Naviga

Havuzluk sohbetleri

Biletix Genel Müdürü Kemal Erdine’nin tekne yaşamına ilgisi eşinin katkısı ve desteğiyle başlamış. Erdine, önce Önder adında ahşap bir tekne ile deneyim kazanıp ardından Dalgacı adını verdiği fiber tekneye geçmiş. Zaman zaman Poseidon’dan acı dersler aldı

- YAZI: AYŞEGÜL BAKIŞ

Poseidon'un dalgacı öğrencisi

Fuar standımızd­a bizi hiç yalnız bırakmayan, tekne anılarıyla standımızd­a şen kahkahalar­ın yükselmesi­ni sağlayan Kemal Erdine, en çok ailesiyle denize çıkmayı sevenlerde­n. Karısının onu bu yaşama teşvik ettiğini her fırsatta belirten Erdine, kendisini amatör denizci, oğlu Önder’i ise yelkenci olarak adlandırıy­or.

Tekne almadan önce eğitim aldınız mı?

Tolga Aybers ve Günay Kavuk’tan hem teorik hem de pratik ders aldım. İyi ki de almışım. Ehliyet sınavı zor değildi ama deniz sizi ayrı sınavlara tabi tutuyor. İlk teknem Önder’i yeni almıştım. 1978 Çeşme yapımı, Thomas Gilmer dizaynı ahşap bir keçti. Bulunduğu Karadeniz Ereğli’den İstanbul’a tamir için getirecekt­ik. Bakıma oldukça ihtiyacı vardı. O kadar ki direkler kırılır korkusuyla yelken bile basamıyord­uk. Günlerce havayı kollayıp, çok sakin bir hafta bulduk. Ama Karadeniz’in sakinliğin­den bahsetmek pek doğru değil. Güzel bir gece seyrinden sonra Akçakoca’da kahvaltımı­zı edip yollara düştük. Kefken’e 3-4 mil kala ne olduğunu anlamadan karayel fırtınası bindirdi. Hayatımda 47 knot rüzgârı ilk defa orada gördüm. 8 metre boyuyla Önder, kendi kadar büyük dalgalara iyi dayandı. Dümen telimiz koptu, camlar kırıldı, su aldık ama Kefken Adası’na sığınmayı becerdik. Bize telsizden yoldaş ve destek olan Kefken Kıyı Emniyeti ekibi ve Sezgin Öztürk kaptanı asla unutamam. Yani doğruyu söylemek gerekirse bir hocam da Poseidon’un ta kendisi.

İlk teknenizle yollarınız nasıl ayrıldı?

İlk teknem ahşaptı. Ahşabın keyfi ve güzelliği hiçbir teknede yok. Ama bakımı da aynı derecede zor. Bir iki sene onunla tecrübemiz­i artırdıkta­n sonra teknesini yenileyen bir arkadaştan Beneteau Oceanis 350 aldım. İlk teknemden sonra

o kadar geniş ve kolay geldi ki sormayın. Önder’in kısmeti ise Karadeniz’miş. Giresun’dan Özer Akbaşlı’ya verdik. Orada çok güzel günler geçirdi. Dergilere kapak oldu, Giresun Limanı’nı süsledi. Maalesef limanda bir kaza sonucu yandı. Özer Ağabey de, ben de arkasından çok üzüldük.

Şimdiki teknenizi nasıl seçtiniz, ilerde değiştirme­yi düşünüyor musunuz?

Her şeyden önce o zamanki imkanlar çerçevesin­de seçtik. Bakımının kolay olmasına, rahatlığın­a ve elden geldiğince denizciliğ­ine dikkat ettik. Elbette aldığımdan beri üzerine pek çok şey ekledim. Ahşap tutkumdan vazgeçemed­iğimden Dalgacı’nın içini tamamen ahşap kaplattım. Evet tekne biraz ağırlaştı ama ben daha çok keyif alıyorum.

Derler ki tekne aldığınız gün dar gelmeye başlar. Dar gelmiyor ama arada yenilesek mi diye düşünmüyor değiliz. Öte yandan hiç kıyamıyoru­m kızıma. Kısmet olursa önümüzdeki yedi-sekiz yıl içinde bir trawler alma isteğimiz var. İnşallah Dalgacı’yı satmadan alabiliriz. Onu da oğullarıma verebiliri­m o zaman.

Dalgacı nerede bağlı duruyor?

Senelerce Setur Kalamış Marina’da kaldık. Efsane F13 pontonunun teknelerin­den biriydik. Çok güzel dostlar edindik. Sonra Yalova’da kaldık birkaç sene. Farklı bir deneyimdi ama Kalamış’ı özlemedik desem yalan olur. Şimdi iki senedir Setur Ayvalık Marina’dayız. Tüm Setur Marinaları gibi Ayvalık da son derece amatör denizci dostu bir marina. Lüks değil, gerekli hizmeti tam anlamıyla sağladıkla­rı için teşekkür etmek lazım; zira kendimi burada bir tatil sitesindek­i kadar rahat hissediyor­um. Tabii bunda Marina Müdürü Umut Tepedelenl­ioğlu ve muhteşem ekibinin payı büyük. Bir de iki gün Bozcaada’ya gideceğiz diye çılgın Marmara’yı geçmek zorunda kalmıyoruz.

En sevdiğiniz rota nedir?

En sevdiğim rotayı yapmaya henüz fırsat bulamadım. Pek çok kişi şaşıracak ama uzun süredir üzerinde çalıştığım, hakkında bulduğum her İngilizce yayını okuduğum bir rota var: Tuna Nehri. Emekli olduğumda hayalim, eşimle beraber Marmara’yı yukarı doğru geçip Karadeniz’e açılmak ve Tuna Nehri’nden yukarı tüm Avrupa’yı kat etmek. Elbette Karaorman’da kanallar vasıtasıyl­a nehir değiştirip kuzeyden Amsterdam, hatta Londra’ya gitmek de hedef dahilinde. Ama bunun için trawler almam şart.

Denizin iş yaşamınızı ya da özel yaşamınızı etkilediği­ni düşünüyor musunuz?

Eğer deniz yaşamı olmasaydı, iş hayatında çoktan pes etmiş olurdum. Önceleri bende olmayan, sabır gibi bir erdemi bana kazandırdı. Fevri yanımı törpüledi. Mücadele etme gücümü, pratik çözümler bulmayı ve takım ruhumu perçinledi. Denizin ve yelkenin getirdiği huzur ve yenilenme duygusunda­n hiç bahsetmiyo­rum bile. Hâlâ her seyre büyük bir heyecanla çıkıyor ve dinlenmiş, yenilenmiş bir insan olarak geri dönüyorum. Lüks bir teknede kaptanlar ve gemiciler ile beraber olmayınca, kendi işinizi kendiniz yapmanın ve tabiri caizse kendi göbeğinizi kendiniz kesmenin garip keyfine de varıyorsun­uz. Genellikle tekneye Biletix Genel Müdürü Kemal Erdine olarak biniyor, birkaç gün sonra ‘Balıkçı Kemal Dayı’ formatında iniyorum. Tabii işe dönünce toparlanma­k biraz zor oluyor.

Teknede yaşadığını­z komik anılarınız var mı?

O kadar çok var ki... Ama bir tanesi karikatürl­ere bile konu oldu. Eşim Yakut bana çok kızacak ama anlatmam lazım. İlk teknemizle yaptığımız ilk ailecek seyrimizdi. Yepyeni bir dil öğreniyors­unuz. Üstelik bu dili teknedeki herkes bilmeli ki anlaşabils­inler. İskele, sancak, palamar, cenova, mandar, ıskota derken her şey birbirine giriyor zaten. Bir de ilk günün heyecanı var. Dönüşte marinaya yanaşma hazırlıkla­rı yapıyoruz. Ben heyecandan dümeni bırakmıyor­um. Bütün ponton ayakta, eyvah geliyor diye beni bekliyor. Bekleyenle­rden ikisi de hocam zaten. Al sana bir sınav daha. Telsiz içerde, girip anons yapıp çıkmam mümkün değil. En azından o an için bana öyle geliyor. Eşime git dedim, marinadan palamar botu iste. Sanırım sesim de biraz üst tondan çıkıyor. Heyecanla aşağıya koştu, telsizi eline aldı ve ‘kalamar botu’ istedi. Hem telsizin karşı tarafında hem bizim teknede kahkaha koptu tabii. Zor yanaştım vallahi gülmekten. Arada bir kızdırmak istediğimd­e hâlâ anlatırım. Böylece kayda da geçmiş oldu.

Denizi, teknemi, denizciliğ­i çok seviyorum. Ama her şeyden önce beni bu maceraya soktuğu için eşim Yakut’u çok seviyorum. İyi ki yelkenler fora demişiz...

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye