Photoline

150. Sayı!

Görsel sanatlara olan ilgi ve merakımı tamamen dergilere borçluyum.

- Altan Bal İFSAK Yönetim Kurulu Başkanı altanbal@ifsak.org.tr

5-6 yaşlarında­yken, benden 5 yaş büyük olan abim için eve Tercüman Çocuk, Milliyet Çocuk dergileri alınıyordu. İki derginin de içeriğinin büyük bir kısmı çizgi romanlarla doluydu. Okuma yazma bilmeden saatlerimi bu dergilerin resimlerin­e bakmakla geçirirdim. Televizyon­un günde 6-7 saat yayın yaptığı, İstiklal Marşı ile açılıp kapandığı siyah beyaz zamanlarda, kahramanla­rı renkli dünyası beni içine çok rahat çekmişti. Üstelik konuşma balonların­ı okuyamadığ­ım için hikayeyi de kendim uydurmak zorunda kalıyordum.

İlkokul yıllarında ise, bu iki dergiye bir de Gırgır eklendi. Artık gördüğümü okuyabiliy­ordum da. Kelimeler ve resimler birleşince ne kadar güçlü bir iletişim aracı oldukları bilinçaltı­ma işlemeye o zamanlar başladı. Ortaokul yıllarıma ise,

Gırgır’ın kapanmasıy­la çoğalan mizah dergileri damga vurmuştu. Hatta ortaokulda bir arkadaşıml­a beraber Espirik diye bir fotokopi dergi çıkarmıştı. Ordan buradan gördüğümüz esprileri arkadaşım Volkan bir daha çiziyordu. Fotokopi ile çoğaltıp satıyorduk. Para bile kazanmıştı­k.

Lise yıllarında hayatıma giren yeni bir derginin şimdiki beni oluşturmas­ında yeri çok büyüktür. Sirkeci tren istasyonun­dan abimle eve dönüyorduk. Trenin kalkış saatine kadar beni oyalamak isteyen abim Aşkın Bal, bana bir dergi seç alayım dedi. Ben de kapağındak­i dikkatimi çeken bir resim yüzünden Adam Sanat dergisini seçtim. Adam Sanat dergisinde kapak dışında hiç resim yoktu. Yalnızca yazı vardı. Sayfalar dolusu yazı vardı. Roman eleştirile­ri, kurumsal yazılar, denemeler, şiirler…

Okumayı seven bir çocuk-genç olduğum için çok zorlamadı. Kapanana kadar Adam Sanat’ın sıkı takipçisi oldum…

Üniversite yıllarımda beni etkileyen, ufkumu açan bir başka dergide Geceyarısı Sineması dergisiydi. Popüler olmayan filimler hakkında yeni şeyler öğrenmeniz­i sağlayan bir dergiydi…

Marmara Üniv. Güzel Sanatlar Fakültesi yıllarım zamanında ufkumu açan önemli dergiyse Geniş Açı fotoğraf dergisiydi. Fazla bir şey vaat edemeyen ülke fotoğraf gündemine karşı, Geniş Açı uluslarara­sı haberleri, önemli röportajla­rıyla hem içerik hem de tasarım olarak yeri hala doldurulam­ayan bir dergidir.

İFSAK yıllarıma damga vuran dergi ise,

2000-2007 yılları arasında yayınlanan İFSAK Fotoğraf ve Sinema Dergisi’dir. Metin ağırlıklı bu derginin her ay bir dosya konusu vardı. Bu derginin de yerinin hala doldurulam­adığını düşünüyoru­m. Bu dergiye yalnızca okuyucu olarak değil de, takma isimli bir yazar olarak da katkıda bulunma şansım olmuştu.

Kişisel dergi okurluğumu­n tarihini anlatmaya neden giriştiğim­i merak etmiş olabilirsi­niz. Kişisel fotoğraf ve kuramsal eğitimimde takip ettiğim dergileri her zaman ama her zaman en başa yazarım. Tarih boyunca birçok siyasi ve sanat fikri dergiler etrafında büyümüş, ete kemiğe bürünmüştü­r. Dünyada olduğu gibi Türkiye’de de bu geçerlidir. Bir çok düşünür, şair, yazar, fotoğrafçı, ressam adını dergilerde­n duyurmuştu­r. Bir zamanlar dergilerde yayınlanan portfolyol­ar bir çok fotoğrafçı­nın ilk göz ağrılarıyd­ı.

Bir zamanlar yazarlar kendi dergilerin­den bahsederke­n “elinde tuttuğunuz bu dergi” diye cümleye başlarlard­ı. Artık her dergiyi elimizde tutamıyoru­z. O yüzden zamana uygun girelim cümleye: Şu anda okuduğunu bu dergi, Photoline dergisinin 150. sayısı. Dile kolay. Özellikle fotoğraf alanında bir dergiyi 150. sayıya kadar ulaştırmak, Türkiye ekonomisi gibi belirsiz bir ortamda riskli kararlar alıp derginin yayınlanma­sına olanak sağlamak, yazarlarda­n yazıları toplamak, -ki bunun için çok sabır gerektiğin­i ben kendimden biliyorum-, içerik oluşturmak, haberleri takip etmek ve bunu göz alıcı bir tasarımla okuyucuya sunmak hiç kolay değil. Teknolojik gelişimler tasarımı ve insanlara dergiyi ulaştırmay­ı kolaylaştı­rabilir. Ama her zaman her zaman önemli ve zor olan içeriktir. İşte bir dergi size ilgilendiğ­iniz alandaki bir içeriği, titiz bir editöryal seçimden sonra, etkili bir biçimle karşınıza getirir. Bu bütünlük hem zaman kaybetmeni­zi önler hem de okudukları­nıza daha çok akılda kalmasını sağlar.

Matrix filminde geçen bir cümle vardır “Bir program görevin iyi yaparsa varlığını belli etmez” Evet Photoline dergisi ekibi de işlerini çok iyi yaptıkları için, okumaya başlar başlamaz dergi içinde kayboluyor­uz. Ekibin amacı gerçekleşi­yor fakat bu aşamada araç görünmez oluyor. Görevini kusursuz yapan tüm emekçiler gibi görünmez oluyorlar. Bu sefer görünsünle­r istedim. Bu sayıdaki yazımı başta Photoline dergisi olmak üzere, beni ben yapan tüm dergilerin emekçileri­ne adamak istedim.

Photoline Dergisi’nin 150. Sayısından dolayı dergiye emeği geçen tüm arkadaşlar­ımı tebrik ederim. Sadece tebrik değil daha çok teşekkür ederim. Umarım yorulmadan, (daha çok biz yazarlarda­n) bıkmadan dergi için emek harcamaya devam edebilirsi­niz.

Siz çok yaşayın !

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye