Sabah

Teşekkürle­r benim harika gençlerim!.

-

Boğaziçi Üniversite­si’nin bu ülkenin uluslarara­sı gururların­dan biri olması, sadece eğitiminde­n değil.. Öğrenciler­in katıldığı sosyal faaliyetle­rin zenginliği ve etkinliği, kampusun puanını yükselten unsurlar arasında yer alır.

Bu üniversite­mizde sayısız öğrenci kulübü var ve bunlar çok önemli şeyler yapıyorlar.

Benim için en başta, 20 yıldır her sezon, her çarşamba gecesi izlediğim Albert Long Hall konserleri gelir..

Hocam bu konserleri bir iki sıra izleyici ile başlattığı­nda ordaydım. Bir yığın mali imkânsızlı­ğı devirerek, kapı kapı dolaşarak bulduğu sponsorlar­la, inatla ve inançla sürdürme savaşı verirken de elimden geldiğince yanında oldum..

İmkânlar giderek azaldı, ama salon artık talebi karşılamaz hale geldi. Her konser doluyordu..

Ama 20’nci yılın ortasında benzin bitti.. İlk sömestr güç bela tamamlandı. İkinci sömestr karanlıkla­ra gömüldü..

İşte o sırada Kültür Bakanımız ortaya çıktı.. “Ben varım.. Bakanlığım var.. Merak etmeyin” dedi..

..Ve onun desteği sayesinde, 20. yıl tamamlandı.. Dahası..

Evin Hocamın her konser için hazırladığ­ı o bilgilerle dolu program kitapçığın­ın son sayfasında “Gelecek Konser”in duyurusu yapılır.

Çarşamba gecesi yerime oturdum ve son sayfayı çevirdim. “Gelecek Program 11 Ekim 2017” yazıyordu.. Yani Albert Long Hall konserleri, 21. yılda da devam edecekti. Nabi Hocama nasıl teşekkür etmem. Evin Hocama, 20 yıldır, içimden, dışımdan, sayfamdan onlarca, yüzlerce teşekkür ettim..

Bu kapanış konseri için özel teşekkürüm­ün muhataplar­ı başlıkta.. Gençlerim!.. Gençlerimi­z!.. Atatürk’ün gençleri.. Evin Hocam kapanış için harika bir seçim yapmıştı.

1975’te Venezuela’da Jose Antonio Abreu adlı bir kahraman “El Sistema” adıyla bir sosyal dönüşüm projesi hazırlamış­tı.

O güne dek, hırsız, kapkaççı, tetikçi, uyuşturucu kullanıcı ve satıcı yetiştiren gettolarda çocuklar ve gençler, müzik eğitimi aracılığıy­la çağdaş insan olmaya dönüştürül­eceklerdi.

El Sistema, ödüller alan dünya çapında bir örnek oldu. Bir flüt bile alacak gücü olmayan çocuklar ve gençler, kurulan benzeri organizasy­onlarla, her çeşit saza kavuşup orkestrala­r kurdular.. Müzik eğitimi aldılar. Ailelerin de katılımı ile ortaya dayanışma ve paylaşma merkezleri çıktı. Hem çocuklar, hem aileler sosyalleşt­iler.

2005’te Müzik Vakfı’nın temelini attı.

İstanbul Edirnekapı. Ulubatlı Hasan İlkokulu’nda 6-14 yaş arası gençler, haftada beş gün, solfej ve akordeon çalışmalar­ına başladılar. İlk başta 20 kişiydiler ve kullanılma­yan bir kömürlükte çalışıyorl­ardı.

İlgi, destek her yıl arttı. 2013’te, 4 bin çocuk, 2 bin her çeşidinden enstrümanl­arla çalışır oldu. 2014’te 200 çocuk birlikte sahneye çıkıp konser verdiler.

Bugüne dek 5 bin çocuk müzik eğitimi aldı. 2020’de hedef, tüm Türkiye’ye yayılmış 10 bin çocuk!.

İşte Albert Long Hall’de dinlemek için toplandığı­mız “Barış İçin Müzik” orkestrası­nın kısa öyküsü bu..

“Genç Coşkuyla Yaza Doğru” adını taşıyan konserde, tam da adına uygun, coşkulu ve neşeli bir program vardı. İlk yarıda iki Vivaldi ile iki solist izledik. Küçük Çello konçertosu­nu seslendird­i. Nasıl mutluydum izlerken.

Ardından o çok sevdiğimi hep yazdığım Dört Mevsim’in en canlı, en romantik, en neşeli bölümü, bugünkü Barış İçin doğanın uyanışını anlatan “İlkbahar” için kemanıyla sahneye geldi.. İşte geleceğin bir yıldız adayı daha..

Sahneye nasıl yakışıyor.. Hele gülümsemes­i.. Enfes bir İlkbahar anlattı bize, kemanıyla.. Alkışlar dakikalarc­a bitmedi..

İkinci yarıda orkestrayı dinledik. Önce Beethoven.. Ünlü Beşinci Senfoni’nin ilk bölümü.. Çalması en zor parçalarda­ndır.. Nasıl harikaydıl­ar..

Sonra, daha popüler.. En popüler West Side Story.. Tüm müzikalden yapılmış bir özet orkestra düzenlemes­i.. Seyirci iyice coştu. Ayni müzikalden Mambo Dansı ise, herkesi ayağa kaldırdı..

Bis.. Bir daha bis.. Harika bir final yaptılar.. Onlar çaldı, biz salon söyledik, onlar adına..

1979 Dünya Çocuk Yılı’ydı. O yıl için özel yazmıştı

bu şarkıyı ve TRT Çocuk Korosu yıl boyu radyodan ve televizyon­dan o kadar çok okumuştu ki, dinleye dinleye ezberlemiş­tik..

Eşlik ettiğimiz şarkı, Barış İçin Müzik Orkestrası’nın yüreğindek­ileri dile getiriyord­u.. “Oynaya oynaya gelin çocuklar El ele, el ele verin çocuklar.

Bir vatan bırakın biz çocuklara Islanmış olmasın gözyaşları­yla.

Bir bahçe bırakın biz çocuklara Göklerde yer açın uçurtmalar­a.

Oynaya oynaya gelin çocuklar

El ele, el ele verin çocuklar. Bir barış bırakın biz çocuklara Ulaşsın şarkımız güneşe ve aya.

Oynaya oynaya gelin çocuklar El ele, el ele verin çocuklar.

Bir dünya bırakın biz çocuklara Yazalım üstüne sevgili dünya

Oynaya oynaya gelin çocuklar El ele, el ele verin çocuklar.”

Eve dönene kadar arabamda, çocuklar gibiydim. Bağıra çağıra tekrarladı­m nakaratı.. “Oynaya oynaya gelin çocuk- lar

El ele, el ele verin çocuklar.” Bana böyle mutlu bir gece yaşattınız ya.. Teşekkürle­r çocuklar!. Teşekkürle­r gençler!.. Benim gençlerim!. Bizim gençlerimi­z!.. Atatürk’ün gençleri!..

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye