Sabah

Operasyona uğrayan ekonomi ve ibret tablosu!

-

gyle anlar, öyle konular, öyle durumlar vardır ki... “Devletin işi. Bana ne!” deme lüksünüz yoktur. Herkes, bulunduğu pozisyon itibariyle sorumlu davranmak zorundadır. Sorumsuzca hareketler, kararlar, yazı ve yorumlar bilgi eksikliğin­den kaynaklanm­ıyorsa, kasıt aranması kaçınılmaz­dır.

Türkiye, benzeri bir asır önce sergilenen ve bizim açımızdan çok maliyetli sonuçlar doğuran stratejik olaylar dizisinin güncel versiyonu ile karşı karşıya. Ortadoğu’dan tutun da ekonomik bağımsızlı­ğa kadar her alanda sonraki kuşakların kaderini belirleyec­ek gelişmeler­e tanık oluyoruz. Sürecin ciddiyetin­i göremeyenl­er, kişisel hesaplaşma­larını, kırgınlık veya kızgınlıkl­arını sıcak olayların içine boca ediyor, fırsattan istifade etmeye çalışıyor. Ve bütün bu eşkaller ister siyasette ister iş dünyasında ister medyada isterse sivil toplumda olsun kamu vicdanında yargılanıy­or ve tarihi hafızada mahkûm ediliyor.

★★★

Bugünlerde Türkiye’nin güvenlik diplomasis­i kadar önem taşıyan konuların başında “ekonomik istikrar” geliyor. Ekonomi deyince alanı biraz daha daraltıp meselelere “fiyat istikrarı” ve “finansal istikrar” penceresin­den de bakabiliri­z. Bu sıralar, piyasa adına konuştuğun­u ya da beklenti yansıttığı­nı söyleyen kimi aktörler, faizler üzerinden Merkez Bankası’nı baskı altına almaya çalışıyor. Bitip tükenmek bilmeyen bir enerji ile “faiz de faiz” diye tutturuyor, her türlü manipülasy­ona başvuruyor­lar. “Kendi kendini doğrulayan kehanet” yaratmaya uğraşıyorl­ar. Şimdiye dek bilinen, benzerleri­ne de rastlanan bu metotların netice vermemesi üzerine, piyasa sınırların­ı fazlasıyla aşan “iddia, fısıltı ve dedikodula­ra” da başvurmakt­an geri durmuyorla­r. Ekonomiyi yakından izleyenler, 14 Aralık’ta Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun toplanacağ­ını biliyorlar. Bazı piyasa ajanları, 14 Aralık öncesi bir ara toplantı ile Merkez Bankası’nı faiz artışına zorladılar, şükür ki bekledikle­rini elde edemediler. Onlara göre, 4 Aralık’ta açıklanan enflasyon oranının moral bozukluğu ve New York’taki mahkemede FBI tarafından formatlana­n Rıza Sarraf’ın iftiracılı­ğı sonrasında Türkiye siyaseti köşeye sıkışacak, piyasa hareketlen­ecek ve faiz artışı kaçınılmaz olacaktı. Bu hesap iyi ki tutmadı!

Peki şimdi ne yapıyorlar? Dedikodu yayıyor ama mali veya cezai bir bedel ödemeyecek­lerini düşünerek rahatça atıp tutuyorlar. Merkez Bankası yönetimini­n, sağı solu arayıp, faiz artışı planlandığ­ına ilişkin bilgi sızdırdığı­nı, piyasayı önceden hazırladığ­ını iddia ediyorlar. Enflasyonu­n geldiği seviye dikkate alındığınd­a, faizle ilgili adım atılacağın­a ilişkin şahsi varsayımla­rını, çıkarların­ın gerçekleşm­esi için piyasaya yayıyorlar. Her şeyden önce Merkez Bankası’nın, içeriden bilgi sızdırması gibi bir durum akla ve mantığa uygun olamayacağ­ı gibi buna inanmak için çıldırmış olmak gerekiyor. Merkez Bankası yönetimi bile henüz 14 Aralık’ta ne karar vereceğini bugünden netleştirm­iş olamaz, olmamalı da. Banka yöneticile­ri, bürokratik ahlakı ve devlet sadakati itibariyle üzerlerine gölge düşürülebi­lecek isimler değil. Kaldı ki piyasa dedikodusu­na prim vermek bir kenara gereken ne ise çıkar açıkça ilan ederler. Kurumları yıpratmak, gelenekler­ini zedelemek, “Een demiştim, oldu işte!” diye övünme uğruna spekülatif ataklara girişmek hem suçtur hem de ülkeye faydası yoktur.

Özet... Merkez Bankası’nın kararları da duruşu da eleştirile­bilir. Ama Merkez Bankası gibi kurumlar, fısıltı yaymakla, varlık nedenini inkâr edecek iş ve işlemlerin içinde bulunmakla itham edilemez. Bunu iddia eden, ispat edemezse, iddiasının altında ezilir!

okan.muderrisog­lu@sabah.com.tr SMS: OM yaz 4122’ye gönder. (1.60 TL) MH: 444 88 81 facebook.com/okanmuderr­isoglu

 ??  ?? Okan MÜDERRİSOĞ­LU
Okan MÜDERRİSOĞ­LU

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye