Algı operasyonuna karşı “pozitif şaşırtma!”
Bu hafta Antalya’da önemli bir zirve gerçekleşiyor. “Guvernörler
Kulübü Toplantısı...” Toplantıya 20 ülkeden Merkez Bankası başkanları, başkan yardımcıları, uluslararası finans kuruluşlarının temsilcileri katılıyor.
Türkiye ile ilgili “negatif algının” pazarlandığı bir ortamda, “pozitif şaşırt
ma” için bu tür toplantıların önemi büyük. Son dönemde Türkiye ekonomisinin üzerine gidenlerin taarruz ettiği kritik nokta Merkez Bankası oldu. “0erkez Bankası otomatik pilot görevi üstlenmeli. Şok faiz vermeli. Gerektiğinde +ükümet’e kafa tutmalı” tezini savunan yabancılarla, içerideki müttefikleri
cephe üstüne cephe açtılar. Her bir köşeden çapraz ateşi sürdürdüler. 15 Temmuz’da darbeyi püskürten, son 1.5 yılda 24 büyük terör saldırısında 200 yüzün üzerinde
masum insanını kaybeden, kur şoku yaşayan, turizmi yara alan bir ülkenin bütün tuzakları bozmasını, dimdik ayakta kalmasını hazmedemediler. Bu kadar büyük badireye rağmen ekonominin geçtiğimiz yıl yüzde 3 civarında büyümesini de kabullenemediler. Onun için pes etmediler!
Şimdi var güçleri ile 16 Nisan’da kendilerince “ters köşe yaptırmaya” çalışıyorlar. “Kaos senaryosuna oynuyorlar!” İşindeki gücündeki insanların aklını karıştırıyor, sonunda yine milletin kaybedeceği bir sahneyi kurguluyorlar. Aman dikkat!
Şu gerçeği, 10-15 yılda gayet iyi gördük. Ekonominin büyümesi ile sandığın büyümesi arasında doğru orantı var. Siyasetin gücünün zayıfladığı anlar, hep ekonominin geleceği ile ilgili tereddütlerin yaratıldığı anlar oldu. Topluma bilinçli olarak kaygı pompalandı. Allah’tan millet, bu fitne odaklarının laflarına kanmadı. “Eldeki 1, daldaki 2’den daha iyidir”
demeyi de şükretmeyi de bildi. Zira yalan rüzgârına kapılsaydı, asıl o zaman kaybedecekti. Bugün de durum farklı değil. 2016’nın son çeyreğinde sergilenen büyüme dinamizminin, yılın ikinci yarısından itibaren daha güçlü hissedilmesi için kuvvetli bir dip dalgası gerekiyor. O dalganın anayasa ekseninde ilerlemesi büyük önem
taşıyor. Hayırcıların değirmenine kimlerin su taşıdığını millet iyi biliyor. Bu aktörlerin;
AB karşısında ezik, Rusya’nın yörüngesinde, ABD’nin baskısı altında kalan,
Mazlumlara el uzatamayan, küresel adaletsizliğe baş kaldıramayan,
Siyasi kısır çekişmelerle, kardeş kavgalarıyla, ekonomik belirsizlikle enerjisini tüketen,
Bağımsız politika uygulayamayan bir başka Türkiye’ye hizmet ettiklerini de görüyor. Evet...
Türkiye;
Barış içinde bir arada yaşamayı, farklılıkları kucaklamayı,
İfade, din- vicdan- teşebbüs özgürlüğünü teminat altına almayı, Devlet karşısında bireyi yüceltmeyi, Huzuru, refahı, adaleti, Hızlı ve etkin kararlar almayı yani “yeni bir sistemi istiyor!”