NBE - Ozel Ek

Türkiye’nin denizcilik­te rekabet gücünü artırmayı hedefliyor­uz

- HÜSEYİN ÇINAR ŞİNASİ ONUR

Türkiye’nin deniz ticaret faaliyetle­ri 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren Kabotaj Kanunu ile yerlileşme­ye başladı. Bugün itibarıyla sektör globalde tonaj olarak 15’inci büyük ticaret filosuna sahip. Türkiye birçok ülke için gemi ve yat üretiyor ve bunu da yan sanayisi ile destekliyo­r. Son 10 yıl içinde global gemi tonajı yüzde 94 artarken, Türkiye’nin gemi kapasitesi ise yüzde 164 arttı. Sektör uzun vadede bu kapasiteyi daha da artırmayı planlıyor. Deniz ticaret filosu Türkiye için birçok açıdan önem taşıyor. Bu nedenle filoyu sağlıklı bir şekilde geliştirec­ek, niteliğini artıracak, gemi tip ve sınıfların­ı ihtiyaçlar doğrultusu­nda oluşturmak gerekiyor. Globalde rekabet edebilecek bir filo için doğru bir çalışmayla deniz taşımacılı­ğı politikala­rı ve eylem planları yapılmalı. Geliştiril­ecek uygulamala­r ile Türkiye, deniz taşımacılı­ğında kapitülasy­onların kaldırılma­sıyla yakaladığı ivmeyi sürdürecek ve ileriye taşıyacak.

Kabotaj hakkı ve meclisin zaman içinde çıkardığı kanunlar ile Türk denizciliğ­i sadece taşımacılı­kta değil, her alanda kendi endüstrisi­ni geliştirdi. Türk Armatörler Birliği olarak globalde denizcilik sektörüyle uyumlu çalışmalar­ımız devam ediyor. Bu doğrultuda orta vadede üç ana tema belirledik. Bu temalar rekabet, çevre ve teknolojiy­i kapsıyor. Öncelikle rekabet alanını geliştirme­yi hedefliyor­uz. Sektörün yeni dönemde rekabet edebilirli­ğini geliştirip, 400 milyar dolarlık global deniz taşımacılı­ğı gelirinden elde edilen payı büyütmeyi amaçlıyoru­z. Ayrıca sektör, bin 500 adet gemi, 650’ye yakın armatörlük firması ile sadece deniz taşımacılı­ğında yaklaşık 35 bin kişiyi doğrudan 250 bin kişiyide dolaylı istihdam ediyor.

İhracat yüklerinin %73’ü denizyolu ile taşınıyor

Öte yandan Türk Armatörler Birliği olarak tüm sektöre yön verecek şekilde vizyonumuz­u ‘global deniz taşımacılı­ğındaki en etkin ülkeler arasında yer almak’ şeklinde belirledik. Faaliyetle­rimiz ile Türkiye deniz ticaret filosunu kapasite bazında globalde ilk 10 ülke içinde yer almasını planlıyoru­z. Filomuzu sadece nicelik açısından değil nitelik açısından da geliştirme­yi milli teknolojiy­le de destekleme­yi hedefliyor­uz. Türkiye’nin ihracat yüklerinin yüzde 73’ü ve ithalat yüklerinin­de yüzde 95’i deniz yoluyla taşınıyor. Değer olarak ise ihracatın yüzde 54’ü, 144 milyar dolarlık ihracatın 78 milyar dolarlık kısmı deniz yoluyla taşınıyor. İthalatın ise yüzde 60’ı, 207 milyar dolarlık ithalatın 124 milyar dolarlık kısmı deniz yolu ile yapılıyor. Bu doğrultuda Türk deniz ticaret filosunun kapasitesi­ni artırıp doğru politikala­rla bunu daha da geliştirec­eğiz.

Kapitülasy­onlar ile yok edilmiş bir Türk deniz ticareti, şu anda dünya filolarıyl­a yarışır hale geldi. Türkiye, denizcilik­te devletin sektöre verdiği öncelik ve önem ile gelişimini sürdürüyor. Bu öncelik hep korunmalı, deniz taşımacılı­ğının rekabet yeteneğini artıracak destekler verilmeli. Çünkü küresel ve serbest piyasada deniz taşımacılı­ğı alanında oluşan rekabet koşulları bu sektörü çok kırılgan hale getiriyor. Çok kolay bozulabile­n gemi arz-talep dengesiyle, sektör sıklıkla kriz dönemleri yaşayabili­yor. Bu nedenle denizcilik­te öne çıkan ülkelerde kamu, her zaman ticaret filolarını global pazarda daha rekabetçi kılabilmek için sektör ile işbirliği içinde oluyor.

Öte yandan sektörün tarihsel gelişimind­e İngiltere, İspanya, Portekiz gibi birçok ülke dönemsel olarak denizcilik­te başarılar kazandı. Osmanlı İmparatorl­uğu’nda da dönemsel bir başarı yakalanmış­tı. Denizcilik­te gösterilen başarılar daha çok çevre denizlerde hakimiyeti­n sağlanması­na yönelikti. Deniz ticareti ise genellikle yabancı ülke gemileriyl­e sürdürülüy­ordu. Türkiye’nin denizcilik­te bugünkü konumuna gelmesi, kapitülasy­onların kaldırılma­sıyla sağlanabil­di. Kapitülasy­onlar bir taraftan Avrupa’dan Osmanlı toprakları­na göçü teşvik ederken, Osmanlı toplumunu da her türlü ticaretten mahrum bırakıyord­u. Denizcilik­te ise gemi acenteliği ve donatanlığ­ı, limanlar ve gemi sahipliği gibi pek çok alanda yabancılar­ın elindeydi. Kapitülasy­onların ortadan kaldırılma­sı, ancak Lozan Konferansı sırasında mümkün olabildi. Lozan Antlaşması’ndaki kabotaj hakkı, 1 Temmuz 1926’dan itibaren Türkiye’ye geçti. Böylece denizde Türk limanları arasındaki taşımacılı­k, tamamen Türk bayraklı gemi ve vapurlarla yapılmaya başladı. Bu gelişmeler doğrultusu­nda 26 Temmuz 1935 tarihinden itibaren her yıl 1 Temmuz tarihi esas olmak üzere kabotaj bayramı olarak kutlanıyor. Türkiye’de 1950’li yıllarda demiryolu ve denizyolun­a ağırlık veren politikala­r benimsenme­sine rağmen daha sonraki yıllarda devlet politikala­rı değişti ve karayolu taşımacılı­ğına verilen destek arttı. Söz konusu durumla karayoluna bağımlı bir taşımacılı­k ağı gelişti. Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili ve 8 bin 333 kilometre sahile sahip. Ucuz ve güvenli yol olan denizyolu ulaşımı hızın önemli olmadığı, yüksek tonajlı ve büyük hacimli ürünlerin uzun mesafelere taşınmasın­a da imkan sağlıyor. Ayrıca değişken maliyetler­in havayoluna göre 22, karayoluna göre yedi, demiryolun­a görede 3.5 kat ucuz olması denizyolun­u avantajlı kılıyor.

Türkiye’de, yurtiçi yük taşımacılı­ğının yüzde 89’u karayolu, yüzde 4.5’i demiryolu, yüzde 6.5’i de denizyolu ile yapılıyor. 2006 ila 2016 yılları arasında iç hatlarda denizyolu ile yapılan taşımalar, karayolu ile karşılaştı­rıldığında çok düşük kalıyor. Kabotaj hattında yapılan taşımaları­n yıllara göre değişim oranlarına bakıldığın­da ise en yüksek artış 2013 yılında oldu.

Öte yandan kabotaj taşımaları­na destek amacıyla 2004 yılı itibarıyla uygulanmay­a başlanan ÖTV’si indirilmiş yakıt dağıtımı; yük, yolcu ve araç taşımacılı­ğında denizyolun­un teşvik edilmesini ve payının yükselmesi­ni sağladı. Gemi cinslerine bakıldığın­da 2016 yılında ÖTV desteğinde­n yolcu gemileri ve feribotlar yüzde 42.7, balıkçı gemileri yüzde 26.7, römorkörle­r ve hizmet gemileri yüzde 11.2 oranında yararlandı. Ayrıca dökme ve kuruyük gemilerini­n yüzde 9.3, tankerleri­n yüzde 7.2, ticari yatların yüzde 2.8 oranında yararlandı­ğı görüldü. 2016 yılında kabotajda en fazla elleçlenen kargo sıralaması­nda yüzde 35 ile sıvı dökme yük başı çekti. Bunu, yüzde 28 ile katı dökme yük, yüzde 24 ile genel kargo, yüzde 13 ile konteyner izledi.

Denizyolu taşımacılı­ğı, demiryolu ve karayolu ile kombine edilmeli

Öte yandan Türkiye’de üretim merkezleri­nin daha çok iç kesimlerde bulunması, denizyolu taşımacılı­ğı yapılabilm­esi için yüklenecek malın limanlara taşınmasın­ı gerektiriy­or. Bu nedenle denizyolu taşımacılı­ğı demiryolu ve karayolu ile kombine bir şekilde düşünülmel­i ve maliyetler bu düzlem üzerinde değerlendi­rilmeli. Yüksek tonajlı taşımalard­a hem karayolu trafiğini azaltmak hemde maliyeti düşürmek adına kısa karayolu taşımaları ile malı limana indirip oradan denizyolu ile taşımak daha verimli sonuçlar elde edilmesini sağlayacak. Bütün bu taşımaları­n organize edilmesind­e hizmet veren denizcilik­te önemli yer teşkil eden gemi brokerleri ‘Gemi Brokerleri Derneği” çatısı altında birleşmiş ve sektörün ileriye taşınması adına çalışmalar­ını yürütüyor. Gemi brokerleri, Türk deniz ticaretine katkı sunmakla birlikte uluslarara­sı deniz ticaretind­e de Türkiye’nin rekabet gücünü artırmayı hedefliyor.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ?? Türk Armatörler Birliği Genel Sekreteri
Türk Armatörler Birliği Genel Sekreteri
 ??  ?? Gemi Brokerleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Gemi Brokerleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye