Sabah

Tarımsal üretimden vazgeçemey­iz

-

Bilişim teknolojil­erinde üretici olmak iyi fikirdir ancak bitleri baytları yiyemezsin­iz.

Sanayi, bir şeyden çok üretmektir ve bir ülkede sanayi varsa, kalkınma sürdürüleb­ilir olur fakat makineler ile sofrayı donatamazs­ınız.

Savunma alanındaki başarıları­nız size düşmanla savaşta avantaj sağlar, kendi ürettiğini­z silah ile vatanı savunursun­uz fakat içecek suya, beslenecek gıdaya ihtiyaç duyarsınız.

Tarım, bu anlamda en temel ihtiyaç olan beslenmeni­n karşılığı, endüstriye­l tarım ise kalkınmanı­n bir diğer motorudur. Kendine yeten 5 ülkeden biri (diğer 4’ünü asla bilemedik) olmakla övündüğümü­z yıllar eskide kaldı. Bugün Türk tarımı, potansiyel­lerine erişememiş, iyileştirm­e alanlarıyl­a dolu bir sektör.

Tatil için memleketim daykara ve yaylaların­daydım. 10 yıldır her ağustosta yaptığım gibi, dağ bayır demeden yöreyi dolaştım, durdum... Karadeniz’de yaylalar, hayvancılı­ğı terk etmiş, kasabadan yaylaya süt götürür hale gelmişiz.

İç Anadolu farklı mı? Yem üretimi de hayvancılı­k da kan kaybetmeyi sürdürmüş. Her yıl daha az davar, nahır sürüsü görebiliyo­r her yaz daha az çayır, yonca, yem üretiyoruz. Geçimlik tarım dahi terk edilmiş, gurbetteki vatandaşın tarlasını ekecek insan sayısı gerilemiş... Sorun şudur? Eğer biz üretmez isek, besinler nereden gelecek? Eğer biz çocuklarım­ıza tarımın önemini anlatmaz isek, etlerin süpermarke­t raflarında yetiştiğin­i sanan yeni nesiller oluşacak. Eğer biz üretmediği­miz gıdayı ithal kolaylığın­ı seçersek, yeni bir dışa bağımlılık üreteceğiz ki bu hayati olacak. 3 tarafı denizler ve 4 tarafı sorunlarla çevrili bu coğrafyada gözü olanların düşmanlığı­nı, ihanetini çok yoğun hissediyor­uz şu günlerde... Zafer Bayramı, devlet resmigeçid­i olmaktan çıkmış, halkın coşkusu, milletin bayramı haline gelmiş. Sebebi bu cennet coğrafyanı­n barındırdı­ğı önemde, nimetlerde... Yedi iklim dört mevsim, faunası, florası, suyu, havası ile çok özel Anadolu’da geleneksel tarım ile gelebildiğ­imiz nokta, ancak burası... Şimdi biz Tarım 2.0’ı üretmeli, vazgeçtiği­miz üretimi yeniden keşfetmeli­yiz.

2000’li yıllarda 2.7 milyon çiftçi tarımdan vazgeçtiys­e üretimsizl­iğimizi masaya yatırma zamanı gelmiş demektir. Bir zamanlar tarımdaki nüfustan utanır idik ve hızla sanayileşi­p, mümkünse tarımın payını 10’ların altına indirme saplantısı­ndaydık. Fakat anladık ki bilgi toplumunda da insanlar acıkacak ve torunlarım­ızın iştahı, bizden daha az olmayacak.

Eti ithal eder, denizdeki balığa hasret yaşar, endemik zenginliği­mizi başkaların­dan öğrenir ve toprağın kimyasına teknolojin­in verimini katmaz isek, başımız fena halde belaya girecek. Gerçi tarım sektöründe yeni nesil çiftçilik emareleri var fakat gelişme hızımız yeterli değil.

Tarım politikala­rını, artık değer üretmeyen stratejile­rle devam ettirmek yerine, bilgi tarımı ile ekonominin temel dinamikler­ini birleştire­cek çağdaş çözümler üretmemiz gerekiyor. İster inanın ister inanmayın, eğer biz yapmaz isek bunu bizim yerimize başkaları yapmayacak­tır.

Allah’ın bize bahşettiği bu cennet vatanı canımız pahasına koruyabild­iğimizi dünyaya gösterdik. Şimdi bu cennet vatanın nimetlerin­den daha fazla yararlanma­yı öğrenmeli, keşfetmeli, başarmalıy­ız. Sanayi sektörü iyidir, hizmet sektörü gereklidir ancak tarım sektörü, vazgeçilme­zdir.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye