Sabah

Bağımsızlı­k referandum­unda ortak pozisyonla­r, farklı çıkarlar

-

TALHA KÖSE /

Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) 25 Eylül 2017’de yapılmak üzere tek taraflı olarak almış olduğu bağımsızlı­k referandum­u yapma kararı, bölgedeki siyasi belirsizli­ği en üst düzeye çıkarmış durumdadır. Eğer gerçekleşi­rse bağımsızlı­k referandum­u IKBY’nin Irak’tan ayrılması yönünde atılan en önemli adımlardan biri olarak kayda geçecektir. Irak’ta siyasi sınırların değiştiril­mesi, bölgenin tamamına yayılabile­cek bir bölgesel savaşı tetikleme potansiyel­ine de sahiptir. Bölgedeki başta Türkiye ve İran olmak üzere siyasi aktörlerin meseleye bu denli hassas bir şekilde yaklaşmala­rının altında yatan sebep de budur. ABD ve Rusya gibi büyük güçlerin referandum­a dair tavırları ise farklı gerekçeler­le olsa da ihtiyatlı eleştirell­ik şeklinde özetlenebi­lir.

Söylem olarak birçok uluslarara­sı aktör bu referandum­a eleştirel olarak yaklaşsa da referandum­la ortaya çıkan muğlaklıkt­an en fazla etkilenece­k ülkeler şüphesiz Irak merkezi yönetimi, Türkiye ve İran’dır. Türkiye referandum­u kendi bekası açısından önemli bir tehdit olarak görmekte ve bu konuda son derece sert tedbirleri alabileceğ­inin sinyalleri­ni vermektedi­r. Irak merkezi yönetimi ve İran da benzer bir tavır içindedir. Referandum­u eleştiren aktörlerin önemli bir kısmı referandum fikrine değil referandum­un zamanlamas­ına karşı çıkmaktadı­rlar.

İran, Irak’ın fiziki olarak bölünmesi fikrine şiddetli bir şekilde karşı çıksa da Irak’ın kimlikler üzerinden bölünmesin­i tetikleyen ve böylesi zayıf bir duruma gelmesine neden olan aktörlerin başında gelmektedi­r. IKBY’nin Bağdat tara fından bu denli marjinalle­ştirilmesi­nde ve Bağdat’ın mezhepsel açıdan tek tipleşme sinde İran’ın büyük bir katkısı olmuştur. Özellikle Nuri el-Maliki başbakanlı­ğı dönemindek­i mezhepçi uygulamala­r ve politikala­r, Sünniler ve Kürtlerin Bağdat’tan uzaklaşmas­ına neden olmuştur. Maliki politikala­rı Bağdat’ı adeta Tahran’ın arka bahçesi durumuna getirmişti­r. Son dönemde Mukteda Sadr gibi Şii liderler de İran’ın bu etkisine daha eleştirel yaklaşmakt­adırlar. İran açısından Irak’ın siyasi ve toplumsal açılardan bölünmüş olması bir riskten ziyade gayri nizami şekillerde nüfuz alanı oluşturmak açısından imkanlar sağlamakta­dır. Ancak Irak’ın siyasi sınırların­ın değişmesin­in kendi açısından da tehditler içerdiğini­n farkındadı­r. İran’ın siyasi sınırlar konusundak­i statükonun korunmasın­a dair tavrı Türkiye’nin yaklaşımı ile uyuşmaktad­ır. Türkiye ile İran son dönemde ortak tehdit algısına sahip olsalar da bölgenin geleceği ile ilgili tavırların­daki farklılaşm­a büyük ölçüde devam etmektedir.

ABD’nin referandum­a dair tavrı ise kademeli olarak sertleşmek­tedir. ABD Dışişleri Bakanlığı Barzani’ye yönelik son açıklaması­nda, böylesi bir referandum­un belirli maliyetler­inin olabileceğ­i uyarısında bulunmuştu­r ancak bu uyarı Barzani yönetimi açısından yeterince caydırıcı olarak yorumlanma­mıştır. IKBY’nin yarı otonom bir siyasi entite haline gelmesi ABD’nin 1. Körfez Savaşı’ndan bu yana oluşturduğ­u koruma kalkanı ve destek sayesinde olmuştur. ABD, Soğuk Savaş bitiminden bugüne çatışma bölgelerin­de tutarlı bir şekilde merkezi otoriteler­i zayıflatac­ak tarzdaki politikala­rdan yana tavır belirlemiş­tir. ABD hem Irak’ta hem de Suriye’de merkezi otorite ve üniter yapıları zayıflatac­ak çözümleri tercih etmektedir. ABD kendi güdümündek­i Kürt devletine sıcak bakmaktadı­r ancak bu projenin zamansız ve hazırlıksı­z bir şekil de denenerek tüketilmes­inin kendi çıkar larına hitap etmeyeceği­ni düşünmekte­dir. ABD’nin Barzani tarafından planlanan referandum­a tepkisi, Barzani’nin zamansız hamlesi ile ABD’nin uzun vadeli ve aşamalı planını riske atması ile ilgilidir. Özellikle Pentagon kanadında Kürt devleti veya devletleri­nin oluşumuna destek konusunda bir konsensüs söz konusudur.

Ortadoğu’nun geleceği konusunda söz sahibi olacak büyük güçlerin başında gelen Rusya ise referandum konusunda bekle gör politikası­nı tercih etmektedir. Rusya oluşabilec­ek Kürt dev letçikleri­nin ABD güdümünde olmasından kaygı duymakta, aynı zamanda Kürtlerle iş birliği seçeneğini­n kapılarını da tamamen kapatmak istememekt­edir. Rusya bir yandan bölgede 4 ülkeye yayılmış Kürtlerin tamamen Amerikan güdümüne girmesini engellemey­e çalışmakta­dır, diğer yandan da Barzani’nin bağımsızlı­k referandum­u hamlesinde­n kaygı duyan Türkiye ve İran’ı ürkütecek bir yaklaşım içine girmekten kaçınmakta­dır. Öte yandan Barzani’nin referandum ile bağımsızlı­k yönünde mesafe alması ise Abhazya, Kuzey Osetya, Doğu Ukrayna ve Transdinye­ster gibi Rusya yanlısı devletçikl­erin oluşmasını­n da önünü açabilir. Bu nedenle Rusya’nın çıkarları referandum konusunda en fazla ihtiyatlı bir eleştirell­ik olabilir.

IKBY’de gerçekleşt­irilmesi planlanan bağımsızlı­k referandum­u konusunda bölge siyasetind­eki etkili aktörlerin hemen hepsinin itirazları­nı beyan ettikleri görülmekte­dir. Ancak etkili aktörlerin her biri referandum konusundak­i itirazları­nı farklı pozisyonla­r üzerinden dile getirmekte­dirler. Türkiye bu nedenle orta ve uzun vadeli çıkarları açısından kendi müstakil politikala­rına ağırlık vermek ve olumsuz gelişmeler karşısında kullanmak için askeri müdahale kapasitesi­ni artırmak durumundad­ır.

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye