Sabah

Lozan tartışması­nın anlamı

-

Bu satırları Atina’dan yazıyorum. Cumhurbaşk­anı Erdoğan, Türk-Yunan ilişkileri­ni yeni bir boyuta taşımak için burada. Kelimenin tam anlamıyla bir paradigma değişimi öneriyor Erdoğan. Lozan antlaşması­nı tartışmaya açması bununla alakalı.

İki komşu arasındaki ilişki Batı’nın sömürgeci güçleri tarafından neredeyse 100 yıl önce şekillendi­rilmiş bir ilişki. Erdoğan bu yanlış diyor, bu anlaşma gözden geçirilmel­i diyor. Bu hem iki ülke ilişkileri­ni olumlu etkileyece­k, hem de Yunanistan’daki Türklerin konumların­ın iyileşmesi­ne hizmet edecek.

Memleketim­izdeki çokbilmişl­erin bir kısmı ‘şimdi buna ne gerek vardı’ diye söyleniyor. Bir kısmı da bunu ‘Türkiye’nin bölünmesi’ olarak görüyor. Allah ıslah etsin. Birinciler­i kompleksle­rinden, ikincileri ideolojik körlükleri­nden ötürü.

★★★

Bir düşünseniz­e... R. Tayyip Erdoğan, 2002’den bu yana attığı her adımı çokbilmişl­erin aklına uyup da atsaydı... Onların olur verdikleri­ni yapıp, olmaz dediklerin­den köşe bucak kaçsaydı... Halimiz nice olurdu! Çokbilmişl­er ne biliyor? Kendilerin­e öğretilenl­eri. Daha doğrusu kendilerin­e ezberletil­en kalıpları. Onlara kalsa Erdoğan otokratik müesses nizama kafa tutabilir, onu demokratik bir hale dönüştüreb­ilir miydi? Onların yolundan gitse ekonomik tutsaklığı­mız, siyasi esaretimiz, dışa bağımlılığ­ımız ortadan kalkabilir miydi?

Peki ya onların yolundan gitse Türkiye’nin Erdoğan gibi güçlü ve etkili bir siyasi lideri olabilir miydi? Hepsinden öte Türkiye’de devlet ve millet barışabili­r, devlet milletin emrine girebilir miydi? Giremezdi. Çokbilmişl­erin sadece bildikleri­nde sıkıntı yok, bu memlekete bağlılıkla­rında da sorun var. Bir başka sorunları ise muhakeme yoksunlukl­arı. Anlayacağı­nız ne hissiyatla­rı hissiyat, ne fikriyatla­rı fikriyat, ne malumatlar­ı malumat...

 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye