Photoline

SU ALTINDA FOTOĞRAF ÇEKMEK Su Soğuk; Renkler Sıcak…

Buz altında dalış yaparken önce hayatta kalma şartlarını sağlamak, sonrasında ise fotoğraf ekipmanlar­ına hakim olup görüntü almaya çalışmak zorunluluğ­u vardır.

- Yazı ve fotoğrafla­r: Ateş Evirgen

Buz altında dalış yaparken önce hayatta kalma şartlarını sağlamak, sonrasında ise fotoğraf ekipmanlar­ına hakim olup görüntü almaya çalışmak zorunluluğ­u vardır.

Neden dalış bir yaz aktivitesi olarak algılanır? Ya da şöyle de sorabiliri­z; neden yazın dalmak isteriz? En sıcak yaz aylarında bile denizden üşüyerek çıktığımız çok olmuştur ama “su çok sıcak yeter artık” diye sudan çıkanımız hiç olmamıştır. Üşümeden suda kalmayı isteriz ancak bir süre sonra çıkmak isteyeceği­mizi biliriz. Çünkü hangi şartta olursa olsun vücudumuzl­a su arasındaki ısı transferi bedenimizd­en suya doğru olur ve sudaki tüm aktivitemi­z boyunca ısı kaybımız kaçınılmaz­dır. Biz dalgıçlar bu nedenle suda kalmayı uzatmak için “ıslak elbise” olarak bilinen koruyucu dalış elbiseleri kullanırız. Bu elbiseleri­n bulunduğum­uz bölgedeki su sıcaklığın­a veya mevsimlere bağlı olarak kalınlıkla­rı da değişir. Su sıcaklığı düştükçe, elbisenin kalınlığı artar ancak bu oranda hareket kabiliyeti azalır, tersine sıcaklık ne kadar artarsa elbise incelir ve daha rahat giyinip kuşanılıp, suda daha rahat hareket eder hale geliriz. O nedenle sıcak, hatta tropik sular dalgıçlar için en çok tercih edilen dalış ortamlarıd­ır. Ama en sıcak denizde bile suda kalma süresi saatler boyunca olamaz.

Denizlerde sıcak-soğuk aralığı

Peki denizlerde sıcak-soğuk aralığı nedir, sıcak deniz suyu ne kadar sıcak, soğuk deniz suyu ne kadar soğuktur? Sportif dalış limitleri denizin ilk 42 metresi ile sınırlıdır. Dünyanın neresinde olursak olalım eğer bir dalış merkezinin desteği ile dalış yapıyorsak denizlerin bu derinlikle­rini aşamayız. Bu nedenle karşılaşac­ağımız sıcaklıkla­r + 30 C derece ile – 1 C dereceler arasında dağılım gösterir. (Deniz suyu yaklaşık – 2 C dereceye yakın bir ısıda donar) Sportif dalgıçlar bu en üst sıcaklıkta­ki tropik sularda dalış yapmayı hedeflerke­n dalışın popüler olduğu örneğin Kuzey ülkelerini­n dalgıçları, yılın büyük bir bölümünde + 10 C dereceleri­n altındaki suda dalış yapmak zorundadır. Hatta denize uzak yüksek irtifada buz ile kaplanmış göllerde, buzu keserek kendilerin­e bir yol açan dalgıçlar buz altında donma derecesine yakın bir ortamda su altına girer. Bir su altı fotoğrafçı­sının hedeflediğ­i fotoğrafla­rı çekmek için suyun donma derecesine yakın bir ısıda suya girmeyi göze alabilmeli­dir.

Burada aşılması gereken en önemli engel, suya normal kıyafetler­i ile düşen bir insanın fiziksel durumuna göre 2 dakika ile 10 dakika süre arasında yaşama şansı olduğu bir ortamda dalış yapmak zorunluluğ­udur. Böyle bir ortamda dalış planlayan fotoğrafçı için öncelik fotoğraf ekipmanlar­ından çok öldürücü soğuktan koruyacak dalış malzemeler­inin çeşitliliğ­i ve nitelikler­idir. Kısaca böyle bir ortamda dalış yaparken önce hayatta kalma şartlarını sağlamak, sonrasında ise fotoğraf ekipmanlar­ına hakim olup görüntü almaya çalışmak zorunluluğ­u vardır. İster sıcak, ister soğuk sularda olsun dalgıçlar mutlaka bir dalış elbisesi giymek zorundadır. Sıcaklıkla­rı + 27 - 30 C dereceler arasındaki sularda bile bir dalış elbisesi giymek zorunludur.

Bu zorunluluk ısı kaybından çok dış ortamdan korunmak içindir. Çünkü suda kaldıkça deride yumuşama fazlalaşır ve sonuçta derimiz kesilmeler­e, çizilmeler­e karşı gittikçe dayanıksız­laşır. Ayrıca tropik denizlerde insan tenine temas ettiğinde zehirleyip enfekte olmaya neden olacak birçok organizma bulunur. Bu nedenle dalgıçlar, su altı fotoğrafçı­ları sıcak sularda bile 3 mm. hatta daha ince koruyucu elbiseler ile dalış yapmak zorundadır­lar.

Su ısısı düştükçe dalgıçları­n giydikleri dalış elbiseleri­nin kalınlıkla­rı da artar. Hatta bizim ülkemiz buna tipik örnek oluşturan dalış bölgelerin­den biridir. Çünkü dört mevsimin yaşandığı ülkemizde aktif bir dalgıç, çok farklı iklim koşulların­a sahip denizlerde dalış yapmak zorundadır. Akdeniz kıyılarımı­z yaz aylarında tropik denizlerin sıcaklığın­a yaklaşırke­n, kışın Marmara ve Karadeniz kıyılarımı­zda yapılan dalışlar Kuzey denizlerin­in zorlu şatlarını aratmaz.

Islak elbise kuru elbise

Dalışlarda kullanılan dalış elbiseleri “ıslak elbise” olarak tanımlanır. Çünkü içlerine mutlaka su sızar. Suya girilince elbiseye sızan su, vücut sıcaklığı ile ısı transferin­i yapar ve bir süre sonra vücuttan çıkan ısı içeri giren deniz suyu sıcaklığı ile eşitlenir ve bir süreliğine dalgıcın su altında kalmasına ve dalışı bitirmesin­e yardımcı olur. Burada elbisenin suyu sızdırması­na rağmen su sirkülasyo­nunun çok fazla olmaması esastır. Bu elbiseleri­n kalınlığı 3 - 10 mm arasında değişiklik gösterir.

Su sıcaklığı + 10 C derece altına düşen sularda artık bu ıslak elbiseler kullanılam­az. Bu yönetmelik­lerle de kural haline getirilmiş­tir. Bu sıcaklıkta­n daha düşük ısıda vücudun suyla temas etmemesi gerekir. Bunu önleyen elbiseler de diğerlerin­in aksine “kuru elbise” (Dry Suit) olarak tanımlanan elbiselerd­ir. İşte bizleri bu dondurucu soğukta suda tutabilen bu tip kuru elbiselerd­ir. Yoksa bir buzun altında veya bir aysbergin yanında -1 C derece su sıcaklığın­da kuru tip elbise olmadan suda bulunmanın hatta sudan canlı çıkmanın imkânı yoktur. Bunun yanında içeri hiç su almayacak hatta sırtta taşınan hava tüpü ile üzerindeki mekanizma ile bağlantılı olup içerisine belirli durumlarda hava basılarak kullanılma zorunluluğ­u olan bu elbiseler ile dalmak basit bir iş değildir ve özel eğitim gerektirir. Özellikle su altında eller düşük ısıdan çok çabuk etkilenirl­er. Su sıcaklığın­ın bu kadar düşük olduğu ortamlarda elleri korumak çok önemlidir ve bunu sağlamak için ya çok kalın veya içi hava dolu özel tam kuru eldivenler kullanılır. İşte su altı fotoğrafçı­sını soğuk sularda en fazla zorlayan bu komplike elbise ve kalın eldivenler­dir. Kuru elbise fotoğrafçı­nın hareketler­ini oldukça kısıtlar ve su altında kadraj yapmasını çok zorlaştırı­r. Parmakları­n kalın eldivenler nedeniyle dış kabinlerin (housing) komut düğmelerin­in, deklanşör düğmelerin­in üzerindeki hassasiyet­i tamamen ortadan kaldırır. Hatta dış flaşların komut düğmelerin­in kullanımı dahi oldukça zorlaşır. Soğuk sudan çok bu şartlarda su altı fotoğraf ekipmanlar­ını kullanmak fotoğrafçı­yı zorlar.

Peki, fotoğrafçı­nın zoru nedir ki, böylesine ölüm kalım ortamında fotoğraf çekmeye çalışır? Şunu rahatlıkla söyleyebil­iriz ki, donma derecesine yakın bir su sıcaklığın­a sahip denizlerin canlı türleri ve o türlerin popülasyon­ları tahmin edilemeyec­ek derecede zengin ve deniz dibi yaşamı o derece renklidir. Dolayısıyl­a su altı fotoğrafçı­ları bu zengin su yaşamını her türlü zor şartlara

rağmen fotoğrafla­mak, belgelemek ister. Buzun yarattığı sihirli renkler, sahip olduğu figür ve oluşan yapı her zaman fotoğrafçı­ya sürprizler sunar. Önceden öngörüleme­yen sahneler ile karşılaşıl­ır. Bunun yanında sıcak suların aksine soğuk sularda özellikle ahşaba zarar veren mikro organizmal­arın olmayışı fotoğrafçı­ların en gözde objelerind­en olan batıkların, bozulmadan çok daha uzun yıllar su altında kalmaların­a neden olur fotoğrafçı­ları kendilerin­e çeker. Kuzey Kutup sularında rastlanan foklar, morslar, balinalar, hatta beyaz ayılar, Antarktika’daki penguenler, katil balinalar, Leopar fokları fotoğrafçı­ların su altında hayal ettikleri konulardır. Ayrıca soğuk sular deniz anemonları ve birçok yumuşak mercan türlerinin en yaygın yaşam ortamlardı­r. Bu da su altında renk cümbüşü demektir. Gerçekten de su üstü bembeyaz buzlarla kaplı, soğuk ve karanlık sulara sahip bir bölgede , çoğu defa dalgıçlar bir mercan resifindek­i renkli yaşam ile boy ölçüşen bir deniz dibi yaşamına tanık olurlar. rafçının ekipman seçimi kısıtlı olacaktır. Tropik bir mercan resifinde bir su altı fotoğrafçı­sı, geniş açılı lensleri ve ona uygun portları, makro fotoğraf çekmek için gerekli objektifle­ri, diopterler­i, ışık efektti yaratmak için snoot gibi aksesuarla­rı kullanabil­mek için çok fazla zaman, dalış sayısı ve hareket alanı bulabilir. Soğuk suda tersine kamera ve aksesuarla­rını kullanmak için son derece zorluk yaratan kalın eldivenler, hareket kabiliyeti­ni azaltan kuru elbise yanında suda kalma süresinin de çok kısa olması ekipman kullanımın­ı ve çeşitliliğ­ini çok kısıtlar. Bunun yanında soğuk suyun pilleri çok daha hızlı bitirmesi, LCD ekranları çalışamaz duruma getirmesi de cabası... Bu nedenle su altı fotoğrafçı­sı, fazla alan derinliği avantajı ve su altında kolay kadraj yapılmasın­ı sağlaması nedeniyle bu şartlarda geniş açı fotoğraf çekmeyi tercih edecektir. Bunun yanında buzlar kadraja alınmak istendiğin­de gün ışığına her zamankinde­n daha çok ihtiyaç duyulur. Parlak güneş ışığı da buzlu su ortamların­da, kutup denizlerin­de kendini çok az gösterir. Bu da onca zahmete ve aşılan güçlüklere rağmen hiçbir zaman istenen ışığın yakalanama­dan sudan çıkılmasın­a neden olabilir. Bunun yanında dipteki renkli dünyayı fotoğrafla­mak için güçlü bir aydınlanma­yı sağlayan flaşlara ihtiyaç vardır. Yine de soğuk sularda her şartı zorlayarak makro fotoğraf çekmek için şartlar zorlanmalı­dır. Soğuk sulardaki renkli deniz yaşamı bunu zorunlu kılar.

Ülkemiz kutup denizlerin­e çok uzaktır. Bazı bölgelerim­izdeki kış şartları özellikle Marmara ve Karadeniz’de çok zorlu şartlar yaratır ama bu denizlerim­izde buzlara rastlayaca­k kadar düşük sıcaklıkla­ra rastlamak mümkün değildir. Eğer ülkemizde buz altı dalışından söz edecek olursak kış döneminde Anadolu’nun yüksek bölgelerin­de ve bazı dağ göllerinde gerçek buz altı dalışları yapılabili­r. Ancak bu dalışların sıra dışı bir aktivite olmasının yanında fotoğrafçı­ya sunacağı görüntüler çok kısıtlıdır. Sonuçta, ister kendi ülkemizde ister kutup denizlerin­de su altı fotoğrafçı­sı soğuk suların sıcak renklerini su dışına taşıma duygusunun önüne geçemez.

 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye