SU ALTINDA FOTOĞRAF ÇEKMEK
Objektifin Önündeki Köpekbalığı…
Savanlarda fotoğraf çeken bir fotoğrafçı için aslan fotoğrafı çekmek nasıl bir hedefse, su altı fotoğrafçısı için de köpekbalığı çekmek aynı şekilde önüne geçilemez bir tutkudur.
Köpekbalıkları; büyüleyici ve dehşet uyandıran, saygı duyulan ve korkulan canlılar! Onlardan çekinmeyen, onlara ilgi duymayan çok az insan vardır. En deneyimli dalgıçlar bile bulundukları bölgede köpekbalıkları varsa ona göre dalışlarını planlar ve önlemlerini alırlar. Ama özellikle su altı fotoğrafçıları deneyim kazandıkça en çok karşılaşıp fotoğraflamak isteyecekleri canlıların başında da köpekbalıkları gelir. Pek çok insan buna anlam veremez. Tehlikeli deniz canlıları ile özellikle de onların ortamında karşılaşmak nasıl bir istek olabilir ki? Öncelikle bu “tehlikeli deniz canlısı” kavramını tartışmak gerekir. Bir denizkestanesi uzun dikenleri ile insanlar için tehlikeli canlılar arasındadır. Belki de en korkulması gereken canlıların başında öldürücü zehire sahip bazı denizanası türlerinin gelmesi gerekir. Hatta rengarenk mercan türleri arasında insanı hastanelik edebilecek kadar zehirli türler bulunur.
Ama hiçbirinden korkulmaz köpekbalıklarından korkulduğu kadar. Çünkü 1974 yılında bir roman yazıldı ve bir yıl sonra da filmi çevrildi; “Jaws” (Çeneler) adı verildi. Bu film öyle bir ilgi gördü ki, bilmeyen, görmeyen, seyretmeyen kalmadı. Sonuçta değil denize kıyısı olan ülkelerde, hayatlarında belki de deniz görmeyecek çöl kasabası insanları bile köpekbalıklarından korkar oldu. Bu film halâ zaman zaman televizyonlarda gösteriliyor ve gencecik çocukların içine bu gerçek dışı korku yerleşiyor. Gerçek dışı çünkü, her yıl köpekbalığı saldırısı yüzünden hayatını kaybeden insanların sayısı 3 veya 4 kişiyi geçmiyor. Bu bir tahmin değil, dünyada geçmişten günümüze köpekbalığı saldırılarını takip eden, kayıt alan kurumlar var. Bunlar onların rakamları. Bunun yanında trafik kazalarında hayatlarını kaybedenleri bir tarafa bıraktım, “selfie” çekerken bile hayatını kaybeden insanların sayısı akıl almayacak kadar çokken nasıl oluyor da bu köpekbalığı korkusunu insanlar içlerinden söküp atamıyorlar? Bu canlılar yaklaşık 400 milyon yıl önce okyanuslarda varlıklarını gösterip günümüze kadar gelen canlılar. Yani dinozorların günümüzdeki en yakın tanıkları. O nedenle yırtıcı canlılar ve bu özellikleri ile evrimleşmişler. Ancak günümüze kadar üç yüzden fazla türle gelmişler. Bu kadar tür içinden ancak 3-4 türü insanlar için doğrudan tehlikeli olabilir. Savanlarda fotoğraf çeken bir fotoğrafçı gibi aslan fotoğrafı çekmek nasıl kaçınılamayacak bir hedefse, su altı fotoğrafçısı için de köpekbalığı fotoğrafı çekmek aynı şekilde önüne geçilemez bir tutkudur.
En kolayı resif köpekbalıkları
Köpekbalıkları ülkemiz denizleri de dahil dünyanın her denizinde bulunur. Buna rağmen fotoğraf çekmek için köpekbalıkları ile karşılaşmak, onları kadraja alabilmek ya bir tesadüf eseridir ya da bunun için özel programlar yapılmıştır. Özellikle mercan resiflerinde diğer tropik resif balıkları yanında hiç eksik olmayan birkaç resif köpekbalığı türü her
zaman dalgıçların karşısına çıkan ve fotoğraflanması kolay olan türlerdir. Ancak açık denizlerde pelajik yaşam süren köpekbalıklarının fotoğrafı yanında bu resif köpekbalıklarının fotoğrafını çekmek savanda bir aslan fotoğrafı çekmek yerine bahçedeki bir kedi fotoğrafını çekmekten pek bir farkı yoktur. Kısaca, uçsuz bucaksız okyanuslara dağılmış köpekbalığı türlerinin fotoğraflarını çekmenin en zor kısmı köpekbalıklarına ulaşıp onları görebilmektir.
Köpekbalıklarının doğal yaşam ortamlarında fotoğraflarının çekilebilmesi için organizasyon yapılan dünya üzerinde belli başlı bazı bölgeler vardır. Özellikle “Büyük sardalye göçü” sırasında Güney Afrika kıyıları, Kostarika’ya bağlı Cocos Adası, Meksika’ya bağlı Socorro Adası, Ekvator’ a bağlı Galapagos Adaları ve Bahamalar bilinen en belli başlı bölgelerdir. Bu bölgelerin bazılarında köpekbalıklarına doğal halleri ile rastlanırken bazı yerlerde özellikle Bahamalar’da yemleme yapılarak çevredeki köpekbalıklarının fotoğrafçıların çevresine yaklaşmaları sağlanır. Ancak, o “Jaws” filminin kahramanı Büyük Beyaz Köpekbalığı’nın fotoğraflarını çekmek de sadece özel kafeslere girerek mümkün olur. Çünkü bu yırtıcılar suya balık ve balık kanı dökülerek dalgıçların yanına yaklaştırılabilirler ve bu aşamada da beslenme içgüdüsü ile fotoğrafçılara yaklaşan bu balıklar o aşamada insanlar için son derece tehlikeli bir haldedir. Bu konuda da Güney Afrika’nın Gansbaii bölgesi, Meksika’nın Guadalupe Adası ve Güney Avustralya en popüler 3 bölgedir. Bu kapsama giren köpekbalığı fotoğraf çekiminde hem fotografik hem de güvenlik açısından belirli şartlara uyulmalıdır.
Geniş açı ve zum lens
Kameralarda geniş açı kullanmak bir zorunluluktur. Yine de bir prime lens kullanmak yerine geniş açılı bir zum objektif kullanmak, balığın hızlı ve öngörülemeyen hareketleri sırasında istenen kadrajı yapabilme şansını yaratır. Flaşların da su altı için tasarlanmış en güçlü rehber numarasına (Guide Number) sahip modellerden ve yeniden dolum süresinin en kısa olan flaşlardan seçilmesi hedeflenen aydınlatmayı sağlayabilmek için gereklidir. Çünkü beslenme aşamasında çok yakına yaklaşmış olduğu haller dışında özellikle pelajik yaşam süren bir köpekbalığına 3-4 metreden daha fazla yaklaşabilmek çok zordur. Flaşlar da TTL yerine manuel full güçte tutulmalıdır. Çekilen derinliğe bağlı olarak güneş ışığının ortamı aydınlatma durumuna göre flaşlar yanında ortam ışığının da kompozisyona destek vereceği göz önüne alınmalıdır. Mümkün olduğu ölçüde düşük enstantane kullanarak arka planın mavi rengini fotoğrafa katmak gerekir.
Köpekbalıklarını açık denizde üstten bakıldığında, koyu gövde yapıları nedeniyle seçebilmek ve fotoğraflamak zordur. Ancak hemen hemen her tür köpekbalığının koyu olan sırt renklerinin tersine alt kısımları beyaza yakın hatta beyaz renklidir. O nedenler üstten fotoğraflamak yerine aynı hizadan hatta biraz altta kalarak fotoğrafları çekilmelidir. Köpekbalıkları tek gezdikleri gibi birkaç bireyin oluşturduğu guruplar halinde de gezerler. Biz onları tehlikeli yırtıcılar olarak görsek bile tersine insanlardan özellikle de dalgıç ekipmanlarının
çıkardıkları seslerden rahatsız olurlar ve fotoğrafçıdan uzaklaşmayı tercih ederler. O nedenle görüldüklerinde mevcut konum bozulmamalı, yavaşça nefes alıp verilmeli ve yaklaşmaları beklenmelidir. Köpekbalıklarının türleri bilindiğinde onların davranışlarının ne olacağının da öngörülmesi kolaylaşır. Köpekbalığı genelde, belirli bir mesafeye kadar yaklaşır ve kendi koyduğu sınıra gelince sağa veya sola dönüp uzaklaşmaya başlar. İşte bu dönüşler sırası fotoğrafın çekileceği andır.
Köpekbalıkları sürpriz saldırılar yapmazlar. Öncelikle köpekbalıklarının fotoğraflarını çekecek fotoğrafçı, türleri ayırt edebilmeli ve onların davranışlarını bilmelidir. Hiçbir köpekbalığı kendi boyuna yakın, ayrıca üzerinde birçok ses çıkaran alışık olmayan malzemeler bulunan bir canlıya saldırmak istemez. Eğer ilgi duysa bile böyle bir hedefe saldırmak için defalarca onu dener. Denemenin sonunda da saldırması çok çok uzak bir ihtimaldir. Çünkü, fotoğrafçının hiçbir davranışı onun önceki avlarına benzemez, bu nedenle uzaklaşır gider. Ama bu arada fotoğrafçı hayatı boyunca saklayabileceği kareleri yakalama şansını yakalar.
En tehlikeli olan Büyük Beyaz
Fotoğrafı çekilirken gerçekten tehlikeli olacak türlerin başında Büyük Beyaz köpekbalıkları gelir. Köpekbalığı türleri arasında en rakipsiz ve yırtıcı olanı da bu türdür. Hepimizin “Jaws” filminden tanıdığı tür! Buna rağmen onları konu alan filmlerin aksine insanlara uzak bölgelerde kendi avları peşinde gezerler. En çok hedefledikleri canlılar da foklar, denizaslanları ve onların genç bireyleridir. Dünya denizlerinde bu canlılar özelikle üreme dönemlerinde nerede yoğunlaşmışlarsa onlar da orada toplanırlar. Bu nedenle fotoğraflarının çekilebilmesi için de onların avlandıkları bu bölgelere gidilmesi zorunludur. Aynı aslan, leopar fotoğrafı çekmek için Afrika savanlarına, ormanlarına gitmek gibi. Bu bölgelerde av ve beslenme için bulundukları için suya girecek fotoğrafçı da doğal olarak hedefleri arasında olur. Bu bölgelerde bu canlıların fotoğraflarını çekmek ancak özel tasarlanmış kafesler içinde suda bulunmakla mümkün olabilir.
Avlanmak için bulundukları bölgede suya kafesler indirilir ve fotoğrafçılar kafes içine giren dalgıçlar çevrelerine gelecek köpekbalığını beklemeye başlarlar. Ancak kendi hallerine bırakılırsa bu yırtıcılar kafesin yanına gelmeyi pek de tercih etmezler. Çünkü bölgedeki tüm köpekbalıkları çevredeki deniz memelilerinin peşindedir. Onlara kafes yakınına çekmek için tek çare kafesin çevresine balık artıkları ve kanlarını akıtarak çevreye koku salmaktır. Bu yapıldıktan sonra Beyaz köpekbalıkları kafesin çevresine gelmeye başlarlar. Ama ne kadar büyük ve yırtıcı olsalar da kafes ve içindeki dalgıçlar onlar için yabancı ve ihtiyatlı olunması gereken varlıklardır.
Koku onları çeker ama yine de kafese yaklaşmakta isteksiz olurlar. Ama onları daha da tahrik etmek üzere tekneden yarısından kesilmiş kuyruğundan ipe bağlanmış yarım bir ton balığı belirli aralıklarla arka arkaya suya atılıp çekilir. Bu balıkların iyice kafese daha fazla yaklaşmalarına neden olur. Atılan balığı ısırmak için hamle yaparken birden ağzının çevresinden geri çekilen balık onun hamlesinin boşa gitmesi sağlar.
Bu arka arkaya birkaç defa yapıldığında artık köpekbalığı aynı kırmızı pelerin ile kızdırılan boğa gibi cinnet aşamasına gelir. O aşamada hiçbir dalgıcın suda olması düşünülemez. Öyle ki büyük beyaz köpekbalıkları kendisine sunulan balığı bir tarafa bırakıp kafese bile saldırmaya başlar. İşte bu sırada kendine hakim olabilen fotoğrafçı hayatında bir daha fırsatını yakalamayacağı fotoğrafları çekebilir.
Bu kafes dalışları dışında köpekbalıklarının fotoğrafını çekerken onların agresif davranışlarına tanık olmak çok zordur. Yine de elinizdeki kamara kabinini balıkla aranızda tutmakta yarar vardır. Çünkü tek çare karada, kamera ile birlikte ağırlığı yaklaşık 5-6kg olan, sert metalden yapılmış bu kabin sistemi, hamle yapan köpekbalığına karşı tek güveneceğiniz silahınız olacaktır! Bu yazının da böyle bitmemesi lazımdı ama bu gerçeği belirtmeden de yapamadım!
Köpekbalıkları sürpriz saldırılar yapmazlar. Öncelikle köpekbalıklarının fotoğraflarını çekecek fotoğrafçı, türleri ayırt edebilmeli ve onların davranışlarını bilmelidir. Hiçbir köpekbalığı kendi boyuna yakın, ayrıca üzerinde birçok ses çıkaran alışık olmayan malzemeler bulunan bir canlıya saldırmak istemez.