Sabah

CHP’de NATO, Zarrab tartışması

-

Norveç’te NATO’ tatbikatın­da yaşanan skandal, Türkiye’ye yönelik son dönemde yoğunlaşan çok yönlü kuşatmanın bir parçası... Atatürk’le Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ı yan yana koymaları da düşmanlığı­n tarihsel derinliğin­e işaret ediyor.

Türkiye’nin faturası ağır bir NATO geçmişi var. Özellikle yakın tarihimizd­e askeri antlaşmala­rdan, siyasi ilişkilere, her alanda NATO’nun daha doğrusu ABD’nin parmak izini görmek mümkün.

Bütün darbelerin arkasında olduğu gibi, sağ-sol çatışmasın­dan laik anti-laik kutuplaşma­sına, Kürt siyasetini­n şiddetle buluşturul­masından FETÖ’ye kadar her oluşumda ve her sosyal olayda bu iz karşımıza çıkıyor.

Geçmişte gizli kapaklı yürütülen bu saldırılar, şimdi açık açık dünyanın gözünün içine bakılarak yapılıyor. 15 Temmuz darbesine arka çıkılıyor. PKK-PYD silahlandı­rılıyor. FETÖ elebaşı korunuyor, Bu bile kesmiyor ki, şimdi Reza Zarrab davasıyla 17-25 Aralık darbesini bizzat ABD üstleniyor.

Mahkemesiy­le, dizisiyle, medyasıyla askeri aktörleriy­le hatta NATO’suyla Türkiye’yi sıkıştırma­k isteyen bir ABD var. Bunun nedeninin de sadece Cumhurbaşk­anı Erdoğan veya AK Parti iktidarı olmadığını en net NATO’daki skandalda gördük.

Aynı şey, başını Almanya’nın çektiği AB ülkelerini­n tavrı için de geçerli. ABD’nin ve AB’nin derdi Türkiye’deki demokrasi eksikliği değil, küresel çıkarları... Peki bu gerçeği başta CHP olmak üzere muhalefet görüyor mu?

NATO meselesi muhalefeti derin bir iç kırılmanın eşiğine getirdi. Muhalefet, bu topyekûn saldırı karşısında artık bir tercih yapmak zorunda. Bıçak sırtı durumunu daha fazla sürdüremez. Muhalefet, artık FETÖ, PKK-PYD veya Zarrab davası gibi konularda (eleştiri veya alternatif üretme hakkı tabii ki olacak) ya bakışını değiştirec­ek ya da siyaseten marjinalli­ğe doğru sürüklenec­ek.

Bu da 2019’a giderken bütün siyasi hesapları altüst edecek bir gelişme. Bu savrulmada­n çıkışın ipucu, sanıyorum ilk kez Atatürk adı düşmanlaşt­ırıldığı için CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğ­lu’nun söylediği şu pozitif yaklaşımda saklı:

“Sonuçta biz, 80 milyonluk bir aileyiz, hiçbir zaman kendi ülkemizin tarihine ve bugününe hakaret edilmesini kabul edemeyiz.”

Cumhurbaşk­anı Erdoğan’ın da olumlu bulduğu bu yaklaşım, CHP içinde yeni bir tartışmanı­n yolunu açtı. Daha doğrusu son NATO skandalı CHP’nin ve CHP’lilerin kafasını hayli karıştırdı. Olayın arkasından FETÖ’cülerin çıkması ve işin içine Atatürk’ün de katılması, düne kadar CHP’lilerin karşı çıktığı, AK Parti’nin “Türkiye kuşatılıyo­r” tezinin konuşulmas­ına hatta hak verilmesin­e yol açtı.

Bu gerçek, CHP içinde NATO’ya şüphe ile bakan, Gladyo’nun geçmişte yaptığı suikastlar­ı, faili meçhul cinayetler­i unutmayan sol, sosyal demokrat isimlerin düşük sesle de olsa şöyle konuşmalar­ından anlaşılıyo­r: “Acaba Zarrab davası da bu tezgâhın bir parçası mı?”

Bütün bu olup bitenler, Türkiye’nin yaşadığı küresel kuşatma, CHP’yi, bırakın 2019’a gitmeyi, daha bugünden tarihi bir tercihle karşı karşıya bırakıyor. CHP’lilerin işi kolay değil, parti içinde ulusal konularda bile AK Parti’ye pozitif bakmak aforoz edilmek için yetiyor. Mahalle baskısı diğer partilerle kıyaslanma­yacak kadar ileri düzeyde... Parti içi demokrasid­en söz edildiğine bakmayın, söz konusu “farklı siyaset üretmek” olunca işin rengi değişiyor. Özellikle Erdoğan düşmanlığı neredeyse temel siyaset haline getirilmiş durumda.

NATO, Türkiye’ye çok zarar vermiş olsa da bugün CHP’ye, tarihsel “milli ve yerli” duruşunu hatırlatma­sıyla bir yararı olacak gibi görünüyor. a ut ovur VaEa o tr Tel: SMS: MOV a ’ e nGer M : fa eEook o / a utovur

 ?? ?? Ma  ut gVÜR
Ma ut gVÜR

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye