İçimdeki Yolcu
“Yol seni değiştirmeye gözünden, bakışından başlar” diyen Şebnem Akarsu “İçimdeki Yolcu”da, kurumsal hayatı bırakmasının ardından çıktığı seyahatlerde edindiği yaşam deneyimlerini okuyucuyla paylaşıyor.
Her birimiz içimizdeki yolcuyla nasıl temas kurarız? Hiç kimse bir başkasının yolunu yürüyemiyor. Herkesin yeryüzüne bıraktığı kendi ayak izleri var. Ama bu izler geçici ve silinmeye mahkûm. Yeryüzünde ayak izi kalmış, yürüdüğü yollara ayak izini bırakmış hiç kimse yok. Lakin bir de yollara bırakılan ve yollardan alınan yürek izleri var. İşte kalıcı olan da bu. Eğer bir yolcu kendi çemberinden daha büyük ve kendinden daha öte bir varoluşun hikâyesine ortak olmaya niyet ediyorsa, kendi hikâyesini bu ortak bilince ekleyebiliyorsa, yeryüzüne yürek izleri bırakmaya niyet ediyorsa, içindeki yolcuyla temas etmeye başlıyor demektir. Gittiği memleket ve şehirlerdeki insanlar ile bir arada oldukça, yanlarına oturup sofralarına bağdaş kurdukça, sohbetlerine ortak olup, susup dinledikçe, sokaklarında yürüdükçe, ortak acılarımızı anladıkça, ortak mutluluklarımızı hissettikçe, yavaşlayınca, durunca, kendi içsesimizin yerine yolun sesini koymaya başlayınca, içimizdeki yolcu da bizi duymaya ve bizimle konuşmaya başlıyor demektir. Bu ses bazen bir fısıltı, bazen bir çığlık, bazen şefkatli ve yumuşak, bazen bir feryat. İçimizdeki yolcunun o sesine güvenebildiğimizde ve onu duymak istediğimizden emin olduğumuzda, bize söylediklerini yürekten dinleyebildiğimizde, kendi yerleşikliğimizde ve yollarımızda onunla birlikte yürüyor ve içimizde, dışımızda, yanımızda, berimizde onu hissediyor oluyoruz.