ yapıştırabiliriz üzerine. Tüpünü de Türk firması üretti. En şüpheli olduğumuz konu oydu. Dokuz kere yaptılar ve tekneye en son tüpler takıldı. Ama sonunda oldu.
Bu projenin en’leri neler?
K. T.: Yuka Ice içten takma, müşteri ana yatın içine girecek diye yangın tehlikesine karşı dizel makine istedi. Dizel makinelerle giden dünyanın en hızlı Rib’ini ürettik. Denizciliğinden çok memnunuz. Yarıştan gelen tecrübemizi de aktardık. Hız ve denizcilik olarak beklediğimizden %10 fazlasını yakaladık. Yarış teknesinden daha yüksek tork’a sahip.
Hızlıyız ama güvenli ve hızlıyız. Sonuçta herkes yarışçı değil. 60 mili geçen her teknede risk vardır, eğitim vermeniz gerekir. Şu anda bu tekne 74 mil (62 knot) gitti, istersek 85’lere de rahat rahat çıkartırız. Ama sonuçta insanlar bunu ailesiyle kullanıyor, onu düşünerek hareket etmeliyiz. Benzinli makinelerle yaklaşık 90’ları bulur diye düşünüyoruz.
F. S.: Bu alanda yurt dışında Technohull, Pirelli, Sacs gibi çok güçlü firmalar var. Onlardan ayrışmak istiyoruz. Red Yacht Design açısından bakarsam hiç bu kadar hızlı bir tekne yapmadık. İlk imza işimiz diyebilirim. Çok daha iyi bir noktaya geldiğimizde “Dönüm noktamız Yuka Ice oldu” diyeceğimi hissediyorum.
Peki bu güçlü rakiplerden Yuka Ice’ın nasıl farkları var?
K. T.: Botlara dışarıdan bakınca hepsi aynı gibi görünür. Yuka Ice'ın en önemli farkı Serdar'ın yarattığı kokpit. Uzay mekiği havası var, çok detaylı ama çok sade. Normalde gemi inşacının laminasyon planı kullanılır. Biz yarış laminasyon planını kullandık. Tecnohull, Scorpion gibi markalardan farkımız, yarışçı kimliğimiz. Tasarımda o agresiflik var; makineler, pervaneler ona göre seçildi. Bütün altyapı ona göre yapıldı. Mercury Sport'tan gelen özel yarış kuyrukları var.
İnfüzyon yapıldığı için hafifliği de önemli. Sırf kalıp için 3,5-4 ay uğraştık. Kalıba ne kadar önem verirseniz tekne o kadar iyi olur. İşçiliğinden de bahsetmek gerekir tabii. Yuka Ice'ta kapakların, dolapların içinde bile jelkot finiş görüyorsunuz.
F. S.: Kerem'in ustaları 10 yıldır onunla çalışıyor. Kemik bir ekibi var, aile gibiler ve bu sayede işçilik de çok başarılı oluyor. Renkler de önemli; bu tarz teknelerde bu renkler kullanılmadı. Turkuaz ve beyaz renklerle kendini fuarlarda belli edecek. Müşteriye özel üretildiği için teknede tuvalet yok ama baş tarafta drone yeri var. Ön kapak açılıyor, drone onun içine giriyor. Bir çok deniz oyuncağını da taşıyabiliyor.
Tekne şu an nerede?
K. T.: Tekneyi Sardinya'ya gönderdik, bütün yaz Akdeniz'de dolaşması bizim için iyi bir reklam da olacak. Ne kadar reklam yaparsanız yapın, teknenin namı kulaktan kulağa yayılır. İnsanlar dokundukça, bindikçe tekneyi sever. Cannes Yachting Festival'a gideceğiz. Sonra Düsseldorf'a da girmeyi düşünüyoruz, elimizde klasikler ve bir tane katamaranımız var, bitirirsek onu da sokacağız.
Yuka Ice'ın çok güzel bir reklam filmi çekildi, yurt dışından da güzel tepkiler alıyoruz. Şimdiye kadar hiç aramayan insanlar sormaya başladı. Bot sayesinde katamaranı bile soruyorlar.
Gelecek projelerinizden de bahseder misiniz?
K. T.: Yuka Ice yaklaşık 11,50 metre, seneye 7,5-8 metreliğini de yapmayı planlıyoruz. Tek makineyle gidebilecek, karbon olmayacak ve daha az aksesuarla donatacağız, böylece fiyatı daha makul olacak. Daha genç müşterilere ulaşmayı hedefliyoruz.
11,50 metrenin yenisini iki tane 627 beygir Seven makinelerle donatmayı düşünüyoruz. Seven motorlar biraz ağır olduğu için genelde pek botta kullanılmıyor. Biz de o ağırlığa göre tasarlayacağız tabii. Yine karbon kevlar olacak. Talebe göre kıçtan takma olursa makine dairesini kullanarak kamara da yapabiliriz.
Bir projemiz de Homeless. Kendimiz için yaratacağımız bir trawler olacak. Arkasında laser, iki jet-ski, ATV, 11 metrelik bot bile taşıyabilecek, iki-üç kamaralı bir parti teknesi. 60-70 kişiyi ağırlayabilecek, rahat bir tasarım olsun istiyoruz. Minderlerin üstünde oturulacak, fazla mobilya olmayacak vb. Büyük süperyatın oyuncaklarını taşıyacak bir yardımcı tekne diyebiliriim. Bu hayalimize Red Yacht Design da ortak oldu.
Diğer yandan klasiklere de devam edeceğiz.
F. S.: Bu arada RIB serisiyle ilgili bir planımız daha var. Güvenlik ve askeri amaçlı kullanılacak botlar üretmeyi de planlıyoruz. Hızlı, sağlam botlar yapabiliyoruz, neden Türkiye'de üretip dünyaya pazarlamayalım?
Bu arada Red Yacht Design olarak Sarp Yacht'ta üretimde olan serimizin büyüğü olan 47 metreyi bitirmek üzereyiz.
65 metre projesinin detaylarının açıklanması şu an yasak ama ortaya çıktığında ses getireceğini düşünüyoruz.
K. T.: Türkiye'nin gururu olacak. Konuşurken bile tüylerim diken diken oluyor. Sırası gelmişken bir konuya daha değinmek istiyorum. Yerli üreticiler olarak devletten destek bekliyoruz. Geçen yıl yapılan KDV indirimi, yerli üreticilerin yabancılarla rekabet etmesini zorlaştırdı. Biz motoru KDV ile alıyoruz. Onu maliyetin içinde kabul ediyorlar. Ama yabancı tekne %1 ile geliyor, biz onunla nasıl mücadele edeceğiz? Çok zor günler geçirdik sektör olarak, çok fazla firma kapandı. Ayakta durabilmek için devletin desteğini istiyoruz.