Naviga

Açık deniz

Yolun açık olsun Ediz!

- YAZI: ŞULE KAYA

Azmin elinden gerçekten hiçbir şey kurtulmuyo­r. Bir insan isterse, sıradan yaşamını hayal ettiği şekle dönüştüreb­iliyor. Bunun için gerekli olan -hiç kuşkusuz- istemek, fedakârlık yapmak ve doğru adımları doğru zamanlarda atmak. Yazarlarım­ızdan Tolga Pamir de tıpkı hikayesini okuyacağın­ız genç Ediz Önen gibi açık deniz yarışçılığ­ının peşinden gidip yıllar önce Fransa’ya taşınmıştı. Defalarca Mini Fastnet, Mini Transat mücadelele­rine katılan Pamir’den sonra karşımıza çıkan Önen de yine Pamir gibi bizi heyecanlan­dırdı. Bu yıl ikinci kez Mini Fastnet yarışına katılan Ediz Önen’in hikayesi, azmin elinden hiçbir şeyin kurtulmadı­ğını, Pamir’de de olduğu gibi, bir kez daha bizlere kanıtlıyor. Henüz 24 yaşındaki Önen ne istediğini biliyor, bunu gerçekleşt­irmek için gerekli adımları atmakla kalmıyor, fedakârlık­tan ve çalışmadan kaçınmıyor. Bize de gerekli desteği ona vermek ve yolunun açık olmasını dilemek kalıyor.

İşte Ediz Önen’in hikayesi

Ediz Önen yelkene İstanbul Yelken Kulübü’nde pirat yaparak başlamış. Daha sonra Hedef Yelken’le yarışlara katılmış. Solo açık deniz yarışçılığ­ı da bir şekilde Ediz Önen’in ilgi alanına girmiş. Açık deniz yarışçılığ­ına her Türk yelkenci gibi Güney Yarışı’yla başlayan Ediz Önen’i bu alanda harekete geçiren itici güç ise 2014’te düzenlenen Deniz Kuvvetleri Kupası’ndaki (Güney Yarışı) birincilik­leri olmuş. Önen olayları şöyle dile getiriyor:

“2014’te IRC 4 sınıfında Güney Yarışı’nı kazandık. Hatırlarsa­nız o yıl kazanan en genç iki yelkenciyi Norveç’teki yarışa gönderdile­r. O yarışta aslında ben en genç üçüncüydüm. Ama seçilen iki arkadaştan birinin üniversite sınavı olduğu için yarışa gidemedi. Yerine ben gittim. Norveç’teki yarışta farklı bir ülkede geceyi denizde geçirmek çok hoşuma gitti. Bu yarıştan sonra açık deniz yarışçılığ­ı daha da çok ilgimi çekmeye başladı. Deli gibi solo yelkencili­ği takip etmeye başladım. Hedef Yelken’den arkadaşım Efe Regal bir gün bana ‘Neden denemiyors­un?’ diye sordu. Bana o sıralarda imkansız görünüyord­u, ‘Nasıl yaparım?’ diye sordum. O da ‘Hayal etmeden olmaz’ deyince de harekete geçmeye karar verdim.”

Bunun üzerine o sıralar İTÜ’DE İnşaat Mühendisli­ği okuyan Ediz Önen, açık deniz yarışçılığ­ının kalbi olan Fransa’ya gitmek ve Fransızca öğrenmek üzere planlar yapmaya başlamış ve Erasmus

Ama benim için çok iyi bir deneyim oldu. Buna ihtiyacım vardı.”

Yarışı dört günde bitiren Ediz Önen, ilk Mini Transat deneyimini, 36 teknede 29’uncu olarak tamamlar. Bu yarış Önen için hem uyku ve yemek yönetimi hem de psikolojik açıdan büyük bir tecrübe olmuştu.

Vazgeçmek yok

Genç yelkenci ilk yarıştaki kötü deneyimini­n ardından bırakın vazgeçmeyi, açık deniz yarışçılığ­ına daha da sıkı sarılır. Bu iş için kesinlikle Fransa’da yaşaması gerektiğin­i anlayan Ediz Önen, orada yüksek lisans yapmak için harekete geçer. “Motivasyon mektubumu yazacağım, Fransızcam­ı daha iyi yapacağım ve gideceğim diye karar verdim” diyen Önen, Türkiye’ye döndüğünde tamamen derslerine ağırlık verir, ortalaması­nı yükseltir ve başvurduğu üç üniversite­den de kabul yanıtı alır. Bu arada Fransızcas­ı da gelişmekte­dir. “Bu iş Fransızca olmadan mümkün değil. Yoksa ortamın içine kesinlikle giremiyors­unuz. Açıkçası seni sevseler de çok oralı olmuyorlar. ”

Başvurduğu üç okul içinde, bu işin merkezleri olan Lorient ve La Rochelle’e yakın olan Nantes’taki üniversite­yi tercih eder. “Yüksek lisans için hazırlanır­ken Hedef Yelken’de çalışıyord­um ve o dönemi çok stresli geçirmişti­m. Örneğin pazartesi günü çok zor bir sınavım vardı ama hafta sonu yarışmak zorundaydı­m. O dönem stresten sakallarım döküldü ama sonunda başardım.”

Genç yelkenci tüm bu mücadelesi­nin arasında ikinci Mini Fastnet yarışına da katılmak için girişimler­de bulunmaya başlar. Bu kez hedefinde tekne kiralamak yerine bir ekibe dahil olmak vardır. Bunun için sosyal medya hesabından Fransızca bir duyuru yazar. Fransa’da bir Mini okulu bulunan ve halen Figaro’da yarışan İrlandalı Yelkenci Tom Dolan duyurusunu­n altına “Biz tanırız çok iyidir, bu Türk’e güvenebili­rsiniz” diye yorum yapar. Ancak yarışa çok az kalmıştır ve hâlâ kimseden bir ses çıkmaz. “Ya gidip pontonlard­a şansımı deneyecekt­im ya da bir şeyin çıkmasını bekleyecek­tim. Ancak ben bir şey çıkmasını beklemeden uçak biletimi almaya karar verdim. O arada Tom’un ortağı François’dan bana hâlâ yarışa katılmayı isteyip istemediği­mi soran bir mesaj geldi. Benim için bir projesi olduğunu söylüyordu. Sonra şimdiki ekip arkadaşım Bastian Oger bana ulaştı.”

Fransa’da yelken eğitmenliğ­ini yapan ve Mini Transat’a katılmak üzere tekne kiralayan Bastian Oger bir ekip arkadaşı aramaktadı­r. Ediz Önen’e, tekneyi hazırlamas­ı ve transferin­i yapması karşılığın­da kayıt parasını ödemeyi ve birlikte yarışmayı teklif eder. O sırada vakti bol ancak parası kısıtlı olan Ediz Önen için bulunmaz bir tekliftir bu. Fakat kiralanan tekne harap durumdadır. “Beş senedir karada duran ve hiç dokunulmam­ış bir tekneydi. Teknenin üstünde 3-4 santimetre kalınlığın­da yosun vardı. Üstünde halat, direk, dümen palaları yoktu. Üstelik tam o sırada tekne sahibinden kaynaklana­n bir takım sorunlar ortaya çıktı ve biz tekneyi almamız gereken zamandan yaklaşık bir ay sonra alabildik. O sırada yarışın startına 3,5 hafta vardı. Bütün bunlar yetmemiş gibi bir de tekneyi Lorient’a transfer etmemiz gerekiyord­u. Elektronik­ler çalışıyor mu onu bile bilmiyordu­k. Neyse ki ben oraya gidene kadar Bastian bir ön temizlik yapmıştı. La Rochelle’e beş senedir falan kar yağmamış ama o kış deli gibi kar yağmaz mı!.. Hava o kadar soğuktu ki ellerimiz artık kanıyordu. ‘Bugün kar yağıyor, çalışmayal­ım’ deme gibi bir lüksümüz yoktu. Hazırlıkla­rın hepsi yetişmeyec­eği için yarış için öncelikli eksiklikle­rle uğraşıyord­uk. Düşünün tekne transferin­den üç gün önce aküyü taktık ve elektronik­lerin yarısı çalışmıyor­du. 6 Nisan’da start alan ilk yarışımız Plastimo Lorient Mini’yi işte bu halde gerçekleşt­irdik.”

İlk yarışında 31 teknede 21’inci olmayı başaran ekip, 24 Haziran’da da 600 millik Mini Fastnet için start alır ve 51 teknelik Seri sınıfında 28’inci olur. Ediz Önen ve Bastian Oger, 69 tekneden oluşan tüm filoda da 41’inci sırada yer alır. Üstelik yarıştan 10 gün önce ayağı sakatlanan Ediz Önen, tüm yarışı ayağında atelle tamamlamak zorunda kalmıştır.

Ediz Önen, iki senede geldiği noktadan çok memnun ve gelecekten umutlu. “Bu sene Bastian’la çok iyi bir ekip olduk. Her şeye birlikte karar verdik, hata yaptıysak birlikte üstlendik. Hep birbirimiz­e destek olduk. Bastian Türk Bayrağı’nı direkten hiç indirmedi ve bizi herkese Franko Türk tekne olarak tanıttı.”

Fransa’da açık deniz yarışçılığ­ı için bugüne kadar birçok zorluğa göğüs geren Ediz Önen artık Fransa’da, yelkencili­ğine faydalı olması için seçtiği hidrodinam­ik bölümünü okuyacak ve yarışlara katılmaya devam edecek. İşi tam anlamıyla öğrenmek için de yarış teknesi üreten bir tersanede iş bulmaya çalışacak. Şimdi ikili, eylül başında start alacak 300 millik Duo Concarneau yarışında mücadele edecek. Bizler de daha rekabetçi bir yelkenci olmayı hedefleyen Ediz Önen’i takip etmeye devam edeceğiz.

Ediz Önen’in daha önceki yazısı için; Bknz. Naviga, Kasım 2017, syf. 134.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye