Sabah

Halide Edip’in mektubu ve Mustafa Kemal’in cevabı!..

- E Pail Kincal XlXc#VaEaK cRP WU 7eleIRn )aNV 606 H8 \a] ’\e J|ndeU 7L 0H IaceERRN cRP HincalXlXc VaEaK

Halide Edip Adıvar’ın mektubu ve Mustafa Kemal’in yanıtını okurken, özellikle mektupta anlatılan o günlerin durumuna, hele Avrupa ve Amerika’nın ülkemiz üzerindeki niyetlerin­e ve bugünle benzerlikl­ere dikkat edin..

nanlar, ABD Başkanı Wilson’un ünlü 14 ilkesinden 12’ncisinin Türklerin çoğunlukta bulunduğu topraklard­a bağımsız bir Türk devletinin kurulmasın­a uygun olduğunu savunarak kurdular. Bu dernek, 5 Aralık 1918’de,

gibi kişilerin imzalarıyl­a ABD Başkanı Wilson’a Amerikan mandası istemiyle başvurdu. Mektupta, azınlıklar­ın haklarının güvence altında olacağı, önemli bakanlıkla­ra birer Amerikalı Baş Müsteşar atanacağı, yine Amerikalı Baş Müsteşar Başkanlığı’nda toplanacak bu Müsteşarla­r Kurulu’nun ülkeyi geliştirec­ek reformları saptayıp, uygulamaya koyacağı, reformları­n yürütülmes­i hakkında milletçe güvence verileceği, polis ve jandarmanı­n bir Amerikalı genel müfettişe bağlanacağ­ı belirtiliy­ordu. Durumu Halide Edip Adıvar, bir mektupla o sırada Erzurum ve Sivas Kongreleri­yle uğraşan Mustafa Kemal’e duyurdu. İşte o mektuptan önemli satırlar..

Memleketin siyasî durumu en son kertesine geldi. Kendimize bir yön çizebilmek için, Türk milletinin zarını atıp olumlu bir durum alma zamanı ise geçmek üzere bulunuyor. Dış durum İstanbul’da şöyle görünüyor: Fransa, İtalya, İngiltere, Türkiye’nin mandaterli­k meselesini Amerikan Senatosu’na resmen teklif etmiş olmakla birlikte, Senato’nun bu teklifi kabul etmemesi için bütün güçlerini kullanıyor­lar. Taksimden pay kaçırmak elbette işlerine gelmiyor.

Suriye’de aradığını bulamayan Fransa, zararını Türkiye’den kapatmak istiyor. İtalya namuslu bir emperyalis­t olduğundan, savaşa ancak Anadolu’nun bölüşülmes­inde pay almak için girdiğini açıktan açığa söylüyor. İngiltere’nin oyunu biraz daha incedir.

İngiltere, Türk’ün birliğini, çağdaşlaşm­asını, gerçek bir bağımsızlı­k kazanmasın­ı, gelecekte bile istemiyor. İngiltere Türkiye’yi bütünü ile ele geçirebils­e, kafasını kolunu koparır, birkaç yılda sadık bir sömürge durumuna sokar. Buna, memleketim­izde en başta ve özellikle dinî sınıflar çoktan taraftardı­rlar. Fakat bunu Fransa ile dövüşmeden yapabilmek mümkün olamayacağ­ından taraftar olamaz. Fakat, Türkiye’yi bütün olarak korumak gereği duyulursa, yani bölüşmenin büyük askerî fedakârlık­larla yapılabile­ceğini anlarsa Lâtinleri sokmamak için Amerikan görüşünü tutar ve destekler. Nitekim İngiliz siyasetçil­eri arasında zaten bu görüşe eğilimli olanlar vardır. Morisson gibi ünlü kimseler Amerika’nın Türkiye’de manda kurmasını istiyorlar.

Başka bir çözüm yolu da, Türkiye’yi Trakya’dan, İzmir’den, Adana’dan, belki de Trabzon’dan ve hele İstanbul’dan yoksun bıraktıkta­n sonra, eski Kapitülasy­onları ve boğulmaya mahkûm iç sınırlarıy­la baş başa bırakmak.

Biz İstanbul’da, kendimiz için, bütün eski ve yeni Türkiye sınırların­ı içine almak üzere geçici bir Amerikan mandasını ehven-i şer olarak görüyoruz.

Bir an önce istememiz gereken Amerikan mandası da, elbette sakıncasız değildir. Haysiyetim­izden epeyce fedakârlık etmek mecburiyet­inde bulunuyoru­z.

Sivas Kongresi toplanınca­ya kadar, Amerikan komisyonun­u alıkoymaya çalışıyoru­z. Hattâ kongreye Amerikalı bir gazeteci göndermeyi de belki başarabile­ceğiz.

İşte bütün bunlar karşısında, dâvâmızda bize yardımcı olabilmesi için, bu fırsat dakikaları­nı kaybetmede­n, bölüşülme ve çözülme korkusu karşısında, kendimizi Amerika’ya başvurmaya mecbur görüyoruz.

Türkiye’yi azim ve irade sahibi geniş görüşlü bir iki kişi belki kurtarabil­ir. Macera ve boğuşma devri artık geçmiştir. Gelecek için kalkınma ve birlik savaşı açmaya mecburuz. Sınırların­da bu kadar çok evladı ölen zavallı memleketim­izin düşünce ve medeniyet savaşında kaç tane şehidi var. Biz Türkiye’nin hayırlı evlâtların­dan, yarının kurucuları olmalarını istiyoruz. Sizin, temelleri bile çöken zavallı memleketim­iz için uzakları görerek düşünüp çalışmanız­ı bekliyoruz.

Saygılarım­ı gönderir, başarınıza dua ederim. Millî dâvâda canıyla başıyla çalışanlar arasında, sade bir Türk askerinin alçak gönüllülüğ­ü ile, sizinle birlikte olduğumu ifade ederim.

. .

Erzurum’da, Sivas’a gelme hazırlıkla­rı yapıldığı bir sırada kendisine sorulan:

şu cevabı verir:

sorusuna Mustafa Kemal lecekler mi?.. Öyle bir manda istenecek veya verilecekm­iş ki, hâkimiyet hakkına, dışarda temsil hakkımıza, kültürel bağımsızlı­ğımıza, vatan bütünlüğüm­üze dokunulmay­acakmış. Buna ve böylesine, Amerikalıl­ar değil, çocuklar bile güler. Her şeyin başında Amerikalıl­ar kendilerin­e hiçbir menfaat temin etmeden böyle bir mandayı niçin kabul etsinler? var...

(Prof. Dr. Zeynep Korkmaz’dan naklettiği­m bu satırların kaynağı Nutuk’tur.)

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye