Dövizde yeni hamleler
umhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin referanduma sunulmasının kesinleştiği günlerde, ekonominin öncelikli gündem maddesi, “durdurma” tartışmalarıydı. O günlerde, azınlıkta kalan bizler, “
tezini savunuyorduk. Gelinen noktada, kurda istikrar ve geri çekilme sürecini yaşıyoruz. Tabii, Kasım 2016’dan bu yana piyasalarda gözlenen oynaklıkların ve Türkiye’ye çekilen operasyonların faturası bugünlerde çıkıyor. Referandum sandığını, ekonomi ve geçim şartları üzerinden manipüle etmeye çalışanların sesinin çok çıkmasında bu arka plan kurgularının da etkisi olduğu muhakkak.
Peki, “
diye sorulacak olursa... Her zaman olduğu gibi kurla ilgili rakam vermek hem mümkün değil hem de doğru değil. Kaldı ki Merkez Bankası’nın da bir “Yani, “
tarzı bir hüküm verilmesi söz konusu değil. O zaman, gerçekçi olarak bir başka soruya cevap bulmamız gerekiyor: “
Dövizle ilgili sıcak bir çalışmanın yürütüldüğünü, sahadan anlık bilgi toplandığını ve ileriye yönelik ihtiyaçların doğru hesaplandığını söyleyebiliriz.
Döviz borcu olan ve takvimlendirme yapması gereken firma sayısı 23 bin civarında.
Döviz talebi ile piyasaya giren firmalardan 21 bini, özel kesim döviz borcu stokunun sadece yüzde 20’sini taşıyor.
2 bin orta ve büyük ölçekli firma ise döviz talebinin yüzde 80’lik bölümünü etkiliyor. Zira dövize dayalı borçların ezici çoğunluğu da zaten bu şirketlerin sırtında.
Tablo böyle iken... İleriye yönelik bazı adımlar atılması beklenebilir.
21 bin küçük ölçekli döviz borçlusu firmanın, dövize endeksli kredi kullanımı sınırlanabilir.
Bu firmaların doğrudan döviz kredisine yönelmeleri caydırılabilir.
Bilhassa küçük firmalara, döviz gelirleri ile giderleri arasında denge kurmaları için bir kriter konularak, bilanço riski yönetimi kuvvetlendirilebilir.
Büyüklere gelince... Özel kesim döviz borcunun yüzde 80’ini taşıyan firmaların ise kur zararı riskini dağıtması (hedge etmesi) için kademeli zorunlu uyum oranları ilan edilebilir.