İLK KURAL NEZAKET
EĞİTİMCİ VE YAZAR Gökhan Dumanlı, Türkiye’nin ilk ve tek Zarafet Akademisi’ni kuralı 10 yıl oldu. Yaşamın her alanında bizleri başarıya taşıyan bu kurallar bütününü özümsemek o denli önemli ki, Dumanlı da bu bilinç doğrultusunda çalışmalarını günden güne geliştirip, genişletiyor. İş dünyasının sıklıkla başvurduğu bu eğitimler aslında insanların hayatta daha sağlam adım atmalarına, sosyal ilişkilerini geliştirmelerine vesile oluyor.
Zarafet Akademisi bu yıl 10. yılını kutluyor. Yola çıkış hikâyeniz neydi?
Akademiyi kurarken 7’den
70’e her yaş ve statüden insana ulaşmak, bu konuda bilgi kaynağı olmak, bu konuyu insanların öncelikler listesinde üst sıralara taşımak en büyük hedefimdi ve şimdi geriye dönüp baktığımızda bunun gerçek olduğunu görmek benim için en büyük mutluluk. 10 yıl içinde bireysel/kurumsal eğitimler ve seminerlerle katıldığım 100’ü aşkın televizyon programıyla, 10 yıl içinde bu konuda yazdığım 10 kitapla binlerce akla ve kalbe dokundum. Bireysel ve kurumsal olarak aldığımız geri dönüşler de akademiyi kurma kararı aldığım o ilk gün itibariyle ne kadar doğru bir yolda olduğumuzu gösterdi.
Bu eğitimlere kurumların ilgisi yüksek mi?
Kesinlikle. İş dünyasının artık daha mobil olduğu, takım çalışması kavramının giderek daha çok ilgi gördüğü ve farklı kültürlere hassasiyet ihtiyacının arttığı küresel pazar koşullarında kişisel beceriler her zamankinden daha önemli. Bu yeni koşullara uygun ilişkiler geliştirmenize ve başarıya ulaşmanıza yardımcı olacak kişisel becerilerin en önemlisi ise zarafet kurallarına hâkimiyettir. İş hayatında öne geçmeniz ya da geride kalmanız bazen bütünüyle görgü kurallarını iyi bilip bilmediğinize bağlıdır. Eğer yaptığınız işte fark yaratmak istiyorsanız ilk sıraya sahip olduğunuz bilgiyi, hizmeti, ürünü nasıl temsil etmeniz gerektiği konusundaki farkındalıkla başlamanız gerekir. Bunun yolu da eğitimlerde anlattığımız profesyonel davranış kodlarını bilmekten geçiyor. Çünkü, profesyoneller, seçilmiş davranışlar sergilerler.
Son yıllarda insan ilişkilerinde yaşanan sıkıntıların temelindeki sebepler neler?
İnsanlar, nasıl ve ne şekilde olduğunu umursamadan popüler olmayı, hayatı hissederek yaşamaktan çok daha fazla önemsiyorlar. Bu düşünce bencilliği, bencillik karşındakini yok saymayı bu da nezaketsizliği beraberinde getirdi.
Hayatı hissederek yaşamaktan bahsettiniz. Bunu nasıl başarabiliriz?
Hayatı hissederek yaşamak, öncelikle yaşam yolculuğunda nasıl bir adam ve kadın olarak yoluna devam etmek istediğin sorusuna cevap vermekle başlar. Bu soruya yanıt veren insan, her gün kendini keşfederek yaşar. Bu keşif de yaşamının içini nelerle doldurmak istediğinizi belirler. Sizi mutlu eden, özel ve güzel kılan, ruhunuzu besleyen ne varsa bunlara yer açmaya başlarsınız.