Gürültü diyeti: Sessizliğe kulak verin
Uzak Doğu’nun dinginlik anahtarı olan “sessizlik” felsefesi, içinize dönmenizi, kendi sesinizi duymanızı ve hızla akan hayatta kaybettiğiniz iç huzuru yeniden bulmanızı sağlıyor.
Birçoğumuz masa çevresinde sevdiklerimizle saatlerce süren keyifli sohbetlerden mutluluk duyuyoruz. Ancak kurduğumuz bütün iletişimler bu kadar besleyici olmayabiliyor. Modern hayat bizi hızlı bir akıntıya sürükleyip her şeyi “çabucak” halletmemizi istiyor. Bu hız, zamanla iletişim şeklimize de yansıdı; özensiz ve gelişigüzel sözcüklerle konuşuyoruz artık. Oysa bunun zihinlerimizde yarattığı yorgunluk ve verdiği bunaltı hissini neredeyse hepimiz duyabiliyoruz. Bu durum son zamanlarda sessizlik inzivalarının neden popüler olduğunu açıklayabilir. Sessizlik, kişinin sözel olarak dikkati dağılmadan zihnindeki durgunluğa odaklanmasını sağlar. Yine de hissettiğimiz bunalmışlığın kaynağı için her zaman dünyanın geri kalanını suçlayamayız, çünkü bazen kendi sesimiz etrafımızdaki dinginliği bastırır, duymamızı engeller. Belki de susmayı öğrenerek kaosun içindeki huzuru keşfetmemiz mümkün olabilir. Son birkaç aydır yaşadığımız izolasyon süreci çoğumuz için kendi sessizliğimizi dinlemenin fırsatı oldu. Bu süreçte sosyal çevreden uzaklaşmak ve bir nebze de olsa kendi içimize dönmek, bizi gürültünün içinde daha önce keşfetmediğimiz bir iç sessizliği keşfetmeye itmiş olabilir. Bu sükûnet zaman zaman bizi alışkanlıklarımızdan uzaklaştırdı ve bazılarımıza pek de çekici gelmedi. Ancak kendi sesimiz ve sessizliğimizle baş başa kalmak, bizi doğanın tonları ve kalbimizin nabzıyla yeniden buluşturabilir.
Budizm inancı, sessizliği kutsar ve rahiplerin “susma orucu” tutmasını fedakârlığın en üst mertebelerinden biri olarak görür. Tao felsefesinde yer alan bir uygulama yöntemi olan “sessizliği dinlemek” ise herhangi bir kelime veya kavrama değil, sessizliği dinlemeye dayanır. Adada yaşayan ve kayalara vuran dalgaları dinlerken bir süre sonra duyduğu tek şeyin sessizlik olduğunu fark eden bir Budist rahip, sessizliği dinlemeyi şöyle tarif eder: “İşitmenin öz doğasının akışına girdim ve böylece duyulanların sesini ortadan kaldırdım. Bu iç durgunluktan ilerlediğimde, hem sesler hem de sessizlik ortaya çıktı. Bu şekilde ilerlerken, hem işitme hem de diğer duyular eridi, ortadan kayboldu. İşitme ve duyulan şeylerin ikisi de unutulduğunda, işitme duyusu zihinde bir izlenim bırakmaz.” Sessizliği dinleme uygulamasında, dinleme eylemini sese, sessizliğe ya da ikisi arasındaki kontrasta bağlı olmadan dinlersiniz. Sessizliği dinleme eylemini devam ettirebildiğiniz takdirde bir üst noktaya ulaşırsınız, ancak bunun somutlaştırılmış bir anı yoktur. Bir başka deyişle, hâlâ farkındalığınız vardır ama farkında olduğunuz şey sadece boşluktur.
Thich Nhat Hanh, Budist rahip ve yazar söylediğinizde, zihniniz onları bu şekilde kabul eder. Ancak kendinize bu seslerin gürültülü ve rahatsız edici olduklarını söylerseniz, öyle olacaklardır. Tamamen rahatlamaya konsantre olarak sessizliğin sesini dinlemeye devam edin. Dağlardaki ve nehirlerdeki sessizliği, büyük ve geniş dünyayı, gökyüzünü duyun. Sonunda tüm evren sizin algınızda derin bir sessizliğe gömülecektir. Aynı derin sessizliği kendi içinizde de hissedin. Bu aşamaya geldiğinizde artık hiç ses yoktur ve dinlediğiniz sadece sesin sesidir. Her düşünce sessizliğe döner ve hareketsizleşir. Bu tekniği uygularken kendinizi zorlamak yerine rahat kalmaya ve doğal bir şekilde dinlemeye çalışın. Nihayetinde, sessizliği gerçekten dinleyen ve boşlukla birleşen bizim kendi farkındalığımızdır. “Sessizliğin farkında olmak” ve “sessizliği görmek” aynı şeydir. Farkında olan ve gören aydınlanmış doğamızdır. Pratikte bir sonraki adımınız sessizliğin netliğinde durmaktır ve bunu nasıl yapacağınızı öğrendikten sonra, gerçek doğanızı görerek kendi zihninizi aydınlatabilirsiniz. Bu aşamalara ulaşmak biraz zaman alabilir, ancak sessizlik farkındalığınızı sürdürürseniz, buna ulaşabilirsiniz. Yavaş ve istikrarlı çalışmak çok önemli. Sessizliği dinlerken zihninizin tekrar dolaşmaya başladığını hissettiğinizde, ikinci adıma geri dönün ve kalbinizde hiçbir düşünce ya da görüntü olmadan dikkatinizi gözlerinizden burnunuza, oradan kalbinize doğru hareket ettirmeye odaklanın.
Jpeg Takımadaları
Antonio Cosentino’nun Zilberman-İstanbul’daki Jpeg Takımadaları adlı kişisel sergisine sanatçının kendi yazdığı bir hikâye eşlik ediyor. Cosentino, Jpeg Takımadaları isimli bir ütopyanın düşünü kurar ve oraya doğru bir yolculuk planlar. Edebiyat ve gündelik unsurların bir arada olduğu dünyasında sanatçı, bugün, geçmiş, gelecek, kent, öteki kent ve ev üzerine yeni anlatılar kurar. Teneke heykellerden resimlere Cosentino’nun renkli dünyasını 29 Temmuz’a kadar Zilberman’ın ana galeri mekânında görebilirsiniz. zilbermangallery.com