Sabah

ABD ve Kudüs kararı

- KILIÇ BUĞRA KANAT / 6(7$ :$6+,1*721

ABD Başkanı Trump’ın yaptığı açıklama ile ABD, İsrail’deki büyükelçil­iğini Kudüs’e taşıma kararını verdi. Bu kararla ABD Kudüs’ü resmi olarak İsrail’in başkenti olarak tanıdığını da açıklamış oldu. Bu açıklama ile Başkan Trump geleneksel ABD dış politika prensipler­inden olan Kudüs’ün statüsünü müzakerele­re bırakmakta­n vazgeçerek yeni bir yol belirledi. Lafı hiç uzatmadan bu kararı mümkün kılan ve yol açacağı birkaç hususa değinmekte yarar var.

Birincisi bu Başkan Trump’ın belki de en öngörülebi­lir dış politika hamlesi oldu. Kampanya sürecinde başlattığı Kudüs ile ilgili söylemi Trump yönetimini­n ilk günlerinde de sürdürmüşt­ü. Diğer konular hakkında zikzaklar çizmesine rağmen Trump Kudüs konusunu hiçbir zaman gündeminde­n düşürmedi. Yönetimind­eki diğer kendisine yakın birkaç ismin de bu konuda oldukça ısrarcı olduğu biliniyord­u. Mike Pence kendi tabanını oluşturan evanjelist grupların da baskısıyla böyle bir kararı destekleye­cek durumdaydı. Bunun yanında hem damadı Jared Kushner hem de uluslarara­sı müzakerele­rden sorumlu danışmanla­rdan Jason Greenblatt bu ajandayı destekleye­n isimler arasındayd­ı. Dahası bu süreç Trump’ın diğer dış politika kararlarıy­la karşılaştı­rıldığında daha sorunsuz kabul görmüş izlenimi verdi. Her ne kadar geçtiğimiz günlerde haberlerde hem Savunma Bakanı Mattis hem de Dışişleri Bakanı Tillerson’ın bu karara itiraz ettiği ifade edilmiş olsa da diğer krizlerle karşılaştı­rıldığında bu karşıtlık oldukça zayıf kaldı. Örneğin İran yaptırımla­rının gündemde olduğu bir dönemde Savunma Bakanı Kongre’de yaptığı konuşmada açıkça Trump’tan farklı bir pozisyonu savunmuştu. Dışişleri Bakanı’nın da başta Kuzey Kore meselesi olmak üzere birçok konuda Trump’tan farklı bir pozisyonu açıktan destekledi­ği biliniyord­u. Bu kararın açıklaması­ndan sonra ise ne Tillerson ne de Mattis’ten bu konuda bir ses çıkmadı. Bunun bir sebebi elbette ki Tillerson’ın son zamanlarda görevden alınacağın­a dair medyada çıkan haberler. Trump en baştan beri İsrail-Filistin meselesini Jared Kushner’a vererek zaten Dışişleri Bakanı’na bu konuda çok ciddi yetki vermek istemediği­ni gözler önüne sermişti.

Karar kimin çıkarına?

İkinci husus her ne kadar Başkan Trump yaptığı konuşmada kararın ABD’nin çıkarların­a en uygun davranış olduğunun altını çizmiş olsa da gerçekten bu kararın ülkenin çıkarına ne şekilde hizmet edeceği meselesi tam olarak anlaşılmış değil. Sadece dış gözlemcile­r değil aynı zamanda ABD’deki en önemli uzman ve eski yetkililer de kararın ABD çıkarları ile bir ilgisini bulabilmiş değil. Bazı uzmanlar kararda ABD çıkarına bir durum olmadığı gibi ülke çıkarların­ı ilgilendir­en bir strateji ve planın da olmadığı ifade etti. Bunun yanında diğer bir grup uzman da Trump’ın ABD çıkarların­ı belirtirke­n bunu İsrail’in çıkarları ile bütünleşti­rmesini oldukça problemli buldu. Bunlara göre her ne kadar İsrail ABD’nin partner ve dostlarınd­an biri olsa da Washington’ın dış politikası­nın İsrail’i destekleme­kten başka daha ciddi dış politika öncelikler­ine ihtiyacı var. Dolayısıyl­a Trump’ın bu konuşması sırasında Kudüs meselesini ABD çıkarı olarak ortaya koyması fazla ikna edici bulunmadı. Bu kararın ortaya çıkaracağı yan etkilerin ne şekilde yönetilece­ği sorusu da cevapsız kalmış durumda. Dahası karar ABD’yi bölgede izole ederken ABD karşıtı havanın dünyanın farklı yerlerinde ortaya çıkmasına da sebebiyet verecek. ABD’nin geleneksel müttefik olarak tanıdığı AB ve İngiltere bu konuda Beyaz Saray’a karşı pozisyon alırken Türkiye’de meselenin kendisi için bir kırmızı çizgi olduğunu belirtmişt­i. Dolayısıyl­a Kudüs hamlesi ABD için yeni bir yalnızlaşt­ırıcı etken olarak ortaya çıkacak.

Bu noktada ortada ABD çıkarı olmadığına göre Trump’ın bu kararı almasında en önemli etken olarak speküle edilen meseleler arasında şu an Trump kampanyası ve bazı yakın çalışma arkadaşlar­ı hakkında yürütülen soruşturma­lar bulunuyor. Eski FBI Başkanı Mueller’in yaptığı bu soruşturma­da şimdiye kadar dört kişi hakkında iddianame hazırlanır­ken bunların ikisi anlaşma yoluyla itirafçı oldu. Bu noktada Trump’ı Ulusal Güvenlik eski Danışmanı Flynn hakkındaki soruşturma özel olarak ilgilendir­iyor. Bu soruşturma­nın son bir hafta içinde Jared Kushner ve dolayısıyl­a Trump’ın yakın çevresine fazlasıyla yaklaşması Trump yönetimind­eki önemli isimlerin siyasi kariyeri için oldukça önemli. Buradaki ironi ise Flynn soruşturma­sında da İsrail konusunun fazlasıyla öne çıkıyor oluşu. Flynn’in Rus elçiyle yaptığı görüşmede İsrail ile ilgili BM Güvenlik Konseyi tasarısını­n veto edilmesi için henüz Obama yönetimi görevdeyke­n çalışmalar­da bulunduğu yolundaki iddia oldukça önemli.

Üçüncü mesele ise Trump’ın konuşmasın­da müteaddit kereler barışa vurgu yapması ve hatta yapılacak elçilik binasının barışı temsil edeceğini ifade etmesi. Şimdiye kadar Trump’ın verdiği Kudüs kararının barış sürecine katkıda bulunacağı çok fazla uzmanı ikna etmiş değil. Müzakerele­r sonrası belirlenme­si gereken ve iki devletli çözümün ana dayanaklar­ından biri olan Kudüs’ün statüsü meselesini­n tek taraflı bir ABD kararı ile belirlenme­sinin özellikle İsrail’e bir barış sürecine girmesi için ne tür bir teşvik sağlayacağ­ı tam da anlaşılmam­ış meseleler arasında bulunuyor.

Tüm bu hususların gösterdiği Trump yönetimini­n kısmen iç politikada yaşanan zorluklar konusunda dikkat dağıtma çabası kısmen de kendi tabanına verilmek üzere bir mesaj olarak Kudüs konusunu seçtiği. Yukarıda da ifade edildiği üzere dış politik karar verme mekanizmas­ının tam olarak oluşturula­mamış olması ve geleneksel olarak bu konudan sorumlu olan Dışişleri Bakanı’nın sürecin tamamen dışında tutulması ABD’de oldukça derinden hissedilen yönetişim krizini ortaya koyuyor. Verilen kararın yaratacağı tepki ve bu kararın aksi tesirlerin­in de yönetim tarafından yeterince dikkate alınmış olunma ihtimali bu noktada görünmüyor. Son yıllardaki ABD dış politikası­na baktığımız­da bu meselenin ele alınış ve uygulanış tarzının, tüm plansızlık ve tüm tek taraflılığ­ıyla Bush’un Irak’ı işgali ve Obama’nın “kırmızı çizgi” konusunda verdiği son dakika kararını andırıyor. Kudüs kararı tıpkı onlar gibi dünyayı kızdıran ve uzun vadede ABD’yi yalnızlaşt­ıracak bir karar.

 ??  ??
 ??  ??

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye