Devlet politikasının stratejik alanlara kayması katma değeri artıracak
Türkiye'nin son 10 yılda başta havacılık olmak üzere savunma ve uzay sanayii gibi stratejik alanlara devlet politikası gereği ağırlık vermesi, kompozit sektöründe de işlem hacminin artması anlamına geliyor. Devletin savunma ve havacılık alanlarında kümelenme çalışmalarına gitmesi, uzay sanayii alanında birçok kurumla yapılan işbirlikleri ve yenilenebilir enerjideki ivmelenme ile sektörün orta vadede istikrarlı büyümesi bekleniyor. Sektördeki potansiyeli ortaya koyan başka bir gelişme de Marmara Bölgesi ve civarında hayata geçirilen projeler. Bu projelerle 1.4 milyar euro'luk pazar büyüklüğünün 3 milyar euro'nun üstüne çıkacağı tahmin ediliyor. Bursa'da kurulan İleri Kompozit Malzemeler Araştırma ve Mükemmeliyet Merkezi ve Balıkesir'de kurulmak istenen Kompozit OSB sektör oyuncularının da devlet politikasıyla doğru orantılı bir bakış açısına sahip olduğunu gösteriyor. Geleceğin malzemesi olarak tanımlanan kompozit, sahip olduğu yüksek mukavemet, hafiflik, tasarım esnekliği, boyutsal stabilite, yüksek dielektrik direnimi, korozyon dayanımı ve düşük araç/gereç maliyeti gibi avanajlarla kullanımı alanını her geçen gün artırıyor. Gerek global ölçekte, gerekse Türkiye'de büyümesini aralıksız sürdüren kompozit sanayiinin, önümüzdeki dönemde de büyüyüp gelişmesi bekleniyor. Kompozit Sanayicileri Derneği'nden alınan veriler göre, Türkiye kompozit sektöründe orta ve büyük ölçekli 180, kısmen kompozit işi yapan 700 ila 800 şirket faaliyet gösteriyor. Yaklaşık 8 bin kişinin istihdam edildiği Türkiye kompozit sektörü, katma değeri yüksek ürünler üreten bir sektör konumunda bulunuyor. Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de ikame malzemelerden pay alarak büyüyen kompozit sanayii, bu gün itibarıyla Türkiye'de 1.4 milyar euro pazar büyüklüğü ile 265 bin tonluk bir hacme ulaşmış durumda. Ekonomik duruma bağlı olarak 2016 yılını yüzde 6 oranında büyümeyle geride bırakacağı öngörülen Türkiye kompozit melzemeleri sektörünün 2017 yılında yüzde 5 büyümesi bekleniyor.
Türkiye'nin önünde önemli fırsatlar var
Dünyada bir 'gelişmişlik kriteri' olarak kabul edilen kişi başına düşen kompozit tüketim miktarlarına bakıldığında ise Türkiye'nin önünde önemli fırsatlar var. Dünyada 4-10 kilogram arasında bir dağılım izleyen kişi başı tüketim, Türkiye'de 3.4 kilogram seviyesinde bulunuyor. Ayrıca dünyada 7.6 euro/kg olan ortalama fiyat seviyesi de Türkiye'de 5.3 euro/ kg düzeyinde yer alıyor. Gerek kişi başı tüketim, gerekse Türkiye'deki ortalama fiyat sektör temsilcileri tarafından gelecek dönem için bir avantaj olarak yorumlanıyor.
Türkiye'nin söz konusu avantajları iyi şekilde değerlendirmesi adına yerli üreticilerin makineli ve ileri teknoloji gerektiren ürün imalatına yönelimesi gerektiğine dikkat çeken sektör temsilciler, aynı zaman da firmaların Ar-Ge'ye yönelik yatırımlarını da artırmaları önerisinde bulunuyor. Sağlanmış olan kalite seviyesinin taviz verilmeden korunması gerektiğinin altını da çizen sektör temsilcilerine göre, aksi durumda son yıllarda yoğun rekabetin yaşandığı kompozit sektöründe firmaların maliyetlerde avantaj sağlamak adına verecekleri tavizler ve yapacakları hatalar, sadece hatayı yapan firmayı değil tüm sektörü olumsuz etkilyecek.
Sektörün doğrudan ihracatı 250 milyon euro
Yıllık 250 milyon euro'luk bir ithalatı bulunan sektör, ihtiyaç duyduğu kimyasal hammaddeleri ithal ederken, gerek Türkiye'de üretilen takviye malzemeleri ve reçineler ile teknik tekstillerin ve bitmiş ürünlerin ihracatıyla dış ticarette bir dengeye kavuştu ve bugün dünya çapında iş yapan firmalarıyla da uluslararası alanda adından söz edilen bir konuma ulaştı. Kompozit Sanayicileri Derneği'nin verilerine göre, Türkiye kompozit üreticileri doğrudan ve dolayı olarak ihracat yapıyor. Ürettiği hammaddeleri, sanayi ara mallarını ve son ürünleri aldıkları ihaleler ve projeler çerçevesinde doğrudan ihraç eden firmalar, aynı zamanda ihraç edilen her otomobil, otobüs, tekne, küvet gibi ürünlerin içinde dolaylı olarak da ihracat yapıyor. Doğrudan ihracatları 250 milyon euro'yu bulan firmalar, esas olarak Avrupa ülkelerine, Rusya'ya, Türk cumhuriyetlerine, Ortadoğu ve Kuzey Afrika'ya ihracat yapıyor. Bazı firmalar, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere Uzak Doğu da dahil olmak üzere dünyanın her tarafına ihracat yaparken, yerli üreticiler ihracat yapılan ülke sayısını artırmak ve yeni pazarlar kazanmak amacıyla da çalışmalarına hız verdi. 2017 yılında bölgede ve Ortadoğu'da istikrarın oluşması ve Avrupa'da ekonominin canlanması söz konusu olduğu takdirde üreticilerin ihracat performansının da artacağı noktasında hemfikir olan sektör temsilcilerine göre, sektör üyelerinin yeni projeler ve ihracat pazarlarını çeşitlendirme konusunda yapmakta oldukları çalışmaların da pozitif geri dönüşleri neticesinde 2017 yılı ihracat performansları artacak.
Kompozit endüstrisi Asya ile diğer ülkelere kayacak
Global ekonomik büyümenin üzerinde büyüyen kompozit sektörünün ilerleyen yıllarda da söz konusu durumunu sürmesi bekleniyor. Kompozit Sanayicileri Derneği'nden alınan verilere göre, sektörünün beş yılda hacimsel olarak yüzde 4 artışla 10 milyon tonluk bir hacme ulaşması bekleniyor. Bu gelişme yıllık olarak Kuzey Amerika'da yüzde 2, Avrupa'da yüzde 4, Asya'da yüzde 7, geri kalan ükelerde ise yüzde 6 oranında olacağı tahmin ediliyor. Söz konusu gelişmelerdeki farklılık ise kompozit endüstrisinin Kuzey Amerika ve Avrupa'dan Asya'ya ve diğer ülkelere doğru kaymasına neden olacak. Böylece Kuzey Amerika ve Avrupa'nın yüzde 56 olan pazar payı yüzde 50'ye gerileyecek, Asya'nın pazar payı ise yüzde 37'den yüzde 43'e çıkacak. Önümüzdeki beş yıl içinde sektörün global ölçekte değer bakından yıllık yüzde 5 oranında büyüyerek 80 milyar euro'luk bir pazara ulaşacağı da tahmin ediliyor. Değersel büyümenin Kuzey Amerika ve Avrupa’da yüzde 4, Asya ve dünyanın geri kalan bölgelerinde ise yüzde 7 olması bekleniyor.