Ofiste de yeni başlangıç: Yeşil Ofis
COVID-19 salgını bize artık hayatlarımızı eskiden olduğu gibi sürdüremeyeceğimizi net olarak gösterdi. Sağlığımızı tehdit eden salgın sonrasında verilecek kararlar, bundan sonra ‘nasıl bir dünyada yaşayacağımızı’ belirleyecek. İklim değişikliği, doğal alan kayıpları, türlerin yok olması gibi krizler daha da derinleşmeden ‘Doğa ve İnsan İçin Yeni bir Başlangıç’ yapmamız gerekiyor.
Dünyayı sarsan COVID-19 salgını başta sağlığımız olmak üzere sosyo-ekonomik yaşamımızı, toplumsal ilişkilerimizi derinden etkiledi. Salgınla bugüne kadar alışkın olduğumuz günlük yaşam pratiklerimiz, iletişim şekillerimiz, önceliklerimiz değişti. Hepimiz farkettik ki dünya sağlıklı ise bizler sağlıklıyız. WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) olarak dünyada 100’den fazla ülkede Türkiye’de ise, 45 yıldır ülkemizin havasını, suyunu, toprağını ve yaban hayatını korumak için çalışmalar yapıyoruz.
COVID-19 salgını bize artık hayatlarımızı eskiden olduğu gibi sürdüremeyeceğimizi net olarak gösterdi. Sağlığımızı tehdit eden, ekonomik ve sosyal etkileri devam eden salgın sonrasında verilecek kararlar, bundan sonra ‘nasıl bir dünyada yaşayacağımızı’ belirleyecek. İklim değişikliği, doğal alan kayıpları, türlerin yok olması gibi krizler daha da derinleşmeden, geri dönemeyeceğimiz aşamayı geçmeden ‘Doğa ve İnsan İçin Yeni bir Başlangıç’ yapmamız gerekiyor.
KURUMLARIN IŞ YAPIŞ BIÇIMLER YEŞIL ODAKLI DEĞIŞIYOR
Ekonomik desteklerin doğa üzerinde zararlı etkileri olan yatırımlardan sürdürülebilir üretim ve yeşil ekonomiye kaydırılması; enerji verimliliği, yenilenebilir enerji, elektrikli ulaşım gibi sürdürülebilir yatırımların önceliklendirilmesi yani yeşil iyileşmeye yönelmemiz çok önemli. Birçok şirket şimdiden stratejilerini sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik ilkeleriyle uyumlu hale getirmeye başladı. Kurumların eski iş yapış biçimlerini değiştirip, doğaya bütüncül etkisini gözeten bir bakış açısına geçmesi kritik önem taşıyor. Biz de WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı olarak, Yeşil Diploma Programları (Yeşil Ofis ve Yeşil Nesil Okul) ile kurumları doğa dostu tercihler yapmaya teşvik ederek ofislerin ve okulların ekolojik ayak izlerini azaltmayı hedefliyoruz. Böylelikle enerji tüketiminden su tüketimine, atık yönetiminden satın alma süreçlerine kadar çok önemli başlıklarda yol haritası çizilmesine katkı sağlıyoruz.
Yeşil Ofis programı, ofis uygulamalarıyla ekolojik ayak izi azaltmanın yanında, kurum çalışanlarının da farkındalığını artırarak çarpan etkisi yaratıyor. Bu aksiyonları evlerine de taşıyan bireyler ile pozitif etki daha da artıyor.
TÜRKIYE’DE 100 OFISIVE 15 BININ ÜZERINDE ÇALIŞANI KAPSIYOR
2011 yılından bu yana yürütülen program, Türkiye genelinde 100 ofisi ve 15 binin üzerinde çalışanı kapsıyor. Yıl boyunca uluslararası özel günlerde yeşil ofis üyelerimiz ile bir araya gelerek gezegenimiz için atabileceğimiz adımları, karbon ayak izimizi azaltmanın yollarını değerlendiriyoruz. Kazak Giyme Günü, Dünya Saati, Dünya Çevre Günü gibi günlerin yanı sıra her yıl Mayıs ayında Yeşil Ofis Üyeler Buluşması düzenleyerek deneyimlerimizi paylaşıyoruz. Kurumların bu konudaki yenilikçi, iyi uygulamalarına birkaç örnek vermek isterim. Kazak Giyme Günü’nde klima ısısını düşürerek 380 kWh (4 kişilik bir ailenin 53 günlük enerji kullanımı) enerji tasarrufu sağlandı. Ayrıca müşterilere gönderilen dosyaları iptal edilmesi ile bir yılda 450 bin TL tasarruf sağlandı. Tüm işe alım mülakat süreçlerini, oryantasyon paketlerini ve çalışma düzenindeki kişisel kartvizitleri dijital sisteme geçirerek kâğıt kullanımı sıfırlandı. Etkinliklerde plastik yaka kartları yerine tohum kartlara geçildi ve tohumlar ekildi. Servislerde rota optimizasyonu yaparak Türkiye’den Barcelona’ya dokuz kez gidip gelmeye eş değer 57 bin 465 kilometre tasarruf sağlandı. Bunun yanı sıra 2019’da diplomasını alan yeşil ofislerimiz, masa altı çöplerini iptal ederek, sürahi kullanımına geçerek, kutlama alternatiflerini değiştirerek 6 milyondan fazla tek kullanımlık plastiği kaldırdı.
Yeşil Ofis programı, ofislerde yeni bir başlangıç yaparken normali sorgulamak ve verimsiz eski uygulamaları doğamızla dost yeni alışkanlıklarla değiştirmek için fırsat sunuyor. İş dünyasıyla yaptığımız uzun soluklu işbirliklerinden edindiğimiz deneyimler, bize büyük ölçekli ve sürdürülebilir sonuçlar elde etmek için birlikte hareket etmenin çok etkili olduğunu gösterdi. Gezegenimiz için sağlıklı bir gelecek sivil toplumun, bireylerin, iş dünyasının ve kamunun işbirliği içinde olması ile mümkün. Her zamankinden daha samimi, daha işbirlikçi, daha etkin çaba göstermeye ihtiyaç var. Yeni normal eskisinden farklı olsun, normale dönen doğa olsun diyoruz ve biliyoruz ki normali değiştirirsek dünyayı değiştirebiliriz.