Hz. Muhammed’e (s.a.v.) iman eden kurtulur
Kur’an-ı Kerim önceki kitapların hepsinin Allah katından indiğini ve tebliğcilerin birer peygamber olduğunu doğrular. Bu ayrı bir şeydir. Hz. Muhammed (s.a.v.) indikten sonra bütün din mensuplarının Kur’an’a ve Hz. Muhammed’e (s.a.v.) iman etmelerinin gerekliliği ayrı bir şeydir. Kur’an kitabı olan olmayan bütün inançlar üzerine hakemdir. iman etmeden kurtuluşa ermenin imkânsız olduğunu belirten bazı ayetlerin mealini verelim:
1- (Ey Muhammed) de ki; Ey insanlar! Şüphesiz
O diriltir, öldürür artık Allah’a ve O’nun ümmi peygamberi olan elçisine iman edin. - O (peygamber) ki Allah’a ve O’nun sözlerine iman eder- ve Ona (o peygambere) tabi olun ki doğru yolu bulasınız. (A’raf, 158)
2- (Ey Muhammed) de ki;
(uyun) ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. (Ali İmran, 31)
3- (Ey Muhammed) de ki; Allah’a ve Peygamber (Muhammed)’e itaat edin. Eğer dönerlerse muhakkak ki (Ali İmran, 32) 4- “Ve
Artık o yola tabi olun (uyun) ve başka yollara uymayın. Ki sizi onun yolundan ayırmasın.” (En’am, 153)
5- “Ve işte bu (Kur’an) bizim indirdiğimiz mübarek bir kitaptır. Artık buna ve (buna muhalefet etmekten) sakının ki size rahmet edilsin.” (En’am, 155)
6- (Ey insanlar) Rabbinizden size indirilen (Kur’an-ı Kerim)’e tabi olun ve O’ndan başka dostlara uymayın.” (A’raf, 3)
Kısacası Kur’an
‘ittiba’ edin buyuruyor. Uyun, gereğini yapın ve o yolu yol edinin demektir bu. Biz hem Kur’an’a ve hem de Hz. Muhammed’e (s.a.v.) iman etmek ve uymakla zorunluyuz. Kur’an’a iman ettim, ama Hz. Muhammed’e iman etmedim diyen nasıl boş ve cehalet kokan bir iddiada ise,Allah’a iman ettim ama, Hz. Peygamber’e iman etmedim diyenin de imanı boştur.
Hz. Peygamber’in (s.a.v.) devlet başkanlarına, putperest veya Hıristiyan liderlere gönderdiği bütün ‘irşad ve tebliğ’ mektuplarında Allah’a iman, İslam’a davet ve peygamberliğini kabul emri vardır.
Biz cennete girişin yolunun Kur’an’a ve Hz. Muhammed’i (s.a.v.) son elçi olarak kabul etmekten geçtiğini apaçık diyoruz. Ölçümüz; tebliğ ve irşaddır. İmanımız da böyledir.
Bu gerçek; diğer din mensuplarıyla; olacak olan beşeri, insani, vicdani ilişkilere zarar vermemelidir. Bu ayrı bir şeydir, onları anlamak ayrı bir şeydir, İslam’ı tebliğe devam etmek ayrı bir şeydir. Başka din mensuplarıyla, ekonomik, insani, siyasi vs ilişkilerimiz bu hakikate aykırı değildir. Ölçümüz bu hususta Hz.Mustafa’dır (s.a.v). Her şeyde olduğu gibi.
Müslüman imanında pazarlık sahibi değildir. suresinde olduğu gibi açık ve net görüş sahibidir.