Di(y)alektik: Yanılgının Mantığı (Kant)...
Hava bulut mevsimine devrilmeden, zamanın nasıl bir akışkan olduğunu daha iyi anlamak için düştüm yine yollara.
Hava bulut mevsimine devrilmeden, zamanın nasıl bir akışkan olduğunu daha iyi anlamak için düştüm yine yollara.
Haraket, momentum, tork ...
İnsanın yaşam karşısında duruşunu temsil eden kelimeler bunlar sanırım.
Önce durmak, ayakta, sonra onunla mücadele etmek, sonra da geçici bir süreliğine kazandığını düşünmek.
13,5 Milyar yıldır devinen bu düzlemde bir şey olduğunu zannetmek.
Nasıl bir ego bu bilmiyorum, kendini hep önemli farzetmek.
Yıldızları seyrettiğim gecelerde hep bunu düşünüyorum. Nasıl bir uzaklık bu, belki de içinde bulunduğum gezegenden çok daha büyük kütleler bana sadece bir noktacık olarak gözüküyorlar.
Ne devasa bir mesafeden bahsediyoruz?
Yıldız Dünyası aslında bana önemli dersler verdi. Hiçbir şey olmadığımı daha iyi anladım. Bu denli büyük bir evrende komik bir haldeyim aslında. Çok olduğunu zanneden ama hiç bile olamayan bir kütleye sahibim.
İzler bunu gösteriyor.
Tek hoşuma giden, sanırım, onları farkedebiliyor olmak.
Bu da zora giriyor gün geçtikçe.
Aydınlık ile kendini kirletebilen başka yaşam öğesi var mıdır evrende bilmiyorum. Nefes bile almadan onların izlerinin peşindeyim. Işık kirliliği karanlığı bitirirken, küçük ışıkları görebilmek ne denli zorlaşıyor.
Büyük patlama, ol, başla, haydi ...
Nasıl kabul ederseniz edin, “mevzu” başladıktan sonra bizim zihnimizdeki tanımların çok ötesinde bir zaman geçmiş...
Daha ne kadar da geçeceğini bilmiyoruz “Büyük sönme”, dur, son, yeter denilene kadar ...
Tanımlar, kavramlar, anlayışımız her ne olursa olsun fazlaca yeterli olamıyor sanırım.
Çok büyük bir varlıktan “oluştan zamandan” bahsediyoruz.
Sadece, o da olursa en fazla, 80-90 senelik bir ömrümüz var.
Yarışabileceğimiz bir yarışma değil bu, kazanabileceğimiz bir oyun değil...
Sadece yarışmanın tadına varabilmek kalıyor elimizde.
Sadece o kısacık süreyi yapabilirsek mutlu yaşayabilmeye erişebiliyoruz.
Kant bu ... Bir ‘acayip’ insan ...
“Bir şey ancak belirli aydınlıkta veya belirli karanlıkta ayırt edilebilir. (Işık karanlıkta ayırt edilir, ki bu karartılmış ışıktır ve karanlık da ışıkta ayırt edilir, ki bu da aydınlatılmış karanlıktır.) Bu nedenle, karartılmış ışık ve aydınlatılmış karanlık ancak birbirinin içindedir ve önemleri farklılıklarıdır; öyleyse, bunlar ayırt edilebilir varlıklardır. “ HEGEL