DQ\D RDSRUX
Suriye’de 6 yıldır devam eden ve 450 binden fazla kişinin yaşamını yitirdiği, 11 milyon kişinin de evsiz kalmasına neden olan iç savaşın bitirilmesi için Türkiye - Rusya - İran’ın girişimleriyle önemli bir adım daha atıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önceki gün Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Soçi’de yaptığı zirvede “Suriye’de çatışmasızlık bölgeleri” ilan edilmesi görüşülmüştü. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov dün yaptığı açıklamada, Şam rejiminin çatışmasızlık önerisini desteklediğini belirtti ve nihai kararın Kazakistan’ın başkenti Astana’daki müzakere masasında alınacağını kaydetti.
İlerleyen saatlerde ise Birleşmiş Milletler Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura liderliğinde Türk, ABD, Rus ve İranlı temsilcilerin yanı sıra Suriyeli silahlı muhalifler ile Şam rejimi üyelerinin katıldığı Astana zirvesinden anlaşma kararı çıktı. Astana’daki görüşmelerde, garantör ülkeler Türkiye, Rusya ve İran, Suriye’de “çatışmasızlık bölgeleri” oluşturulmasına ilişkin anlaşmayı imzaladı. Bu bölgelerin çevresinde tarafların çatışmasının önlenmesi için güvenli bölgelerin kurulması öngörülüyor. Rus Sputnik haber ajansı, muhalefet heyetinden bazılarının İran’ın masada olmasından dolayı anlaşmayı kabul etmediğini duyurdu.
Kazakistan Dışişleri Bakanı Kairat Abdrakhmanov, Suriye görüşmelerinin bir sonraki turunun Ankara’da düzenlenecek teknik toplantının ardından Astana’da temmuz ortasında yapılacağını söyledi. Kazak Bakan, imzacı ülkelerin Suriye’nin toprak bütünlüğünü taahhüt ettiğini belirtti.
Bu sorunlar zihinlerdeyken kritik görüşme öncesi iki kayda değer gelişme gerçekleşti. İlki, Türkiye’nin 25 Nisan 2017’de Sincar ve Karaçok’daki YPG-PKK kamplarını bombalamasıydı. Bu operasyonun, ABD’li yetkililere bilgi verilmesine rağmen, Washington’ı rahatsız ettiği basına yansıdı. Rusya’nın operasyona eleştirisi sembolik kalırken Kremlin, ABD ile gerilim ihtimaline rağmen Türkiye’nin PKK tehdidi ile mücadeledeki kararlılığını görmüş oldu. Ankara, Sincar’dan Afrin’e kadar uzanan YPG-PKK kuşağını ister açık ister örtülü operasyonlarla hedef almaya devam edeceğini somut olarak göstermiş oldu. İkincisi ise Erdoğan’ın Putin ile geçen çarşamba Soçi’de buluşmasıydı.
Soçi buluşması Türkiye-Rusya ikili ilişkilerinde 27 Haziran 2016’da başlayan normalleşme sürecini tamamlayan son toplantıydı. Hatta Rus basını görüşmeyi
olarak tanımladı. Gelinen noktayı Erdoğan ise, Üst Düzeyli İşbirliği Konseyi mekanizması (UDİK) üzerinden olarak nitelemekte beis görmedi. Bu görüşmeyle ticari ilişkilerde (turizm, tarım, tekstil, nükleer enerji ve Türk akımı) pürüzler ortadan kalktı. Domates ithalatı ve bazı vize kısıtlamaları haricinde...
Erdoğan’ın Soçi dönüşü uçakta basın mensuplarına verdiği bir bilgi de gözden kaçmamalı.
Çin’de Putin, Erdoğan ve Şi Cinping arasında üçlü bir toplantı yapılacak. İçeriği bir yana, bu toplantının kendisi bile Türkiye’nin büyük güçler arasındaki rekabet alanında etkili bir aktör olarak yer aldığını gösteriyor.
Dahası, Soçi görüşmesi ile 9 Ağustos 2016’daki St. Petersburg zirvesinden sonra başlayan Astana görüşmelerinde yeni bir döneme geçildi. Türkiye, Rusya ve İran’ın yer aldığı, ABD’nin de ilk defa dışişleri bakanlığı müsteşar yardımcısı seviyesinde dahil olduğu Astana görüşmeleri artık yeni bir kavram etrafında yürüyor:
İdlib merkezli planlanan çatışmasızlık bölgesi İdlib vilayetinin yanında Halep’in bir kısmını, Humus’un El Rastan bölgesini, Şam kırsalını, Deraa kırsalını ve Kuneytra kırsalını kapsıyor. Putin’in, Trump’ın da sıcak baktığını söylediği bu kavram Suriye’de rejim ve muhalefet arasındaki sıcak çatışmayı durdurmayı hedefliyor. Böylece hem siyasi geçiş süreci hem de DEAŞ ile mücadeleye odaklanılabilecek. Ankara için bu kavram
önerisine giden bir ilk adım. Ve bu bölgeler hayata geçirilirse
Ancak Suriye’deki asıl düğüm YPGPKK’nın geleceği. Putin’in, Rus askerlerinin Afrin’de YPG ile birlikte çekilen fotoğraflarını inceleteceğini söylese de, YPG ile ilişkisini keserek onu ABD’ye terk etmesi beklenmemeli.
ABD ve Rusya arasındaki gerilimli ilişkilerde Türkiye, iddialı bir role soyunmuş durumda. İkisi arasında bir denge bularak Suriye ve Irak’ta YPG-PKK varlığının dönüşmesini engellemeye çalışıyor.