Mevsimin balığı, geleceğin balığı
Leziz palamutların sofralarımızı şenlendirdiği bu dönemler, sürdürülebilir balıkçılığın, sorumlu tüketiciliğin önemini hatırlamak için belki de en iyi zaman.
Üç tarafı denizlerle çevrili ülkemize hayat veren, kıyılarında yaşayan insanlara geçim kaynağı olan, yüzyıllardır bizi besleyen, güzellikleriyle gönüllerimize giren, serinlikleriyle yaz günlerimizi yaşanır kılan denizlerimiz, aynı zamanda da gün geçtikçe fakirleşen denizlerimiz...
Denizlerimizdeki canlıları ve bu birbirine sıkı sıkıya bağlı ekosistemi tehdit eden durumlar, olaylar, ne yazık ki gittikçe artmakta. Deniz canlılarının hayatta kalma mücadelesine eklenen iklim değişikliğine
uyum gösterme çabalarını günbegün artan kirlilik baltalamakta, yasadışı, kayıt dışı ve kural dışı avcılık, sayıları zaten azalmış birçok türe son darbeyi indirmektedir.
Pekiyi ben bununla ilgili ne yapabilirim? İklimi mi durdurayım, balıkçı teknelerini mi, denizlere bırakılan çöpleri, arıtılmamış atık sularını mı?..
Birçok insan, haklı olarak, bu soruyu soracaktır. Denizlerimizi, içinde yaşayan canlıları korumak, bu zenginlikleri gelecek nesillere ulaştırabilmek için bizim birey olarak atabileceğimiz en basit adım sorumlu, bilinçli tüketiciliktir. Unutmayalım ki balıkçılık ticari bir meslektir ve talep üzerinden çalışır. Eğer biz mevsimine, boyuna, avlandığı yere bakarak balığımızı seçersek çocuklarımız, torunlarımız, lüferin, palamudun ne olduğunu bilerek büyüyecektir.
Ülkemizde sevilen, sıklıkla balıkçı tezgahlarında, sofralarımızda bulunan bazı balıklardan bahsedelim.
Palamut ve torik: Sonbahar aylarının leziz palamudu kış aylarında büyüyüp torik adını alır. İmün sistem güçlendirici Omega-3 yağları açısından çok zengin olan palamudun ilkbahar ve yaz aylarında avcılığı yasaktır. Her ne kadar ızgara palamut kadar lezzetli balık az bulunsa da 25 santimetrenin altındaki palamutlardan uzak duralım.
Lüfer: Ne şekilde pişirilirse pişirilsin güzel olan lüferin sonbahar aylarında ayrı bir lezzeti vardır ama 18 santimetreden küçük olan balıkları almayalım.
Dil balığı: Izgarası, tavası, şişi ayrı lezzetli olan bu beyaz etli balık sonbahar aylarında ayrı bir güzeldir. Üreme dönemi olan ocakşubat aylarında tüketmekten kaçınıp, 20 santimetreden küçük bireylerden uzak duralım yeter.
Hamsi ve sardalya: Kış aylarının vazgeçilmezi hamsisi, 9 santimetreden küçükse tüketilmemelidir. Ülkemizde hamsi tava kadar meşhur balık yemeği azdır. Sardalya en az 11 santimetre olması gereken, yaz ve sonbahar aylarının lezzetli balıklarındandır. Sardalya buğulama
lezzetinden herkesin diline düşmüştür.
Kalkan balığı: Tavası da ızgarası da güzel kalkan balığının 15 Nisan-15 Haziran arası avlanması yasaktır. Bu beyaz etli, lezzetli balığı 45 santimetreden küçük tüketmeyelim.
Mezgit: İlkbahar aylarının vazgeçilmezi mezgit, 13 santimetreden küçük olmamalıdır.
Çipura: 20 santimetreden büyük deniz çipuralarını yaz aylarında ister ızgara, ister tava olarak afiyetle tüketebilirsiniz.
Kılıç balığı: Yine yaz aylarında lezzetli kılıç balığının ekim ve kasımda, 15
Şubat-15 Mart arasında avlanması yasaktır, bu zamanlarda tezgahlarda ve sofralarda olmaması gereken bir balıktır. 125 santimetreden küçük olmamalıdır.
Orfoz, mersin balıkları ve deniz alasının avcılığı her şekilde yasaktır. Bu balıkları tüketmeyerek onlara bir şans verelim, gelecek nesillere miras bırakalım.
Ülkemizde avcılığı yasak olan balıkları, ticari avcılığı yapılan balıkları, avlanma dönemlerini ve asgari boylarını 5/1 Numaralı Ticari Amaçlı Su Ürünleri Avcılığının Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ’de bulabilirsiniz.
Balıklar, denizel ekosistemin, hayatlarımızın vazgeçilmez bir parçasıdır. Akdeniz’deki, Ege’deki, Marmara ve Karadeniz’deki canlı türlerini korumak, sadece bizim değil, hem gelecek nesillerin hem de bir bütünün parçası olan denizlerin, okyanusların geleceği için önemlidir. Balıklarımızı, denizdeki yaşamı koruyalım. Denizlerimizi, okyanuslarımızı koruyalım. Dünyamızı, geleceğimizi koruyalım.