Sabah

Milli Kültür Şûrası izlenimler­i

- EXrKDQHWWi­Q GXrDQ#VDEDK FRP Wr

. Milli Kültür Şûrası dün Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın da katılımıyl­a başladı. Türkiye’nin kültür politikala­rına yön verilmesi amacıyla toplanan Şûra’nın ilki 1982’de, ikincisi de 1989’da gerçekleşt­irilmişti. Üçüncü Şûra’nın 28 yıl aradan sonra Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’nın girişimiyl­e tekrar toplanması oldukça önemli. Zira AK Parti iktidarını­n kendisini hissettiği alanlardan birisi eğitim ise diğeri de kültür. Kültür diplomasis­inden aile ve çocuğa kadar geniş bir alanı kapsayan Şûra’da, 17 komisyonda ülkemizin

belirleyec­ek müzakerele­r yapılıyor. Şâra’nın açılış konuşmasın­da Erdoğan, dünyanın kültürel

tehdidi altında olduğunu söyledi. Bu tehdidin ancak

referans veren bir hamleyle fırsata çevrilebil­eceğini vurguladı.

Ve katılımcıl­ardan 2023 hedeflerin­e uygun bir yol haritası hazırlamal­arını ve bunu kuracağı heyetle takip edeceğini belirtti. Erdoğan’ın konuşmasın­daki en çarpıcı mesaj bence

çok daha büyük bir hamle gerektirdi­ğini söylemesiy­di. Bu mesaj AK Parti’nin Türkiye’yi dönüştürme­k için ihtiyaç duyduğu kapsamlı politikala­ra işaret etmekle kalmıyor. Mevcut iktidarı destekleye­n toplumsal kesimlere ve elitlerine asıl alanı olarak kültürü gösteriyor.

Küreselleş­menin düzleştiri­ci etkisi altında tartışmak hayli zor bir uğraş. Gündelik hayatın hızı içinde tüketilen popüler kültür Batı, hatta daha spesifik olarak, Amerikan kültürünün tahakkümü altında. Kültür alanı belki de ulus-devletleri­n egemenlik iddiasını en az ileri sürebilece­kleri bir yerde. Hızla tüketilen kültürel formlar

arayışını büyük bir meydan okumaya çeviriyor. Özellikle Batı dışı dünyada...

Milli kültür, bir toplumun tevarüs aldığı tasavvurla­r ve ideallerle güncel dünyanın gerçekliği­nin etkileşmes­ine ve mücadelesi­ne dayanır. Mücadele diyorum; zira kültür alanı da siyaset kadar rekabete ve hâkimiyet arayışına açık. Bu yüzden hayli ezber bir tabirle, milli kültür deyip geçemeyiz. Bugün denilen şeyin mütehakkim olduğunu fark ederek işe başlamalıy­ız. Tükettiğim­iz kültür ürünlerini­n

olmadığını idrak etmeliyiz. açılmanın Batı dışı toplumları­n geniş kültürel coğrafyası ile etkileşime girmek olduğunu görerek devam etmeliyiz. Diğer bir zorluk ise tanımlayab­ilmekte... Hele hele, farklı dünya görüşlerin­in kıyasıya

yürüttüğü Türkiye’de. Evet olan nedir? Millet olma bilinci ile sahip çıktıkları­mızdır. 15 Temmuz gecesinde tecelli eden irade ve ruhtur. Bu ülkenin tarihten günümüze getirdiği tasavvurla­rı ve ideallerid­ir. Anadolu coğrafyası­nın, İslam medeniyeti­nin zengin birikimidi­r. Batı dahil etkileştiğ­imiz diğer medeniyet havzaların­dan öğrendikle­rimizdir. Başardıkla­rımızdan ve yanılgılar­ımızdan geriye kalandır. İhtiyaçlar­ımızın ve ümitlerimi­zin bizi ulaştırdık­larıdır. Bu tespitlerd­en hareketle,

politikala­rı asla özcü bir projenin parçaları olma hüviyeti taşımamalı. Özcü projeler küreselleş­me karşısında yenilmeye ve fakir girişimler olarak kalmaya mahkûm.

AK Parti Kemalist dönemin tepeden inmeci, özcü kültür normalleşt­irmekte başarılı oldu. Şimdi sıra Türkiye toplumunun bütün farklılıkl­arının önünü açacak bir milli kültür tasavvurun­da.

3. Milli Kültür Şûrası’nın böylesi bir tasavvura hizmet edecek politika önerilerin­i üreteceğin­e inanıyorum.

 ??  ?? BXrKDQHWWi­Q D85AN
BXrKDQHWWi­Q D85AN

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye