Bir Fotoğraf Kolektifi: Turkuaz Street
Ülkemizin köklü sokak fotoğrafı kolektiflerinden biri olan Turkuaz Street dergimizin bu ayki konuğu...
Fotoğraf kolektifleri, belirli bir tarza dayalı olarak fikirleri, projeleri, iş birliklerini paylaşmak ve birlikteliğin yarattığı zenginliğinin farklı vizyonlarını tek bir fotoğrafa, ya da fotoğraf projelerine yansıtmak amacıyla oluşturulan fotoğrafçı gruplarıdır. Bugün dünyanın birçok noktasında fotoğraf üretmek için bir araya gelmiş, binlerce fotoğraf kolektifi bulunuyor. Özellikle sokak fotoğrafçılığı alanında çalışmalar yapan kolektiflerden söz etmek mümkün. Dijital ve sosyal medyanın yanı sıra bu kolektifler, karma sergiler, kitaplar ve geleneksel medya araçlarını da kullanarak ürünlerini paylaşmaktadırlar.
Kurulduğundan bu yana yedi yılı geride bırakan ülkemizin köklü sokak fotoğrafı kolektiflerinden biri olan Turkuaz Street
dergimizin bu sayısında konuğumuz oluyor. Fotoğraf yolculuğuna 2013 yılında Ufuk Akarı, Efe Çaylak ve Alphan Yılmazmaden ile çıkan Turkuaz Street Fotoğraf Kolektifi, geçen zaman içinde üye sayısını 15’e çıkarttı. Pandemi koşullarına rağmen üretmeye devam eden Turkuaz Street üyelerinin fotoğrafları ve Ufuk Akarı’nın yazmış olduğu mesajla sizleri baş başa bırakıyoruz.“Fotoğraf bireysel bir yolculuktur. Buna rağmen ticari veya ticari olmayan çeşitli nedenlerden dolayı fotoğrafçılar kolektifler kurmak suretiyle bir araya gelme ihtiyacı duymaktadırlar.
Paylaştıkları tarz ve değerleri daha yüksek sesle duyurma arzusu ile bu motivasyonu taşıyanların oluşturduğu kolektif yapılanmalar, kolektif belleklerini geleceğe aktarmak amacı taşımaktadırlar. Bu aktarma biçimi insanlığın iz bırakma ben buradayım deme biçimi aynı zamanda. Aidiyet oluşturma değer yaratma ve aktarma arzusu insanın doğasında olan sosyal bir davranış biçimidir. Sokak fotoğrafındaki kolektif oluşumların başlangıcı 2000 yılında Nick Turpin tarafından kurulan In-Public
Sokak Kolektifi’dir. İnternetin gelişimine paralel olarak fotoğraf paylaşım sitelerinin ortaya çıkması, fotoğrafın dernekler dışında da konuşulur tartışılır olmasını sağlamıştır. Bu platformlar sayesinde mesafeler azalmış birbirine işlerinden ötürü yakınlık duyan fotoğrafçılar tanışma fırsatı bulmuşlardır. Türkiye’nin ilk sokak fotoğrafı kolektifi Turkuaz Street işte böyle bir iklimde hayat bulmuştur.
2012 yılında sokak fotoğrafı arayışlarında yolları kesişen bir grup amatör, uluslararası fotoğraf paylaşım sitesi olan Flickr’da önce Türk Sokak Fotoğrafçılığı grubunu kurduk. Kolektif oluşturma düşüncemizi bir süre tartıştıktan sonra, 2013 yılı başında bir manifesto ile Turkuaz Street Kolektif adını alarak sokak sahnesine adımımızı attık. Ayrılma ve katılımlarla bugünkü kadrosuna ulaşan Turkuaz Street Kolektifi, yedi yıldır sokak fotoğrafı yolculuğuna devam etmektedir. İlk sergisini Ocak 2020’dea İFSAK sergi salonunda açan kolektifimiz pandemi nedeniyle planladığı İzmir, Ankara ve Eskişehir sergilerini düzenleme fırsatı bulamadı. Bu gelişmeler üzerine kitap hedefimize yoğunlaştık. 2021 Ocak ayında 8.yılımızı fotoğraf dünyamıza kazandıracağımız bir kitapla kutlayacağız. Kolektifimiz ticari kaygısı olmayan, eşitlikçi ve gönüllü birlikteliktir. Hiyerarşik bir mekanizması yoktur. Üye alımları davet üzerine olmaktadır. İş bölümü gönüllülük esasına göre yürümekte şeffaf ve katılımcı demokrasi amaçlanmaktadır. Turkuaz, fotoğraf konuşacağımız bazen fotoğraf düzenleme için birbirimize danıştığımız, yaratıcılığımızı teşvik ettiğimiz bir yuva gibidir.
Sokak fotoğrafı kayıtlarımızın, hızla değişen dünyamızda aynı zamanda yaşama tanıklık yapması gerçeğinden hareketle belgesel fotoğrafla yakınlığımız olduğunu düşünüyoruz. Bu bağlamda üyelerimiz bireysel belgesel seri çalışmalar da yürütmektedirler.
Aynılaşmadan farklılıklarımızla aynı çatıda aidiyet oluşturan Turkuaz Street Kolektifi üyeleri güç birliğinden doğan sinerji ile ortak hedeflere koşmanın mutluluğu ile fotoğraf yolculuğunu sürdürmenin heyecanı içindedir. Kuruluş manifestomuz aynı zamanda fotoğrafa yaklaşımımız ve vizyonumuzu ifade etmektedir; “Günlük hayatın koşuşturması içinde an gelir her şey yerli yerine oturur. Yaşadığımız şehrin kaosu, bilinmezliği ve öngörülemezliği içinde böylesi anların peşine düşmek ve paylaşmaktır derdimiz. Fotoğrafa yaklaşımımız aynı zamanda hayata bakışımızı yansıtır. Gerçeğin kurgulanamayacak kadar olağanüstü, yalın ve karmaşık, bir o kadar da güzel olacağı inancıyla bakıyoruz fotoğrafa. Bu tutkuyu paylaşan insanlar olarak bir aradayız. Amacımız, bir yandan birbirimize destek olup kendimizi geliştirerek Sokak fotoğrafını Türkiye’de bilinir kılmak, bir yandan da bu bakışı taşıyan arkadaşlarımız için “Turkuaz” olarak Türkiye sokak fotoğrafının referans noktalarından biri olabilmektir.”
Adana’da doğdum. Orta ve liseyi İstanbul’da yatılı olarak Üsküdar Amerikan Kız Lisesinde okudum. Sonra resim sanatına ilgi duyarak Ressam Mahir Güven ve Altan Çelem’den resim dersleri almaya başladım. Sanat tarihini de Arşo Gasparyan’dan aldım. Böylece sanat alanında ilerlerken hocamın da tavsiyesi üzerine fotoğraf çekmeye başladım.
Bunu da çok severek yaptığım için daha profesyonel olmak adına fotoğrafçı Niko Guido’dan dersler aldım ve 2014’te onun kurduğu Fotoğraf Gezginleri ile “Ben İstanbul” projesinde yer alıp İstanbul’un büyüsünü kalıcı bir şekilde, kitaplarımızla gelecek nesillere aktarmanın gururunu yaşıyorum. Ara Güler, İzzet Keribar, İbrahim Zaman gibi değerli sanatçılarımızın adına düzenlenen yarışmalarda ödüller aldım. Ayrıca, hocamızla yurt dışında dünyanın dört bir yanında fotoğraf gezilerine katılıp çok güzel sokak fotoğrafları, sıradışı portreler çekmek beni çok heyecanlandırıyor. Bu fotoğraflarla da yurt dışında sergilere katılıp ödüller alıyorum. Her ne kadar o fotoğrafı çekerken anı, duyguyu, heyecanı yaşıyorsakta bunu kitaplarımız sayesinde ölümsüzleştirmek beni çok mutlu ediyor.