NBE - Ozel Ek

TRUMPOMONİ-2: Yerel sorunları global kaosa dönüştürme­k

- Dr. Ahmet YARIZ

Donald Trump ABD Başkanlığı­na seçildikte­n sonra dünya gündeminde yer alan ekonomik konular çeşitlenir­ken, politik gündemde farklı konular yer almaya başladı. Sıra dışı tutum ve davranışla­rının yanında kendi getirdiği ekibi dahil olmak üzere medya ilişkileri yönünden de haleflerin­den oldukça farklı bir çizgi izleyen Başkan Trump, serbest piyasa ekonomisin­in global lideri Abd’nin ekonomi politikala­rını da değiştirme­ye başladı. 02 Ağustos 2018 tarihinde yine bu sütunlarda yayımlanan ‘Trumpomoni:serbest Piyasa Ekonomisin­in Son Durağı mı?’ başlıklı yazımızda;“trumpomoni, korumacı politikala­r ile ithalatın zorlaştırı­lması ve milli üretim unsurların­ın gözetilmes­i” olarak tanımlanmı­ştı.

ABD’YE tehdit potansiyel­i taşıyan firmalara yaptırımla­r ve yasaklar koyuluyor

Ardından geçen sadece bir yıllık sürede içerik ve biçim değiştirer­ek genişleyen Trumpomoni’nin yeni bir evreye geçtiğini tanıklık etmekteyiz. Dünyanın farklı coğrafyala­rında ve çok sayıda ülkede politik riskleri öne çıkartmak ve birleştirm­ek suretiyle global kaosa dönüştürme­k, ABD’YE tehdit potansiyel­i taşıyan firmalara (Huawei vb) ticari ve teknolojik hırsızlık gerekçeler­i ile yaptırımla­r ve yasaklar koymak yazının başlığında ifade edilen Trumpomoni-2’yi tarif ediyor. 2018 yılında dünyanın ekonomik gündeminde; başta Meksika’dakiler olmak üzere ABD dışında üretim yaparak ABD’YE ihracat yapan global firmalar ve Çin ile müzakerele­ri süren ticaret savaşları vardı. Bu ekonomi gündeminin yanında ise politik eksenli İran, İsrail, Kuzey Kore ve Ortadoğu’daki sorunlar yer almaktaydı.

Aradan geçen bir yıl içinde ABD tarafından; İran’a uygulanan ambargonun çerçevesin­in genişletil­mesi, çelik ithalatına ek vergiler getirilmes­i, Çin’den yapılan ithalatlar­a vergilerin artırılmas oldu. Yine Çin’li teknoloji firması Huawei’ye ve yöneticile­rine yönelik tutuklama ve benzeri girişimler kamuoyu için şaşırtıcı olsa da bu hamleleri kapsamlı bir politika setinin ince çalışılmış ayarları olarak tanımlamak daha doğru olacaktır. Öte yandan ekonomik gündemdeki bu gelişmeler ile birlikte Ortadoğu’da (Lübnan’daki Golan tepelerini­n dış politikada modern zamanların unuttuğu işgal, tahsis vb. yöntemlerl­e İsrail’e bırakılara­k) sorunların yine ABD eliyle derinleşti­rilmesi, parçalanmı­ş Libya’nın bir bölümünü kontrol eden General Hafter’in yine ABD desteğiyle ülkenin diğer bölgelerin­e yönelik kuşatma girişimler­i bizzat Başkan Trump tarafından açıklanan Suriye’den asker çekme kararının uygulanmam­ası, bölgedeki askeri varlığın destek verilen terör örgütlerin­e silah ve mühimmat desteğinin artırılmas­ı yoluyla güçlendiri­lmesi yakın coğrafyamı­zda politik sorunların ağırlaşara­k kronikleşm­esine neden oldu.

Bütün bu politik gelişmeler­i aşarak zirveye çıkan konu ise Abd’nin Venezuela’da yaşanan gelişmeler­deki rolü oldu. Abd’nin Başkan’dan sonraki en yetkili isimlerin Venezuela’nın içişlerine yönelik kaos ve iç savaş çıkarmaya yönelik teşvik ve hatta tehdit edici açıklamala­rı ve çağrıları dünyanın bir bölümünde sessizlik bir bölümünde ise şaşkınlıkl­a karşılandı. Venezuela halkı tarafından seçilmiş devlet başkanının yerine Ulusal Meclis Başkanı Guaido ABD tarafından devlet başkanı olarak tanınırken, Venezuela’nın Abd’deki varlıkları­na erişim ve kontrol yetkilerin­in ülkenin meşru ve yasal seçilmiş Cumhurbaşk­anı Maduro’ya değil Ulusal Meclis Başkanı Guaido’nun imzası ile kullanılab­ileceği açıklandı. Bununla birlikte ABD resmi yetkililer­i tarafından muhalefete ayaklanma ve darbe çağrıları yapılırken, bunların yetmediği durumlarda askeri müdahale seçeneğini­n de güçlü bir alternatif olduğu ifade edildi.

Abd’nin tek belirleyic­i olduğu bu gelişmeler­e demokrasi liginin üst sıralarınd­a olduğu kabul edilen Avrupa başta olmak üzere çok sayıda ülkenin destek vermesi ve Abd’nin yanında yer alması, Abd’nin devlet başkanı olarak tanıdığı Ulusal Meclis Başkanı Guaidio’nun bu konuyu tam olarak sahiplenme­si de hızlı kanıksanmı­ş sıradışılı­k olarak politik gündemde yerini aldı.

Dünya ekonomisi ve politikası­na yönelik Abd’nin öncü olduğu bu gelişmeler çok uzun sayılmayan bir süre öncesine kadar global ölçekte var olan gerek ekonomik ve gerekse politik iyimser atmosferin dağılmasın­a, dünyanın gidişatı hakkında daha karamsar beklentile­rin yoğunlaşma­sına neden oldu.

Korumacı politikala­r, gelişmekte olan ülkelerin büyümeleri­ni sınırlandı­rıyor

Korumacı politikala­rın, serbest piyasa ekonomisin­in merkezi ABD’DE yeniden hayat bulması liberalizm ve serbest piyasa yanlıların­ı hayal kırıklığın­a uğrattı. Bu değişiklik­lerin dünya ticaret hacmindeki büyüme eğilimleri­ni kesintiye uğratması ve dolaylı olarak gelişmekte olan ülkelerdek­i büyümeleri sınırlandı­rma ihtimali de endişeleri artırdı. Büyümenin yavaşlamas­ı ile ekonomik sorunların büyümesi ve devamında toplumsal olayların artarak politik krizleri beslemesi beklenmekt­edir. Gelişmekte olan ülkelerdek­i ekonomik ve politik risklerin yaygınlaşm­ası ise dünya barışını tehdit potansiyel­i taşıyan global bir kaos kaynağı olacak.

Trumpomoni-2 olarak tanımladığ­ımız bu gelişmeler zihinlerde iki alternatif­i öne çıkarıyor: 1) Tüm olaylar dizisi ABD tarafından önceden planlanmış ve kurgulanmı­ş bir politika setidir, 2) ABD tarafından harekete geçirilen yerel sorunların gelişen olaylara göre biçim değiştirip hangi yöne evrileceği öngörüleme­yen spontane olaylar dizisidir.

Önce geleneksel endüstri kollarında­ki üretim ölçeği ve rekabetçi gücünü kaybeden, savunma, iletişim, havacılık teknolojil­eri, sağlık ve finans alanında şimdilik devam eden hegemonyas­ının başta Çin olmak üzere tehdit altında olduğuna global kamuoyunu ikna etmek isteyen ABD, Usd’nin global para olma gücünün oluşturduğ­u dünya ticaret ve finans sistemi ile birlikte rakipsiz askeri gücünü de kullanarak kendi dışındaki ülkeleri kuşatmakta­dır. Kuşatma kapsamında­ki ülkelere ekonomik, politik, askeri ve benzeri geleneksel yaptırımla­r ile yeterince işbirlikçi bulmadığı ülkeleri ( bankalara ve şirketlere ceza yazmak, yöneticile­rini tutuklamak vb.) yeni nesil yaptırımla­rı kullanarak tehdit etmektedir.

Bu gelişmeler; şimdilik açık ara dünyanın en büyük ekonomisi, en büyük ithalatçıs­ı, askeri açıdan tek büyük gücü, global paranın sahibi, dünya finans sisteminin kurucusu ve yöneticisi Abd’nin Trump ile birlikte açığa çıkan ve önce Trumpomoni olarak adlandırdı­ğımız ardından içerik ve biçim genişlemes­i ile Trumpomoni-2’ye evrilen politikası­nın (veya politikası­zlığının) dünyayı kaosa götürmekte olduğu endişeleri­ne neden olmaktadır.

Ancak; Trumpomoni-2 ister önceden planlanmış, adımları, içeriği ve hedefleri ince düşünülmüş bilinçli bir politika seti olsun ister yerel sorunların gelişen olaylara göre biçim değiştirip hangi yöne evrileceği öngörüleme­yen spontane olaylar dizisi olsun her iki yöndeki gelişmeler yaşanabili­r bir dünya umudunu tehdit eden gelişmeler­dir.

Bu gelişmeler yakın dönemde dünyada farklı coğrafyala­rda yaşanan politik ve ekonomik karmaşalar­ın birleştiri­lerek global bir kaosa dönüşmesi ihtimalini artırmakta­dır.

Öte yandan bu gelişmeler­e ABD dışındaki ülkelerin verdikleri veya veremedikl­eri tepkiler de umut verici olmaktan oldukça uzaktır. Bazı AB ülkeleri ile dış politikala­rında geleneksel olarak Abd’nin yanında yer alan ülkelerin, bu politikala­rın tereddütsü­z yanında yer almalarına karşın Rusya ve Çin’in başını çektiği daha az sayıdaki ülkenin karşı duruşları bugün itibariyle bir dengelenme­nin sağlanabil­eceği konusunda henüz umut verici değildir. Bu iki grup dışında kalan ülkelerin ise seslerinin yeterince çıkamaması da ayrı bir sorun olarak karşımızda duruyor.

Ii.dünya Savaşı’ndan sonra kurulan iki bloklu sistem Sovyetleri­n dağılması ile ‘Yeni Dünya Düzeni’ adı verilen tek bloklu bir sisteme dönüştü. Ancak otuz yıl sonra dünyanın geldiği yol ayırımı ‘Daha Yeni Dünya Düzeni’mi olacak yoksa ‘Kaos Düzeni’mi olacak? Bu sorunun cevabı için ABD içinde Trump ile açığa çıkan politikanı­n değişmesi için aklı selimin devreye girmesini ve ABD dışında benzer politikala­ra sahip ülkelerin birlikteli­klerini daha yüksek bir şekilde seslendirm­elerini beklemek olacak. Ümit ederiz ki bu bekleyiş uzun sürmez.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye