2050’de Sabah Kahvaltınız Nasıl Olacak?
Peynir mi, sütle karıştırılmış mısır gevreği? Bunları unutun; kahvaltı rutininiz ve genel olarak beslenme düzeninizdeki değişime inanamayacaksınız…
Dünya her ne kadar kaynakları hızla tükense de giderek artan insan nüfusu ile boğuşuyor. Okyanuslar ve nehirler kirleniyor, ormanlar yok oluyor ve hava kirleniyor.
Bugün okyanus canlılarının yarısında fazlası midesinde plastik ile yaşıyor. Bu oran deniz kuşları için yüzde 90’a ulaşmış durumda. Köpekbalıkları ve balinalar aşırı avlanmadan dolayı tükeniyor, vahşi yaşam alanları daralan orman canlıları da yok olma tehlikesiyle mücadele ediyor. Nihayetinde balık çiftlikleri ve hormonlu besinler ile ‘büyütülen’ küçük ve büyükbaş hayvan çiftlikleri insanlığın ana et ihtiyacını taşıyor.
Genetiği değiştirilmiş gıdalar üzerinde tartışmalar sürerken mevcut üretim özellikle dünyanın yoksul bölgelerindeki nüfusu beslemeye yetmiyor. Kısaca, tarım alanlarının daraldığı ve çevre kirliliğinin doğal besin kaynaklarını tehdit ettiği günümüzde acilen yeni yöntemlere ihtiyaç var.
2050’de dünya nüfusunun 9 milyara ulaşması, hatta aşması bekleniyor. Peki bu kadar insan nasıl beslenecek? Kahvaltı nasıl olacak, akşam ne yiyeceğiz? Bir ineğin 1 kilo et vermesi için 10 kilo besin alması gerektiği bir düzende, geleceğin gıda ihtiyacı günümüzün altyapısıyla devam edebilir mi? Bu oldukça zor.
Emin olunan bir husus varsa, o da beslenme alışkanlıklarımızı ve geleneksel gıdalarımızı değiştirmemiz gerekeceği. Bu yüzden aşağıdaki listeye bakarak sonraki 30-35 yıl için hazırlık yapmakta fayda var.
Serpme kahvaltınızda bazı ‘ilginç’ değişiklikler
Böcekler deniz ve kara canlılarına kıyasla tükenmeyecek kadar bol ve bir o kadar da protein içeriyorlar. Sucuk, salam elde etmek için harcanan kilolarca yemin yanı sıra, küçük ve büyükbaş hayvanlar benzinli araçlar kadar hava kirliliği sebebi. Giderek az bulunacak ve pahalı olacak et yerine, protein çılgını böcekleri kızartıp yemenin ne zararı olabilir?
Besin değerlerine kısaca bir göz atalım: 100 gram ağırlığındaki ‘ham’ bir çekirge 14 ile 28 gr protein sunuyor. Kısaca, tek bir çekirge ile kadınlar günlük protein ihtiyaçlarının %30 ile 60’ı, erkekler de %25 ile 50’sini karşılayabiliyor. National Geographic verilerine göre, ağzınıza atacağınız 100 gram kırmızı karınca 14 gr protein ve 6 miligram demir veriyor. Erkeklerin günlük demir ihtiyacı 8 miligram, kadınların da 18 miligram olarak düşünürsek 150 gram karınca yeterli gibi. İşin iyi tarafı, seçebileceğiniz birçok böcek türü var. Tırtıllar, su böcekleri, kurtlar ve
termitler sadece protein ve demir değil, kalsiyum, doğmamış ya ve potasyum gibi değerli besinler sunuyor.
Gerçeğinden farksız yapay et
Laboratuvar ortamında hazırlanan etler, tamamen bitkilerin işlenmesi ile üretiliyor. Mantık, bitkilerin hayvanların sindirim sisteminde geçirdiği süreci yapay olarak gerçekleştirmek. Henüz fazlasıyla pahalı olan bu işlemler gelecekte dünyanın ömrünü uzatmak adına da fazlasıyla etkili olabilir.
Hayvancılık bugün ABD’deki su kaynaklarının yarısını tüketiyor. Küresel alanda çiftlik hayvanları için kullanılan alan Dünya’daki toprağın 30’una denk geliyor. Herkesin karşılayabileceği bir ürün olması yıllar gerektirecek olsa da, yapay et sera gazlarının ciddi ölçüde azalmasını sağlayacağı gibi artan nüfusun sağlıklı gıda ihtiyacını da karşılayacak. Kızarmış böceklerden daha lezzetli olacağı da kesin.
Deniz yosunları
Deniz sebzeleri aslına bakarsanız son derece besleyici ve tuzlu. Dahası artan insan nüfusunu beslemek için kullanılabilecek neredeyse tükenmez bir diğer besin kaynağı. İnsanlık aslında 2010’dan itibaren deniz sebzelerine olan ilgisini artırdı.
2012’de üretilen deniz yosunu miktarı 24,9 milyon metrik ton olarak gerçekleşirken, bu miktarın 23,8 milyon metrik tonu Çin ve Endonezya’nın başını çektiği Asya ülkelerinden geldi. Buradan yola çıkarak böcek ve deniz yosunlu menülerin artacağını beklemek yanlış olmaz.
Synthehol
Fazlasıyla fütüristik bir gıda olacak synthehol, Uzay Yolu’nda tüketilen sentetik hidrokarbon olarak karşımıza çıkmıştı. İnsanlığın 9.000 yıldır içecek bir şeyler ürettiğini ele alırsak, 2050’de bu marifetimizi yeni şekillerde kullanmamak için herhangi bir sebep yok. Hatta, bilim insanı David Nutt, benzodiazepine benzeri bir madde geliştirmeye çalışıyor. Amacı, suya alternatif olarak tüketebileceğimiz ve bizi sarhoş etmeyecek yeni bir içecek üretmek.
Devamı sonraki sayıda…