Bizim geçmişte yaşadıklarımızı ABD şimdi yaşıyor
Bugünün dünyasında herkesin kafası çok karışık... Ama karışık kafaların en fazla olduğu başkent galiba Washington... Yeni Başkan Trump’ın mı yoksa Kuzey Kore’nin gülünç görünüşlü diktatörü Kim Jong-un’un mu Amerika’nın güvenliği açısından daha büyük tehdit oluşturduğuna, bu ülkenin derin devleti ve merkez medyası henüz karar vermedi.
Gerçi bizdeki kafası karışıkların durumları da ABD’li benzerlerinden çok farklı değil. Örneğin bunlar nasıl olup da her konuda FETÖ ve PKK ile aynı çizgiye düştüklerini bir türlü izah edemiyorlar. Son olarak 16 Nisan referandumunda diyeceklerin oluşturdukları cephe içinde yer alanların çeşitliliklerine karşılık, kafa yapılarının tek modele dayalı oluşu, çarpıcı sonuçlara dayanıyor.
Mesela laikliği katı bir ideoloji biçiminde benimsemiş olan jakobenlerin, yandaşlarına Sırat Köprüsü’nden serbest geçiş garantisi veren Fetullah Gülen’le siyasete aynı açıdan bakmaları, bu kavram kargaşasının somut kanıtlarından biri. Bunun gibi kendilerini tavizsiz Kemalist olarak gören kesimin, ülkenin bölünmesi üzerinde varlığını oluşturmuş olan PKK ile aynı cephede yer alması da, çarpıcı tutarsızlıklardan sadece biri...
Sonuçta Amerika’daki kafası karışıklar da, Türkiye’deki kafası karışıklar da sandıktan çıkan iktidarlara ülke yönetimini teslim etmenin sağlıklı olmadığını düşünüyorlar. Sandıktan çıkan iktidarları kabul etmenin ön şartını, bu iktidarlara kendilerinin de oy vermiş olmasını gösteriyorlar.
Bu bakımdan Trump’ın işi çok zor. Bir başka deyişle Tayyip Erdoğan’ın ve AK Parti’nin karşılaştığı her türlü engelle Trump’ın da karşılaşacağı kesin gibi. Hatta bazı çevrelerde Trump’ın bir askeri darbe ile görevinden alınması bile konuşulup, yazılıyor.
Türkiye bu kafası karışıkların neden olduğu istikrarsızlıkları son olarak 15 Temmuz darbe girişimini de atlatarak geride bıraktı. 16 Nisan referandumu ile de yeni bir ufka yelken açmaya hazırlanıyoruz. Ama ABD henüz yolun başında. Trump’ın yaşayacaklarını hep birlikte izleyeceğiz.