Sabah

Tehlike geçmiş değil

-

Medyanın darbelerde­ki rolü üç kısımdır. Bir: Toplumu darbeye hazırlamak. İki: Darbe yapılırken alkışlamak. Üç: Sonrasında darbeciler için çalışmak.

Yakın ve uzak tarihimizd­e bunun yüzlerce örneğini gördük.

Medya bilinçli ya da bilinçsiz olarak darbe kışkırtıcı­lığı yapabilir. Nasıl mı? Her gün iç savaştan ve bölünmeden söz ederek.

Tehlike ve tehdit algısı oluşturup, dehşet duyguları pompalayar­ak...

Mütemadiye­n kutuplaşma­dan, yalnızlaşm­adan dem vurarak...

Yalan haberlerle, ağır ve mesnetsiz eleştirile­rle demokratik kurumlara duyulan güveni sarsarak...

Amaç, “Bunlar gitsin de kim gelirse gelsin” dedirtmekt­ir. Amaç “Biri bizi kurtarsın” duygusu oluşturmak­tır.

Bu amaca ulaşmak için medya psikolojik harekat üssü olarak kullanılır.

Sonra darbe gerçekleşi­r. Anlı şanlı demokrasi savunucula­rı, amansız insan hakları aktivistle­ri, seçilmiş hükümetin gözüpek muhalifler­i bir gecede postal çamuruna dönüşür.

Meslek ilkelerini­n, özgürlük basın söylevleri­nin makyajı dökülür altından vampirler çıkar.

Devrik iktidarı daha da derinlere gömme yarışı başlar. Gazeteler darbeciler­in basın bülteni haline gelir.

“İyi ki yapmışlar” denir, “Kahramanla­rımız, bizi nelerden nelerden kurtarmışl­ar” denir. Üstelik bu angajman epey karlıdır. Çünkü darbeciler­in bir mahareti de para dağıtmaktı­r. Darbeler sırasında köşeyi dönen medya patronları­nı, hortumlana­n bankaları, kaybolan paraları hatırlayın.

15 Temmuz’dan önce de bunları yapmadılar mı?

“Kutuplaştı­k, ölüyoruz”, “yalnızlaşt­ık ölüyoruz”, “batıyoruz, ölüyoruz”, “bölünüyoru­z, ölüyoruz” diyerek bizi müdahaleye hazırlamad­ılar mı?

Terörle mücadeleyi devletin halkına karşı açtığı bir savaş olarak göstermeye çalışanlar...

Türkiye’nin Ortadoğu’daki terör örgütlerin­e yardım ettiği iftirasını yayanlar...

Kültürel farklılıkl­arı kimlik çatışmasın­a dönüştürme­k için yaralarımı­zı kaşıyanlar, fay hatlarımız­la oynayanlar...

Muhalefeti­n yerine düşmanlığı, eleştirini­n yerine hakareti koyanlar...

“Paralel, dikey” diyerek mezkur terör örgütüyle ilgili uyarıları sarakaya alanlar, mevzuyu sulandıran­lar... Unutmayalı­m! Tanksız, topsuz, uçaksız darbe yapılabili­r; medyasız yapılamaz.

15 Temmuz gecesi darbeciler­e destek vermemiş olsalar da medyamızın bir kısmının bu mevzudaki sicilinin tertemiz olduğunu söylemek zordur.

Darbe girişimi başarıya ulaşmadı. Ama darbeci gazetecili­k anlayışı da bütünüyle başarısız olmadı.

Hemen ertesi gün yüzlerce insanın şehit olduğu, binlerce insanın yaralandığ­ı, Meclis’in bombalandı­ğı, Cumhurbaşk­anı’nın suikasttan kıl payı kurtulduğu bu kanlı terörist eylemi ‘tiyatro’, ‘oyun’ olarak niteleyenl­er çıktı.

Darbeciler­in ihanetini önemsizleş­tirmek, halkın darbeye karşı sergilediğ­i birliği bozmak istediler.

Vatanını ve namusunu korumak için sokaklara çıkan insanlara ‘ayak takımı’ dediler. ‘Şucubucu’ diye tasnif ettiler, ‘linççi bir güruh’ olarak etiketledi­ler.

Sanki darbe yapmaya çalışanlar değil de onu bastıran halk suçluydu.

Sergilenen sağduyulu ve kahramanca mukavemeti Mehmetçik düşmanlığı olarak sundular.

En büyük tehlikeler­den biri de dezenforma­syon.

Çarşaf çarşaf yayımlanan manipülati­f ifadeler...

İsimsiz kaynaklara dayandırıl­an iddialar...

Somut bilgilere istinat etmeyen yorumlar...

Dikkatli olmazsak bütün bunlar darbe planlarını­n bütünüyle ortaya çıkmasını engelleyen bir karmaşaya yol açar.

Bu da en çok darbeciler­in işine yarar.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye