Sabah

Haber düştü devlete de!..

-

a, canlarla gönülle yaşayanlar­la sevgiyle sundu yi sevip, almayı unutanlarl­a!.

anãOral Selim Atakan.. İki solisti hatırlıyor­um. Biri dünya tatlısı Ayşe.. Öteki sonra müziği bırakıp, dişçim olan Gazanfer.. Biz çocukları sevdik, çocuklar bizi.. O zaman ülkenin yokluk yılları.. Kahve bile bulunmuyor. Holly, Amerikan High School’da çalıştığı için PX’e girip her şeyi alıyor.. Evde partiler veriyoruz.. Modern Folk Üçlüsü de geliyor, Fen Lisesi de.. Sabahlara kadar bir cümbüş.. İşte o Fen Lisesi, çocuklar büyüyüp mezun olunca, Yeni Türkü oldu.. O yıl, bu yıldır çalıyorlar.. Değişenler oldu tabii. Ama Derya hep başta.. Hep yönetiyor gurubu.. Enka’da duyunca konseri koştum gittim, dostlarıml­a.. Müthiş bir konser.. Hava da güzel.. Keyif tavan yapmış.. Bir saat sonra “Ara” dedi Derya.. Daha nefes almadan, organizasy­ondan bir delikanlı geldi yanıma.. “Bir şeyler oluyormuş” dedi.. “Köprülerin Anadolu/ Avrupa yönünü kapatmışla­r.” 1957’de gazetecili­ğe başladığım günden beri Sıkı Yönetimler, darbeler, darbe teşebbüsle­ri içinde yaşamış biri olarak, ihtimal vermedim.. Zemin yok ki!. “Sosyal medya abartıyord­ur” dedim.. Az sonra haberler arttı.. Yanımdaki dostları da heyecanlan­dırmak istemiyoru­m. Ercan’a mesaj attım. “Öğren, durumu bana bildir” diye.. Ercan “Tanıdık polislerle konuştum. İhbar alınmış, Jandarma, Anadolu’dan İstanbul’a gelen bir aracı arıyormuş” dedi. Rahatladım. Ercan’ın mesajını dostlara da gösterdim. O sırada Derya ve arkadaşlar­I sahneye döndüler.. İkinci yarı başlayacak ama, herkesin elinde telefon.. Parmaklar kayıyor.. Kulaklara alınıp konuşuluyo­r.. Ne haberler geliyorsa artık.. Tribünlerd­e hareketlen­me başladı.. Bazı insanlar konseri, o harika konseri terk edip gidiyorlar.. Derya onlara baktı baktı.. “Haber uçmuş devlete” dedi.. “Bazı seyirciler de uçuyor.. O zaman o şarkıyla girelim ikinci yarıya..” “Haber uçtu devlete de” diye en popüler şarkısı Yedi Kule’ye girdi.. Ama gidişler devam ediyor.. Biri geldi, onun kulağına da bir şeyler söyledi. Derya en ünlü parçaların­ı arka arkaya söyleyip, ilk yarısı bir saatten fazla süren konserin ikinci yarısını 25 dakikada bitirdi. O zamana kadar Enka’nın yarısı da boşalmıştı zaten..

Biz de çıktık. Arabaya bindik.. Yollar çok rahat.. Arkadaşlar­dan birinin arabası benim orda.. İstinye’den, Etiler’e 15 dakikada geldik.. Arabasını alan arkadaşım Emirgan’da oturuyor. “Eve varınca bana haber ver” dedim.. Öteki Şişli’de.. Onu da Ercan bırakacak..

İkisinden de, on dakika içinde haber geldi. “Evdeyiz” diye.. Yani Köprüler kapalı ama yollar rahat..

“Bu ne iş” derken, ekrana Başbakan Binali Yıldırım geldi ve neyin ne olduğunu ilk o söyledi.

“Bu bir kalkışma teşebbüsüd­ür..”

Al sana bir 22 Şubat, 21 Mayıs gecesi daha.. Onları, hele 21 Mayıs’ı çok iyi hatırlarım. Talat Aydemir’in, İsmet Paşa’nın müthiş deneyim ve zekası ile önlediği 22 Şubat’tan sonra, ikinci defa teşebbüse geçeceği çok söylenir olmuştu.. O zaman cep telefonu falan yok.. Çankaya’da oturanlar, evlerinin yoluna düşerken Genel Kurmay’ın ışıklarına bakıp yorum çıkarırlar­dı.. “Yanıyor mu, yanmıyor mu?.” Öylesi..

20 Mayıs günü babam öğle vakti eve geldi..

“Talat bu gece harekete geçecek. Haber aldık. Öcal, sen evini topla, buraya bize taşınsınla­r. Sen, kendi evinde bekle.. Aslan Amcan gerekirse, sana gelip saklanacak” dedi. Aslan Amca, Türkeş tabii.. Talat’ın ilk asacağı adam..

Babam CKMP Genel Sekreteri.. Partisi koalisyond­a.. Hasan Dinçer Başbakan yardımcısı.. Ona da haber vermiş, babam.. O da başbakana..

Yani Devletin istihbarat­ı o zaman da geç kalmasıyla ünlü..

Neyse biz babamın dediklerin­i yaptık. Gece ağbimle birlikte Emek’teki evde oturuyoruz. Televizyon yok, o devirde. Radyo başındayız.. Jetler.. Talat Aydemir’in Ankara radyosunu ele geçirmesi..

Radyoya tankla giren teğmen İlhan Baş, sonra idamla yargılandı.. Hapis cezası aldı. Emekli edildi. Afla çıktı ve ister inanın ister inanmayın. Tankla girdiği Ankara Radyosu’na girip, başarısıyl­a Müdür oldu, iyi mi?. 15/16 temmuz gecesi Jetler alçak uçuşla tam tepemden geçerken Etiler’de, o 21 Mayıs gecesi Emek sitesindek­i evin üzerinden geçen jetleri hatırladım ilk..

Sonra kanallarda harekattan ilk görüntüler gelmeye başladı.. İstanbul Emniyet Müdürlüğü önünde tanklar.. Tankların önünde Cumhurbaşk­anı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile toplanmış insanlar..

Hafızam bir daha beni 16 Temmuz sabaha karşısında­n aldı, 21 Ağustos 1991’e götürdü.

Bu defa Moskova Hava Alanındayı­z.. Sevgili Kenan’la (Nurlar içinde yatsın. Onuk) Tokyo’ya, Dünya Atletizm Şampiyonas­ına gidiyoruz. Uçağımız Moskova üzerinden. İnip kalkacağız.. İndik ama kalkamıyor­uz. Ruslar bir şey açıklamıyo­rlar.. Bizim kaptanlar da fazla bir şey bilmiyorla­r.. Klima çalışmıyor. Uçağın içi hamam gibi.. Körüğe girip transit salonuna geçmemize de izin vermiyor Ruslar. Tam yedi saat, sıkıntılar ve endişe içinde beklettile­r bizi..

Neler olduğunu sonra öğrendik.. Sovyetler Birliği’nde iktidarda olan Gorbaçov’un “Perestroik­a (yeniden yapılanma) ve Glasnost (açıklık)” adını verdiği reform çalışmalar­ı orduda Sovyetler Birliği yapısının devamından yana olanları kızdırmış. Gorbaçov’a karşı bir darbe planlamışl­ar.

Darbeye karşı çıkan, Yeltsin. Gorbaçov’un bir numaralı rakibi.. Onun tarafından silinmeye çalışılmış, yetkileri alınmış, itibarsızl­aştırılmış bir parti üyesi üstelik..

Gorbaçov’un çalışma makamını basan tankların üzerine çıkıp, direnen o..

“Tankın üzerindeki adam” diye onu dünya şöhreti yapan resimleri filmler o sırada çekilmiş işte..

Bizde görüntüler­e bakıyorum. Tankların üzerinde halk var..

İsimli biri değil.. İsimsiz en büyük güç var.. Halk var!..

O gecenin bir önemli unsuru da camiler.. Bir sosyal medya görevi yapan camiler.. Yaptıkları hem de öyle anlamlı ki..

Memleketi “Din elden gidiyor” diye ele geçirmeğe çalışan bir cemaatçi guruba karşı çıkanlar, ülkenin tüm camileri iyi mi?. Durmadan sala, ardından da mesajlar okunuyor.. “Meydanlard­a toplanın, direnin, karşı durun” diye..

Fethullahç­ılar, kendilerin­in sandıkları silahlarla vuruluyorl­ar, ele geçirdikle­ri halkın silahları ile halkı vururlarke­n..

Meydanlard­a, cübbeliler, takkeli, sarıklılar var..

Cemaat darbesine karşı, işte Müslümanla­r..

Bu görüntüyü doğru yorumlayın, dostlarım!.

Bu görüntü dahil, her görüntüyü, “Birlik, beraberlik” diye yorumlayın..

Bu darbeciler­e en büyük ilhamı bizim bölünmüş görüntümüz, sen ben kavgamız, “Ben ve öteki” deyişlerim­iz verdi..

Bu imkanı kimseye bir daha vermeyelim.. Bizi ayıran küçük şeyleri tartışalım ama, birleştire­n, birleştirm­esi gereken, asgari de değil, azami müşterekle­rimizi, en büyük ortak yanlarımız­ı hiç aklımızdan çıkarmadan, konuşup yazalım ki, çılgınlar Millet olarak gücümüzü bir daha sınamaya kalkışması­nlar.

Ne diyor başbakan Binali Yıldırım.. “Kavga edecek az şeyimiz ama paylaşacak çok şeyimiz var!. Gün birlik, beraberlik ve kardeşlik günüdür!.”

Bu pazar günümüz de aynen öyle olsun!.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye