‘Persephone’nin Kız Kardeşleri’ Leica Galeri’de
Kadınların tasvirlerinin ötesindeki hikâyeleri de okumaya davet eden sergi, 3 Mart 2018’e kadar bomontiada’da
Leica Gallery fotoğraf sanatçısı ve eleştirmeni Nazif Topçuoğlu ile Leica Oskar Barnack Yarışması finalistlerinden Finlandiyalı sanatçı Anni Leppälä’nun eserlerinden oluşan “Sisters of Persephone” (Persephone’nin Kız Kardeşleri) başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergi adını 20. yüzyılın en beğenilen şairlerinden biri olan Sylvia Plath’ın, “Sisters of Persephone” başlıklı şiirinden alıyor.
Ziyaretçileri gerçek hayatta karşımıza çıkan kadın tasvirlerinin ötesindeki hikâyeleri okumaya davet eden sergi, 3 Mart 2018’e kadar bomontiada’da yer alan Leica Gallery’de görülebilir. Sergi kapsamında Anni Leppälä edebi referanslar ve kişisel deneyimlerini bir araya getirirken, Nazif Topçuoğlu ise sanat tarihi, batı edebiyatı ve dinî hikâyelerle Türkiye’deki kadın algısına dair sorular ortaya atıyor.
Sergi, mitolojik karakter Zeus ile Demeter’in kızı Persephone’un yerüstü ve yeraltı arasındaki hayatını referans alıyor. “Sisters of Persephone” iç dünyasında veya gerçek hayatta ikilem yaşayan kadınların hikayelerini yeniden yorumlamak ve empati kurmak için bir fırsat yaratıyor.
19. yüzyılda sahnelenen “canlı tablolara” benzeyen alegorik görüntüler oluşturan Nazif Topçuoğlu eserlerinde, eğitimli Türk kızlarının gerçek yaşam deneyimlerini yansıtıyor. Sanatçı eserlerinde, geçmişi yeniden gözden geçirirken kimi zaman klasik resimlerden, önemli yazarlardan, kimi zaman ise dini hikâyelerden ilham alıyor. Bilgi, cinsellik, sanat ve en önemlisi de merak duygusunu, kız çocuğunun büyümesi üzerinden inceliyor. Sanatçının kurguladığı hikâyelerdeki özneler bazen fotoğrafın içerisindeki bir karakter tarafından yargılanırken, bazen de izleyici bu rolü üstlenebiliyor.
Leica Oskar Barnack Yarışması’nın 2015 yılı finalistleri arasında yer alan Anni Leppälä’nın mekâna özgü yerleştirmeleri, adeta zamanı donduran ve gerçek ile hayal arasında gidip gelen fotoğraflardan oluşuyor. Leppälä’nın her eseri en sonunda art arda sıralanarak bir şiiri veya romanı oluşturan cümlelerin birer kelimesi gibi görülebiliyor. Farklı tarihi müzeleri mekân olarak kullanan sanatçı, fotoğraf çekerken anıların nasıl yaratıldığı, nasıl yitirildiği veya nasıl saklandığı gibi konulara yoğunlaşıyor.