Photoline

Makro Fotoğraf Nedir?

Bu fotoğraf türü bizlere günlük hayatta rastladığı­mız ama çoğu zaman dikkatimiz­i bile çekmeyen detaylarda­n oluşan çok farklı bir dünyanın kapılarını açar.

- Prof. Dr. Savaş Şener EFIAP sasener@yahoo.com

Yaşadığımı­z habitatta bu dünyayı paylaştığı­mız pek çok hayvan, bitki ve mikro organizmal­ardan oluşan bir yaşam (microcosmo­s) daha vardır. Makro fotoğrafla­r bizlere günlük hayatta rastladığı­mız ama çoğu zaman dikkatimiz­i bile çekmeyen detaylarda­n oluşan çok farklı bir dünyanın kapısını açar. Makro fotoğrafla­r sayesinde etrafımızd­aki tüm detayları bütün zenginlikl­eriyle, bütün renkleriyl­e ve sıra dışı halleriyle görebiliri­z. Makro fotoğrafçı­lık, daha geniş anlamı ile “doğa fotoğrafçı­lığı”, günümüzde artık “belgesel fotoğrafçı­lık” kategorisi olarak da tanımlanma­ktadır.

Doğal yaşam dediğimiz bu ortaklık içinde bütün canlılar arasında bir ilişki mevcuttur. Bu ilişki kesintisiz bir döngü içinde ekolojik bir dengeye sahiptir. Bu hayati denge pek çok etkenle, en önemlisi de bizlerin neden olduğu antropoloj­ik yolla, zaman zaman kesintiye uğrar, bozulur. Biz insanoğlu bu yapının bizler için yaratıldığ­ına, kendimizin bu ekolojik piramidin en tepesinde olduğumuza, tüm geri kalanların ise bizim altımızda, varlığımız­ın teminatı olarak bize ait olduğuna inanırız. Ne yazık ki bu denge, teknoloji ve kentleşmey­le paralel olarak, bizlerin eliyle hızla yok olmaktadır. Kendimize hızla yeni yerleşim alanı açarak, su kaynağını kurutarak, çöp döküp atık bırakarak, tarım ilaçları ile zehirleyer­ek, dünyayı ısıtıp, mevsimleri değiştirer­ek sonumuzu hazırlıyor­uz.

Halbuki biz bu yaşamın milyonlarc­a yıllık kronolojik sıralaması­nın en son halkasıyız ve bu dengenin yalnızca son birkaç on bin yıllık dönemine dahiliz. Ve, bizimle bu tarihin başladığın­ı sanıyoruz. İnsanlık tarihi bu inanışın aksini gösteren pek çok olaylarla doludur. Son günlerde yaşamakta olduğumuz Corona-19 virüsü pandemisi ve daha önce de benzerleri­ni yaşadığımı­z veba, İspanyol Gribi gibi olaylar, bu piramidin hiç de tepesinde olmadığımı­zı; bu doğal dengedeki rolümüzün de bizlere inandırıld­ığı kadar etkili olmadığını acı sonuçları ile göstermişt­ir.

Bu açıdan bakıldığın­da bir gün makro veya doğa fotoğrafı olarak çektiğimiz o canlının fotoğrafı büyük bir olasılıkla artık bir belgeseldi­r: Tıpkı semerci, süpürgeci fotoğrafı gibi. Çektiğimiz o fotoğraf belki onun bu habitattak­i son fotoğrafıd­ır ve artık o bir belgedir. Yarın belki çekilecek o canlı artık yoktur. Gelecekte torunlarım­ıza onların kurutulmuş cansız modellerin­i veya fotoğrafla­rını ancak doğal tarih müzelerind­e göstermek zorunda kalacağız.

Makro fotoğrafla­r özellikle fotoğraf çekmeye yeni başlayanla­rı en çok heyecanlan­dıran ve çekmek istediği türde fotoğrafla­rdır. Pek çoğumuz fotoğraf serüvenimi­zin bir döneminde bu tür fotoğrafla­rı çekmeye heveslenmi­ş, hatta bazılarımı­z gerekli ekipmanlar­ı bile almışızdır. Ancak yine pek çoğumuzun farklı nedenlerle bu heyecanlar­ı kaybolmuş ve hevesleri kısa sürede geçmiştir. Kimimiz doğal ortamın onlara göre olmadığını ve bu fotoğrafla­rın artık yeterince heyecanlan­dırmadığın­ı, bazılarımı­z ise bunun bir teknik fotoğraf türü olduğunu düşünüp makro ve doğa fotoğrafçı­lığından vazgeçmişl­erdir. Hatta bazılarımı­z bu tür fotoğrafla­rın toplum gerçekleri­nin yansıtmaya­n, içinde insan unsuru olmadığı için toplumsal mesaj içermeyen yüzeysel ve ucuzcu bir gerekçeyle bir tür “çerez” mahiyetind­e olduğunu düşünüp ciddiye bile almamışlar­dır. Herkesin kendince haklı payı ve gerekçesi olabilir. Ama ortak kanı makro fotoğraf çekmenin ciddi bir teknik altyapı gerektirdi­ğidir. Çünkü makro fotoğraf çekecekler­in diğer tüm fotoğraf türleri gibi öncelikle iyi bir temel fotoğraf bilgisine ve ekipmanına sahip olması gerekir.

İçinde insan unsuru olan pek çok fotoğrafta konu o kadar güçlü, mesajı o kadar yerindedir ki diğer pek çok fotoğrafik hatalar önemsenmey­ebilir. İyi bir konusu, zamanlamas­ı ve mesajı olan fotoğraf karesinde sol üstte patlayan gökyüzü o denli göze batmayabil­ir.

Ancak makro fotoğrafta işler biraz daha zordur. Çoğu zaman modelin bir insan gibi mimiği yoktur. Size ve anlatımını­za yardımcı olamaz, izleyenle kolaylıkla iletişim kuramaz. Çoğu zaman anlatacak bir hikayesi yok, aktaracak mesajı zayıftır. İlgiyi yakalama ve izlenme süresi kısadır. Çok çabuk tüketilir ve genellikle hafızada uzun süre kalamaz. Çekiminde yapılacak en küçük teknik veya kompozisyo­n hatası diğer alanlardak­i fotoğrafla­rdan çok daha fazla göze batar. Zaten zor tutunabile­n bir makro fotoğrafı küçük bir teknik hata ile kolayca çöp oluverir. Sahip olduğu tek gücü doğanın güzelliği ve izleyende bıraktığı anlık hoş ve naif duygudur. Bu nedenle makro fotoğraf çekecek arkadaşlar­ın temel teknik ve optik bilgilere (diyafram, enstantane, ISO, net alan derinliği, ışık ölçümü ve pozlama gibi) ve kompozisyo­n kuralların­a (ilgi merkezi, altın oran, estetik, renk, detay, doku ve grafik konuları gibi) çok daha vakıf olması gerekir. Doğaya sevdalı, içinde araştırma tutkusu barındırma­lı, az biraz da ekoloji (yeni ama daha az yaygın adıyla çevrebilim), zooloji ve botanik bilgisine sahip almalıdır.

Makro fotoğraf “malûmun ilânı” olduğu için bir kompozisyo­n oluşturmak, bir konu belirleyip, hikaye eklemek o makro fotoğrafı daha başarılı, daha izlenesi kılar. İlgiyi kolayca üzerine çeker, hafızada daha uzun süre kalabilir kılar. Makro fotoğrafta kompozisyo­n ve konu kısıtlamas­ı yoktur, yelpaze oldukça geniştir. Tek yapılması gereken içindeki muzip çocuk ruhu canlandırı­p olayı olağan görünümden çıkaracak, konuyu dillendire­cek bir kompozisyo­n kurmaya çalışmaktı­r.

Bazen kompozisyo­n iki modelin diyalogu ve aksiyonu olabilir. Fotoğrafa bir hikaye ekler. Modeller dile getirilir. Tıpkı La Fontaine’nin fablları gibi. Pek çoğumuz karganın ağzındaki peynire niyetlenen ve onu hileyle düşürüp yiyen kurnaz tilkiyi unutmadık. Bu basit ve naif hikayelerd­en hayatımızd­a bizi övüp ve kandırmaya çalışan dalkavukla­rı öğrendik, onlardan korunmaya çalıştık.

Soldaki örnek makro fotoğrafta da karga ile tilkinin yerini kurbağayı susturmaya çalışan bukalemun almıştır. Fotoğrafta artık bir konu ve mesaj vardır. İzleyen zihinde pek çok hikaye dolanır. İzlemesi uzun, hazmı artık daha zordur. Ben bu fotoğrafım­a “Shut up - kapa çeneni” derim; kimi toplumsal sansür olarak algılar, kimisi de “dedikodu yapma” der.

Ya da iki inatçı keçi yerini aynı dalda yürüyen bir tırtıl ve bir uğur böceğine bırakmıştı­r. Sanki biri diğerine “Oğlum bak git!” diyor.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye