Ralli nasıl komodorsuz kalıyordu?
Necati Ağabey 90 yaşına gelmiş, Hürriyet, Günaydın gibi zamanının en büyük gazetelerinde genel yayın müdürlüğü yapmış, uluslararası alanda da tanınan saygın bir kişidir.
Pasaport sıkıntısı sırasında yılların getirdiği tecrübeyle sakinliğini de korudu. Polisin dört ayrı bilgisayarda denediğini ve hep aynı sonuçla karşılaştığını anlattı. Görevli, çözümün yeni bir pasaport çıkartmakta olduğunu söylemiş. Daha önce 20’ye yakın kişide bu tür sıkıntı yaşandığını ve bunların yeni pasaport çıkartarak meseleyi çözdüklerini sözlerine eklemiş.
Böyle bir çözüm Necati Ağabey için imkansız. Çünkü sadece pasaport değil, belge değiştiği için muhtemelen vize işi de çıkacak. Ayrıca üç gün sonra yatlar, Kalimnos’ta olacak. Belki de o arada Nisiros’a bile gitmiş olabilirler…
Hemen Can Pulak’ı aradık. Can Bey, cumhurbaşkanı danışmanlığı da yapmış ünlü bir gazeteci ağabeyimiz. O sırada Muğla’daymış. “Ben şimdi vilayete gidiyorum, bir yanlışlık olduğu ortada, hemen çözeriz” diye moral verdi.
Bir yandan Marina Müdürü Seher Hanım’ın ekibi Bodrum-ankara koşturuyor. Bu arada Necati Bey, Bodrum Nüfus
Müdürlüğü’ne gitti. Çok yardımcı olmuşlar, bilgisayara girip bakmışlar tertemiz. “Bir sıkıntı yok” demişler. Öte yandan İstanbul’da Necati Bey’in şoförü Şişli’de pasaportun alındığı daireye gitti. Onlar da, “Tertemiz burada bir sıkıntı görünmüyor” demişler.
Bu arada Can Pulak aradı, kayıtlarda bir sıkıntı görünmüyor, diye müjdeyi verdi. Her gelen haber olumlu ama adamcağız yurtdışına çıkamıyor. Gel de bilgisayara dert anlat!.. Durum bana eski bir fıkrayı hatırlattı: Adam ölüm döşeğinde uzman doktorlar başına toplanmış konsültasyon yapıyorlar. Dahiliyeci, “Durum mükemmel” demiş, ortopedist “Kemik erimesi bile yok”, ürolog, “Böbrekler mükemmel çalışıyor, kalpçi “Maşallah genç birinin kalbi gibi”, kulak buruncu, “Sinüsleri bile gayet açık” deyince adam gözlerini aralamış, “Desenize öbür tarafa turp gibi gidiyorum!..” demiş.
Durum aynen böyle herkes emniyeti, nüfusu, kaymakamı, valisi iyi niyetle yardımcı olmaya çalışıyor, bir sıkıntı yok diyor ama Necati Zincirkıran sonuçta dışarıya çıkamıyor. Çünkü bilgisayar Nuh diyor, peygamber demiyor…
İşin doğrusunu isterseniz, kimse de bu nazik ortamda “Buyur git kardeşim” deme
inisiyatifini alamıyor…
Öyle böyle derken akşam oldu. Bizim umutlar ertesi güne kaldı. Bu arada Necati Bey bu iş biraz zor görünüyor diye, bir kriz programı yaptı. Bana, “Biz buradan döneriz, siz devam edin, komodorluk görevini de sen üstlenirsin” dedi. Bunu yöneticilerle paylaşıp olur da aldı… Ama ben bu işin bir şekilde çözüleceğine eminim. Daha doğrusu çözülmeli yahu. Bu kadar haksız bir iş olur mu?…
Son çare olarak, sabah erkenden İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığı’na bir dilekçe ve yazı ile başvurarak düzeltilmesini istemek kaldı.
Bodrum Nüfus Müdürlüğü de durumu anlatan bir yazı gönderdi.
Duruma bak; millet Kos’ta geziyor, biz Bodrum’da teknede sinir içinde bekliyoruz. Sonunda işi gırgıra vurduk. Necati Bey ciddi bir insandır ama o bile mavraya başladı.
“Yahu” diyor, “Millet şimdi merak içindedir. Bizim komodor Fetöcü mü çıktı?” diye…
“Ağabey sen merak etme akıllarından kediciklerden başka bir şey geçmez…” diye cevaplıyorum. Sonra da uzun uzun kedicikleri anlatmak zorunda kalıyoruz…
Sabah gerekli işlemler hızla yapıldı, Ankara’dan sonuç bekleniyor. Can Pulak ağabeyimiz de geldi. Bu arada zaman hızla akıp gidiyor. Öğle saatlerine geldik. Necati Bey dayanamadı, Seher Hanım’ı aradı. Çok şükür yazı gelmiş…
Şimdi sıra normal çıkış işlemlerini yapmakta…
Limanı terk etmeden Seher Hanım ve Yüksel Özkan ellerinde çiçekle bizi yolcu etmeye geliyorlar. Ardından palamarları çözüyoruz. Ver elini Kos… Gezmeyi beceremedik ama hiç değilse brifinge yetişeceğiz…
Alacağın olsun bilgisayar efendi!