Kupalardan ilginç olaylar
İlk Dünya Kupası iki ayrı topla oynandı
1930’da final maçı Uruguay ile Arjantin arasında oynanmıştı. Bu finalden akılda kalan, maçın iki yarısının ayrı toplarla oynanmasıydı. O dönemde futbol topu konusunda bir standart yoktu ve her topun farklı karakteristikleri vardı. Bu sebeple her takıma da bir top seçme hakkı tanınıyordu. Arjantin’in topu ilk yarıda, Uruguay’ın topu ise ikinci yarıda kullanıldı. Nitekim 4-2 biten maçta Arjantin tüm gollerini ilk yarıda atarken, Uruguay da 4 golünden 3’ünü kendi topuyla oynanan ikinci yarıda atmıştı. Bu toplar halen saklanmaktadır.
İlk kupanın tasarımında Nike’tan esinlenildi
Kupa, Yunan mitolojisinde zafer tanrıçası olarak bilinen Nike’tan esinlenmişti. Altın kaplanmış gümüşten imal edilen kupa, kanatlarla desteklenmiş bir Nike figürünü simgeliyordu. Ünlü spor giyim markası Nike’ın logosu da bu mitolojik karakterden esinlenmiştir.
Dünya Kupası ayakkabı kutusunda saklandı
İtalya, 1934 ve 1938’de Dünya Kupası’nı kazanınca unvanını korumuştu. Sonra araya 2. Dünya Savaşı girdi kupa İtalya’da kalmaya devam etti. İtalya, tam 16 yıl kupayı saklayarak bu alanda bir rekora imza atmıştı. O dönemde anlatılan en ilginç hikayelerden biri ise kupanın hangi şartlarda saklandığıydı. FIFA’da başkan yardımcısı olan İtalyan Dr. Ottorino Barassi, savaş süresince kupayı yatağının altındaki bir ayakkabı kutusunda sakladığını söylemişti. Böylece kupa, birçok yağmalama olayının yaşandığı savaş döneminde hırsızların eline düşmedi. Fakat kupa 1980’lerde çalındı. Brezilya’da Uruguay yenilgisi sonrası futbolcular ve radyocular emekli oldu 1950 Dünya Kupası finalindeki mağlubiyet öylesine beklenmedik bir şeydi ki FIFA bile hazırlıksız yakalandı. FIFA başkanı Portekizce bir konuşma hazırlamıştı. Üzerinde Brezilyalı futbolcuların isimlerinin yazdığı madalyalar hazırlanmıştı ve “Şampiyon Brezilya” şeklinde bir şarkı bestelenmişti. Şarkı hiç çalınmadı, madalyalar hiç takılmadı ve maç sonrası törensiz şekilde kupa Uruguay’a verildi. Final sonrası gazeteler mağlubiyeti reddetti ve sanki final maçı hiç oynanmamış gibi davrandı. Bazı spor radyocuları görevi bıraktığını açıkladı. Finalde forma giyen Brezilyalı oyunculardan bazıları futbolu, bazıları milli takımı bıraktı. Bu travmanın ardından Brezilya’nın forma tasarımı da değiştirildi. O yıllarda beyaz renkli ve mavi yakalı forma giyen Brezilya, Uruguay’a yenildikten sonra bugün bildiğimiz sarı renkli, yeşil yakalı forma tasarımına geçiş yaptı.
ABD’nin topa vurmayı bilmeyen kalecisi
1950 yılında ABD’nin kalecisi Frank Borghi, İngiltere’yi sürpriz şekilde mağlup ettikleri maçta hiç kaleci vuruşu kullanmamıştı. Bunun sebebi kendisinin topa vurmayı bilmemesiydi. Çünkü kendisi aslında bir beyzbol oyuncusuydu ve geçimini sağlamak için yarı zamanla olarak cenaze arabası sürücülüğü yapıyordu. Bu maçın skoruyla ilgili bilgi ABD’ye ulaştığında gazete editörleri haberi gazeteye yazmadı. Çünkü skorun bir aldatmaca olduğunu düşünmüşlerdi. ABD’nin İngiltere’yi yeneceğine inanmayan editörler bunun bir şaka olduğunu sanıyordu.
Türkiye ilk kez 1954’te ortaya çıktı
1954’te İsviçre’de düzenlenen Dünya Kupası’na Türk Milli Takımı tarihinde ilk kez katılma başarısı gösterdi. Dünya Kupası’na katılma yolunda İspanya ile eşleşen Türkiye, ilk maçı 4-1 kaybederken, rövanşı ise 1-0 kazandı. Gol averajının geçerli olmadığı o dönemde üçüncü maç tarafsız bir saha olan Roma’da oynandı. Bu karşılaşma da 2-2 berabere sonuçlanınca, tribünden çağrılan Franco isminde bir çocuğun çektiği kura sonucunda A Milli Takım, kupaya katılma hakkı kazandı. Milli takım, 1954 Dünya Kupası’nda Batı Almanya, Macaristan ve Güney Kore’nin yer aldığı grupta mücadele etti. İlk maçında Batı Almanya’ya 4-1 mağlup olan milliler, ikinci maçında ise Güney Kore’yi 7-0 gibi farklı bir sonuçla mağlup etti. Bu sonuç, dünya kupaları tarihinin en farklı galibiyetleri arasında yer aldı. Grupta Macaristan ile maç yapmayan milliler, aynı puana sahip oldukları için Batı Almanya ile bir kez daha karşı karşıya geldi. Türkiye, bu maçı 7-2 kaybedip, şampiyonadan elendi.
Çivili kramponlar ve Bern Mucizesi
1954 finali, Macarlar ile Batı Almanya’yı karşı karşıya getirdi. Macarlar 32 maçtır yenilmiyordu ve kadroda Ferenc Puskas da vardı. Herkes Macarların rahat bir galibiyet almasını bekliyordu. Nitekim 2-0 öne geçmeyi de başardılar. Fakat maç esnasında yağmur yağmaya başladı. Almanların kaptanı Fritz Walter’in ayağında daha sonra Adidas’ı kuracak olan Adolf Dassler’in geliştirdiği değiştirilebilir çivili krampon vardı. Walter önderliğinde Alman takımı ilk yarı bitmeden skoru 2-2 yaptı ve son dakikalarda 2-3 öne geçerek maçı kazandı.
1970’te ilk oyuncu değişikliği
1970 Dünya Kupası, hakemlerin ilk kez sarı ve kırmızı kart gösterebildiği ve takımların ilk kez oyuncu değişikliği yapabildiği turnuva olarak tarihe geçti. Meksika’da düzenlenen turnuva, bu sayede sakatlıkların daha az olduğu bir turnuva oldu. Ayrıca bu turnuva ilk kez renkli olarak yayınlanan Dünya Kupası olarak da tarihe geçmiştir.
Türkiye’nin ilk başarısı
Türkiye, 2002’de ilk kez sahneye çıktı. Tarihinde ilk kez finallere katılma başarısı gösteren A Milli Takım, üçüncülüğe ulaşarak büyük bir başarı elde etti. Türkiye’yi finale giden yoldan eden Brezilya ve Ronaldo olmuştu. İki kez Brezilya ile karşılaşan Türkiye, iki maçı da kaybetti. Çeyrek finalde İlhan Mansız’ın altın golü hafızalara kazınacaktı. Üçüncülük maçında ise Güney Kore ve Türkiye arasında güzel görüntüler vardı. Bu maçta Hakan Şükür’ün 11. Saniyede attığı gol halen Dünya Kupası tarihinin en hızlı golü olarak kayıtlarda yer almaktadır.
Zidane’ın Kafası
2002’de hayal kırıklığı yaratan son şampiyon Fransa, 2006’ya da çok kötü durumda geldi. Kimse Fransa’nın gruptan çıkmasına bile ihtimal vermiyordu. Fakat Fransızlar Zidane önderliğinde kısır maçlardan galibiyetler çıkartarak finale kadar gelmeyi başardı. Finalde rakip İtalyan’lardı. Normal süre 1-1 bitti. Uzatmalarda da gol olmayınca maç penaltılara gidiyordu. Fakat maçın son anlarında Zidane, Materazzi’ye kafa atarak kırmızı kart gördü. En etkili kozunu kaybeden Fransa, kupayı penaltılar sonucu İtalyanlara bırakmak zorunda kaldı.