Merhaba
Ortalık yine toz duman. Döviz aldı başını gidiyor. Gıdadan, elektrik, yakacağa fiyatlar da peşinden gidiyor. Enflasyon canavarı hortladı. Sınırlar savaş alanı. Trump başlı başına kriz. Üstüne üstlük bir de Galatasaray’da santrafor krizi var. Şüphesiz, bu tozun yere inip toprağa karışması zaman alacak. Bunları aşar mıyız, tabi ki parça parça da olsa aşarız. Ama mesele kalıcı hasar vermeden, en az hasarla atlatabilmek. İzlemek dışında sade vatandaş olarak yapılabilecek bir şey var mı? Aslında mahalleyi temiz tutmak için herkesin kendi evinin önünü süpürmesi misali küçük küçük de olsa yapılabilecek birçok şey var. İşte hemen aklıma gelen birkaçı; koşullar ne kadar zorlaşsa da en iyi bildiğin işi yapmaya devam etmek, gülümsemeye (ki bulaşıcıdır) devam etmek, dayanışmanın gücüne daha çok inanmak, edilgen olup çözüm odaklı yaşamaya çalışmak. Ben de bunları yapmaya çalışıyorum.
Yeni fotoğraf çekmeye başlayanlar için uygun fiyatına rağmen oldukça başarılı çekim kalitesi ve kullanım kolaylığı ile hiç kuşkusuz kompakt makineler en iyi seçenek olacaktır. Lenslerle uğraşmanız gerekmiyor. Otomatik modlar yardımıyla sadece kompozisyona odaklanmanız yeterli. Bu başlangıç için oldukça anlamlı. Fakat işi ileriye götürmeye karar verdiğinizde, kompakt makineler yeterli olmayabilir. Peki ama DSLR’a ne zaman geçeceksiniz? Eğer karar aşamasındaysanız bu sayıda sizin için hazırladığımız “DSLR kamera sizin için gerekli mi?” dosyasını mutlaka dikkatlice okuyun.
Amerika’da bir yıldan fazla yaşadım. Dolar’ın 1,5TL’lerde olduğu çok çok eski zamanlardı Birçok şehrini de görme, dolaşma fırsatım oldu. New York’a da çeşitli zamanlar iki, üç kere gittim. Her defasında bu şehir beni farklı heyecanlandırdı. Fotoğraf Gezginleri bu ay New York’u köşelerine taşımış.
Niko Guido’nun rehberliğinde 24 saat yaşayan dünyanın en ihtişamlı metropolünü gezip çektikleri birbirinden güzel fotoğrafların hikayelerini bizlerle paylaşıyorlar.
Bunun bir istatistiği var mı bilmiyorum ama sanırım “portre” ve “manzara” dünyada en çok çekilen fotoğraf türleri. Veya çekildiği sanılan. Feridun Arslan, hazırladığı kapak konusunda tam da buna değinmiş. Fotoğrafın efsane isimlerinde David Muench’nin fotoğrafları eşliğinde başarılı bir manzara fotoğrafı çekmenin ipuçlarını veriyor.
Candan Tırtıl köşesinde İzmir’de çektiği çektiği saat kulesi fotoğrafını Photoshop’da İzmir yazısının içine yerleştirmiş. Fotoğrafı yazı ile birleştirmek çok şık oluyor. Candan sizin de denemeniz için nasıl yaptığını adım adım anlatmış.
Cem Kıvırcık bu ay değişik bir tarz deniyor. Kendisine incelemek için verilen FujiFilm X-T3 kamera ile bol bol çekim yaparak tecrübelerini sizlerle paylaşıyor. Cem’in X-T3’ü Türkiye’de ilk inceleyenlerden biri oluğunu da ayrıca söylemem gerekiyor.
Editörümüz Özgür Semerci köşesinde “soyut fotoğtafı” yazmak istediğini söylediğinde oldukça heyecanlandım. Güzel sanatlarda “soyut” kavramı beni hep çekmiştir. Bakıp düşünmeye, hayal kurmaya olanak tanır. Özgür kendi üslubuyla keyifle okuyacağınızı düşündüğüm bir yazı hazırlamış. Filmlerde “suni” olmayan kamera arkasına bayılırım. Yazarımız Hakan Hatay, uzun bir süredir yıldız fotoğrafı yazıyor. Bu ayki köşesinde de yaptığı çekimlerin kamera arkasını yazmış. Keyifle okuyacağınızı düşünüyorum.
Usta fotoğrafçı Çetin Özer bu ay köşesinde farklı bir çalışma yapmış. Kendi çektiği bir fotoğrafı ve yakından tanıdığı usta fotoğrafçıların birbirinden güzel fotoğraflarını yorumluyor. Bu ay portfolyo sayfasında A. Canan Erenmemişoğlu’nun fotoğraflarına yer veriyoruz. Bir sonraki sayıya kadar kendinize iyi bakın...