Charter
Adil güzel
Dikkatli Naviga okurları kendisi kadar güzel hikayesiyle, 36,9 metre boyundaki Fair* Lady’yi hatırlayacaktır. 92 yıllık ömründe birçok kez el değiştiren yat, daha önce sayfalarımıza konuk olmuştu ancak bu defa, 80’li yıllardan beri uğradığı kıyılarımızda, Göcek’te karşımıza çıktı. Onu ve ayrıcalıklı dünyasını yakından tanıma fırsatını bizlere sundu.
Fair Lady’nin filmlere konu olacak bir geçmişi var. (Bknz. Naviga, Mart 2016, syf. 52) Bunun en güzel ayrıntısı belki de İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazi zulmünden kaçan Yahudilerin kurtarıcısı olması. Tıpkı adına yakışır şekilde... O günlere gelmeden önce Fair Lady’nin doğduğu günlere geri gidelim.
1728 yılında İngiltere’nin Gosport Şehri’nde kurulan ve ülkenin en eski tersanelerinden biri olan Camper&nicholsons’ın ürünlerinden biri de Fair Lady. Nicholson ailesinin üç oğlundan ortancası olan tasarımcı Charles E.’nin kaleminden çıkan tekne, 15 Ağustos 1927’de Portsmouth’ta suya indirilir. Tekne, tasarımcısının kariyerindeki en iyi eser olarak tanımlanır. Suya indikten sonra ilk sahibi Fransız işadamı Marcel Sultzbach’a teslim edilir. Fransız yatçı 10 yıl boyunca teknenin tadını çıkarır ve ardından arkadaşı Otto Bemberg’e satar. Almanya’da doğan ancak daha sonra Arjantin’e göç eden Bemberg, tekstil ithalat ve ihracatıyla uğraşan, dönemin en önemli işadamlarından biridir. Bemberg, Fair Lady’yle Akdeniz maviliklerinin tadını çıkarır ancak o sırada da dünya birbirine girmektedir. Almanya’nın Nazi lideri Adolf Hitler, saldırganlığıyla dünyayı birbirine katar ve 1942’de İkinci Dünya Savaşı patlar. Savaşın başlamasıyla bugüne kadar keyfine gezen Fair Lady, yepyeni bir görev üstlenir. Alman olmasına rağmen Nazilerin arasına katılmayan sahibinin emriyle acımasız S.S. subaylarının zulmünden kaçan Yahudileri Güney Amerika’ya taşır. Denilene göre adı Fair Maid olarak değişen yatın o dönemine ait seyir notları hâlâ bulunamamaktadır. Dört yıl süren savaşın ardından rahata kavuşan tekne, elden geçip bu kez Sir Timothy Sainsbury’ye satılır. İşadamı ve politikacı olan Sainsbury, savaşın ardından bir süre Fair Maid’de yaşar ve günlerini İspanya’da geçirir. Uzunca bir süre Sainsbury ailesi tarafından kullanıldıktan sonra 1982 yılında Kanadalı yeni sahibine geçer ve tekrar eski adına kavuşur. 1995 yılında da şimdiki sahibiyle buluşur Fair Lady. Ancak öncesinde sıkı bir refitten geçer: Tüm borular değişir, elektrik sistemin yenilenir, eski mobilyalar çıkarılır ve yerine yenileri konulur. Bu değişim sırasında orijinal planda en ufak bir değişiklik dahi yapılmaz. Kapı kulpları, manikalar, menteşeler, bağlantı parçaları gibi art nouveau tarzdaki metal aksesuarlar yeniden üretilir. En ufak bir ayrıntının dahi Charles E. Nicholson’ın kaleminden çıktığı gibi kalmasına ayrıca özen gösterilir. İngiltere’deki Pendennis Tersanesi’nde gerçekleştirilen refit yaklaşık bir yıl sürer ve en sonunda Fair Lady daha da ihtişamlı bir şekilde yeniden suya iner. Fair Lady, 2012 yılında bir kez daha refite girer. Bu kez Pendennis’in Mayorka’daki tersanesinde yapılan bakımın amacı teknenin charter’a daha uygun hale getirilmesidir.
Bugün Fair Lady nasıl bir tekne?
Beş kamarasıyla sekiz misafir ağırlıyor, altı kişilik mürettebat kapasitesine sahip. Kıçta üst güverte sayesinde güneşten korunan alanda yemek masası, üst bölümünde de geniş bir güneşlenme
yatağı ile şezlonglar yer alıyor. Üst bölümün gölgede kalan kısmında da oturma grubu bulunuyor. Baş taraftaki su oyuncakları hidrolik vinçle suya indiriliyor. Fair Lady’de 130 HP motora sahip 5,2 metre boyunda Boston Whaler bot, 30 HP motorlu 3,9 metre boyunda RIB bot, ikişer adet laser yelkenli, SUP tahtası, kano yer alıyor.
İçeriye gelince... Tüm mobilyalar tik, döşemeler ise çizgili. Teknenin neredeyse her yeri tablolarla süslenmiş. Yemek alanındaki masa ve sandalyeler ile sabit mobilyalar maun. Aplikler ve geniş pencereler mekanı aydınlık kılıyor. İngiliz malikanelerini andıran yemek alanı halılarından döşemelerine kadar her detayıyla etkiliyor. Baş tarafa doğru bir oyun odası yer alıyor. Kalabalıktan uzaklaşmak isteyenler için oluşturulan ve teknenin diğer bölümlerinden farklı bir karaktere sahip oyun odasında beyazlatılmış dişbudak mobilya ve perdelerin üzerini örten ahşap tavan beyaza boyanmış. Rahat sandalye ve koltuklara bir çalışma masası eşlik ediyor. Merdivenlerin açıldığı maun hol, yemek alanı, oturma alanı ve alt güvertedeki kamaraların buluştuğu nokta. Kıçta çift kişilik kamara ile iki adet tek kişilik kamaranın ayrı banyoları var. Perdeler ve tavanda beyaz ahşap, mobilyalarda koyu maun tercih edilmiş. Banyo ise dönemin maun mobilyaları ve beyaz seramikle döşenmiş. Vasattaki iki misafir kamarasında ise birer tek kişilik yatak bulunuyor. Bu kamaraların içlerinde kendilerine ait lavaboları ve ortak kullanılan bir banyoları var.
Türkiye sevdalısı sahibi
80’li yıllardan beri sahillerimize gelen Fair Lady, ilk günden itibaren acentalık işlemleri için Melis Giraud ve şirketini tercih ediyor. Bu kadar uzun süredir tek bir isimle çalışan Sir Timothy ile ailesinin, Türkiye sevdalısı olduğunu da belirtmeden geçmeyelim. Aquamarine yetkililerinden öğrendiğimize göre Akdeniz Bölgesi’nde her yıl belli bir dönem charter yapan yatın sahibi aile, her yıl mutlaka Türkiye’ye geliyor. Hikayesinde olduğu gibi şimdiki hayatında da hep güzellikler var Fair Lady’nin. Yatın bundan önceki 20 yıllık kaptanı Patrick Burke’un emeklilik partisini bile Türk sahillerinde vermesi, yeni göreve gelen 62 yaşındaki İrlandalı David Richardson’a devir teslimi yine bizim sularımızda yapması hikayeyi bütünlemiyor mu?
Ağustos ayında Göcek’ten ayrılan yat, eylül başında yine Göcek’te olacak. Kimbilir belki sizler de ona bizim gibi denizde rastlayıp ‘sırılsıklam’ aşık olabilirsiniz... Tam boy: 36,9 metre En: 6,20 metre Motor: 2X230 HP Gardner Seyir hızı: 10 knot www.aquamarineltd.net