Ralli Setur Ege Yat Rallisi
Sekizinci Uluslararası Setur Ege Yat Rallisi başladığı gibi görkemli bir final gecesi ile sonlandı. Hani tadı damağımızda kaldı derler ya, bizimki aynen o hesap oldu. Sadece bizim değil, ralli boyunca tüm katılımcıların yüzünden tebessüm eksilmedi. Kaş’ta ayrılık saati geldiğinde birbirini önceden tanıyanı, tanımayanı tüm ralli katılımcıları kırk yıllık dostlarını geride bırakıyor gibiydi.
Sekizinci Uluslararası Ege Yat Rallisi, SETUR’UN 40. yılına da rast geldiği için özel bir anlam taşıyordu. Bu nedenle Koç Grubu’nun Onursal Başkanı Rahmi Koç’un teknesi Nazenin V ile bu geziye katılması organizasyona bambaşka bir anlam kattı. Üstelik Rahmi Bey’in yatında ablası Semahat Arsel de vardı…
23 Temmuz-5 Ağustos 2018 tarihleri arasında Bodrum Milta Marina’da başlayıp Kaş Setur Marina’da noktalanan bu uzun soluklu geziyi anlatmadan önce bazı teferruatların altını çizmem lazım.
Gezinin komodorluğunu daha önceki tüm Setur Ege Yat Rallileri’nde olduğu gibi amatör denizciliğimizin duayenlerinden 70 yıllık denizci Necati Zincirkıran yaptı.
Bu geziyi başta Setur Marinalar Genel Müdürü Emre Doruk olmak üzere Setur’un güçlü bir ekibi organize etti. Organizasyon Komitesi’nde Doruk’un yanı sıra; Setur Kurumsal İletişim ve Pazarlama Müdürü Deniz Enberker Karakış, Kalamış-fenerbahçe Marina Müdürü Kerem Çeşmebaşı, Ayvalık Marina Müdürü Umut Tepedelenlioğlu, Kaş Marina Müdürü Tuncay Özses, Finike Müdürü Ziya Dal vardı. Atak Göksu Koçak ise teknik eleman olarak her başı sıkışan yatçının yanı başında hazır bulundu.
Milta Bodrum Marina’dan yola çıkan filoda 30 teknede 100’e yakın denizci yer alıyordu.
Katılımcılara dağıtılan ikişer takım beyaz, turuncu ve lacivert tişörtler müthiş bir uyum yarattı. Bazı hanım katılımcılar tişörtların kollarını keserek, bazıları ise bellerini açarak bunlardan gece toplantıları için abiye (!) kıyafetler bile yarattılar.
Kıyafet çağrılarına büyük bir uyum vardı. Özellikle Sayın Rahmi Koç başta olmak üzere protokol davetlilerinin de bu kurallara uyması mükemmel bir görüntü birlikteliği sağladı.
Bu büyük organizasyona Aygaz, Beko, Eastmarine, Edwards, Ford, Opet ve Tüpraş sponsor olarak destek verdiler.
İlk ev sahibi Milta Bodrum Marina’da tekneler üç gece konakladı. Marina Müdürü Seher Çalı ve ekibi katılımcıların rahat etmesi için canla başla çalıştı.
Rallinin bitiş noktası Kaş Setur Marina ise mükemmel bir tesis olmasının yanı sıra elemanlarının kibarlığı ve yardımseverliği ile beğeni kazandı. Bunda Müdür Tuncay Özses’in büyük katkısı vardı. Özses, tekneler arasında koştururken yeni doğan bebeğini bile uzunca bir süre göremedi…
Gümüşlük’teki müzikli yemeğe de ev sahipliği yapan Ford otomobillerinin marina girişinde sergilediği araçlar ve özellikle de yeni Mustang büyük sükse yaptı.
Yedi etaptan oluşan rallide yatlar vardıkları dört limanda marinada, dört adada ise liman içinde konakladılar. Bunlardan sadece Meis’te su ve elektrik imkanı yoktu.
Program iki üç günlük konaklamalara imkan verdiği için gidilen yerleri gezme, tanıma imkanı daha rahat bulundu. Üstelik dinlenerek yola çıkıldığı için etaplar da daha büyük keyifle kat edildi.
En sert hava Rodos’ta limanda kalındığı sırada yaşandı. Ancak RodosMeis etabı başladığında üç günlük fırtına yerini sakin bir havaya bırakmıştı…
Gelelim ralli maceramıza
Ben ve eşim Sevgi, Setur Rallisi’ne ikinci kez komodor teknesi ile katıldık. Aslında daha ilk günden itibaren kendimizi bu ralliye hazırlamıştık. Ancak eşim Sevgi evde düşüp sol el bileğini kırınca, ameliyat vs derken bir ara katılma durumumuz tehlikeye girdi. Hatta ümidi kestik bile. Ancak sağolsun doktorumuz koldaki platinlerin çıkartılmasını 10 gün önceye alıp ‘gidebilirsiniz’ deyince soluğu Bodrum’da aldık. Pazartesi günü tekneye intikal edip Gümüşlük’teki Ford gecesine bile yetiştik.
Ralli katılımcıları ilk kez Ford gecesinin organizasyonda bir araya geliyorlardı. Gümüşlük’te eski rallilerden birbirlerini tanıyanlar kucaklaşırken, yeni gelenlerle de kısa sürede kaynaşmalar burada başladı. Müzikli ve keyifli bir akşamla organizasyona merhaba dendi.
Salı günü gümrük ve polis işlemleri yapılacaktı. Bu işlemlerden önce
teknemizin kumanya alışverişini de hallettik. Fakat sıra polis çıkışlarına gelince birdenbire büyük bir sürprizle karşı karşıya kaldık. Komodor Necati Zincirkıran’ın pasaportu (ne demekse) polis bilgisayarında eşleşmemişti… Bunu ayrı bir konu olarak yazacağım. Ancak gece verilen yemeğe giderken karşımızda şöyle bir tablo vardı. Ralli yatları sabah erkenden İstanköy (Kos) Adası’na hareket edeceklerdi ancak polis bilgisayarı komodorun çıkmasına izin vermiyordu.
Milta Bodrum Marina’daki açılış yemeği gerçekten de müthiş bir atmosferde yapıldı. Yemeğe Bodrum’da yaşayan deniz sektörünün ünlü simaları da davetliydiler. Sahnede Brezilyalı bir topluluk vardı. İlerleyen saatlerde artan neşe, bir yerde ilerde yaşanacak samimi ortamın da bir göstergesi gibiydi. Ancak bizlerin aklı fikri, komodorumuzun pasaportunda yaşanan sıkıntıdaydı.
Biz sabah erkenden bu engeli nasıl aşarız diye koşturmaya başladığımızda ralli katılımcıları gözümüzün önünde birer birer Bodrum Limanı’nı terk ediyorlardı. Kısacası bu yüzden rallinin ilk etabı komodorsuz başladı.
Ralliciler Kos Marina’da, biz Bodrum’da
Programa göre saat bire kadar Kos Marina’ya giren tekneler tüm işlemlerini marina içinde A1 ofisine giderek hallettiler. Serbest zamandan sonra saat 20:00’de Kos Marina ev sahipliğinde Skipper Kafe Bistro’da toplu yemek yenildi. Bu sırada biz Bodrum’da endişe içinde ertesi sabahı bekliyorduk.
Ertesi sabah biz Bodrum’da olumlu sonuç beklediğimiz sırada Kos’taki yatçılar rehber eşliğinde şehri gezmeye başlamıştı bile. Artık bizim için 18:00’de yapılacak skipper toplantısına yetişmekten başka hedef kalmamıştı. Sonunda Ankara’dan olumlu yazı geldi ve biz de kısa bir yolculuktan sonra Kos Adası’na ulaştık.
Brifingde Komodor Necati Zincirkıran teknik konulara girmeden önce reislere kısaca yaşadığı pasaport problemini anlattı. Toplantının ardından otobüslerle Zia Köyü’ne hareket edildi.
Zia Köyü, Kos’un merkezinin yaklaşık 16 kilometre güneydoğusunda yer alıyor. Dikeos Dağı’nın üzerindeki yüksek rakımlı Asfendiou Köyü’ne de yakın. Tamamen turistik eşya dükkanları ve restoranları ile tanınmış bir mahal. Ancak en önemli özelliği, nefis bir günbatımı manzarası sunması. Güneş, Pserimos ve Kalimnos adalarının hemen yanından o kadar güzel batıyor ki pek çok kişi sırf bu manzarayı seyretmek için buraya geliyor. Biz de bu güzel günbatımından nasibimizi aldık ama asıl gece Zia Fantasia Restoran’da başladı.
Restoran bizim ralli için kapatılmıştı ve kapıda gelenleri mahalli kıyafetler giymiş dört kişi karşılıyordu. Bu dört kişinin daha sonra mükemmel bir folklör ekibi olduğu ortaya çıkacaktı.
Restoranda sağlam bir orkestra vardı. Bu müzik grubu bir kadın ve bir erkek solisti ile geceye renk katarken ara ara folklör grubu da sahneye çıkıp ortalığı şenlendiriyordu. Gece ilerleyince rallicilerin arasından sahneye katılmalar başladı. Öyle bir an geldi ki sahnede Koç Holding’in Eski CEO’SU Bülent Bulgurlu, Komodor Necati Zincirkıran ve Nazenin
V’in kaptanı Josi’nin birlikte sirtaki yaptığına şahit olduk...
Ver elini Kalimnos
Kos’tan Kalimnos Adası’na çıkarken genellikle Ege’nin hakim kuzeybatı rüzgârının kaldırdığı kaba dalgalarla karşı karşıya kalırsınız. Şansımıza hava da, deniz de gayet sakindi. Keyifli bir seyirden sonra yatlar sıra ile komiteye bilgi vererek yeni limanda kıçtankara olmaya başladılar. Burada Setur Komitesi’nin ve özellikle de Ayvalık Marina Müdürü Umut Tepedelenlioğlu’nun başarısını vurgulamalıyım. Sadece bu limanda değil, tüm gidilen noktalarda telsizle denizdeki trafiğini o kadar güzel, o kadar yerinde yönetti ki tüm yatlar sıkıntısız demirleyip kıçtankara oldular. Bu arada bir yatta zincir kopması ve bir diğerinde zincirin kısa kalması gibi bir iki olay da takviye elemanlar vasıtasıyla suhuletle halledildi. Elbette bu düzenin tıkır tıkır işlemesini tekne reislerinin büyük dikkat ve uyumu da sağladı.
Yeri gelmişken, şunu net bir şekilde söylemeliyim. Ralliye katılan tüm skipper’lar son derece usta ve dikkatliydi. Üstelik teknelerin pek çoğunda iki kişilik ekipler vardı. İmge yatıyla ralliye katılan Cemal Uzunovalı ise geçen rallide olduğu gibi bu ralliye de tek başına katılıyordu.
Kalimnos hikayesini anlatmadan önce bizim başımızdan geçen bir durumu özetlemeliyim. Geçen yıl kendi teknemizle yanaştığımız bu yeni limanda, yine aynı yere bağlanmış ve geceyi nefis bir Grek müziği konseri ile geçirmiştik. Kalimnos’ta bu cümbüş sadece çarşamba geceleri gerçekleşiyor.
Bu kez hemen hemen aynı noktaya bağlandık. Ancak cuma günü gittiğimiz için konseri kaçırmıştık. Bağlanıp sağa sola bakınırken, hemen arkamızda iki metre uzunluğunda bir ızgara dikkatimizi çekti. “İnşallah bunu kullanmıyorlardır” dememize kalmadı bir vatandaş ızgarayı üzerine birşeyler döküp alevlendirerek temizlemeye başladı. Bir duman… Bir koku… Aman Allahım, hakim rüzgârla hepsi bizim havuzlukta…
O arada bir şey dikkatimizi çekti. Izgaracı adam rahmetli Turgut Özal’ın tıpatıp kopyası… Vallahi abartmıyorum, bu kadar mı benzemek olur kardeşim… Gece çakma Özal’ın (!) ızgara kokuları ile duman altı olarak geçti. Ben sabahları erkenden kalkarım. Saat altı gibi kalktım bir de ne göreyim. Özal, çoktan gelip ızgarayı yakmış bir yandan temizliyor, bir yandan da birşeyler pişiriyor…
Bre aman aç karnına ızgara kokusu… Bu adam ne pişirir? Bunun pişirdiklerini sabahın köründe kimler yer?.. İnanın ayrılana kadar bu sahne tekrarlandı ve üstümüze başımıza bile ızgara kokusu sindi…
28 Temmuz Cumartesi günü yoğun bir program bizi bekliyordu. Önce limanın diğer ucundaki Sünger Müzesi’ne gidildi. Ardından da bir kartal yuvası gibi tepenin üzerinden, Kalimnos Pothia Limanı’na bakan Agios Sevvas Manastırı’na… Burada bir yandan toplu fotoğraflar için poz verilirken, bir yandan da kuşbakışı liman ‘selfie’leri çekiliyordu…
Günün üçüncü durağı Kalimnos’un batı yakasında kalan meşhur Telendos Adası’ydı. Önce daracık yollardan geçerek adanın tam karşısında yer alan Mirties yerleşim merkezine gidildi. Daracık yollar derken, mübalağa ettiğim sanılmasın. Yol o kadar dardı ki otobüs dönecek bir yer bulabilmek için 1-2 kilometre ileriye
gitmek zorunda kaldı.
Telendos Adası ters çevrilmiş huni gibi, çok ilginç bir yapıya sahiptir. Mirties’ten motorlarla Telendos Adası’na burada bulunan On The Rocks Restoran’a geçildi. Önünde plajı da bulunan bu mekanda bazı yatçılar yüzmenin keyfini çıkartırken, bazıları bir gölge bulup dinlenmeyi tercih etti.
Bazı konuklar ise bir deprem sonucu suyun 10 metre derinliğine gömülen batık şehre şnorkel dalışı yaptı.
Hazır herkes bir aradayken Komodorumuz Necati Bey, brifingi de burada yapmaya karar verdi. Böylece yatçılar Kalimnos Pothia’yı gezmek için biraz daha zaman kazandılar…
Rallinin üçüncü etabı Kalimnos-nisiros Adası arasındaydı…
Bu volkanik ada ve devamı gelecek sayımızda…