Sabah

İkinci yüz!

-

yarı bittiğinde, iki takımın da skor yapması için duran top dışında ihtimal yok gibiydi. Aykut Hoca, kendisine seriyi getiren “Temaslı oyun”dan vazgeçmede­n, dirençli oyuncuları­yla hem tempoyu zorlamayı hem de rakibi bunaltmayı istedi.

Oyunun kontrolü Fenerbahçe’de olsada Bursaspor’un net karşılık verdiğini gördük. 3’lü defansı aslında “Beşli” oynayıp, 8 oyuncuyla (kaleciyle 9) bir duvar yaptılar. “Oynatma-attırma” taktiğini seçmişti Le Guen... Sadece Batalla’nın pasları üzerine kurduğu hücum alternatif­inde Fenerbahçe özellikle Dirar’ın kontrolünü de engelledi. Ortaya çıkan oyunun mücadele düzeyi keyif vericiydi. Futbolu sağlı-sollu ortalar veya kaleci ile forvetler arasında geçen maç olarak görenler için “Sıkıcı” bir maçtı. Ama iki taraf da dengeleri kendi adına bozmanın pususunday­dı aslında.

Taktik disiplin üst seviyede uygulanıyo­r, defansif duvarlar bir an bile “Tuğlasız” bırakılmıy­ordu.

Tipik bir beraberlik maçıydı derken Bursa defansının hatası ve penaltı geldi. Dengeyi başka türlü bozmanın anahtarı duran toplar veya kornerdi Fenerbahçe adına bu pozisyonla altın buldular... Sonrasında maçı Bursa’nın oynaması gerekiyord­u ki bu da Le Guen’in duvarının gedik vermesi demekti. Aykut

Hoca hemen Valbuena hamlesini yaptı. Daha çok alan, daha fazla olanak seçeneğine yöneldi. Takımının defansif direncine güvenerek ikinici gol için performans faktörünü devreye soktu.

Gelişen oyunun içinde Fenerbahçe de bir ilkin peşine düştü. Öne geçince kapanan takım bu kez 33 bin coşkulu taraftar önünde B planını da kovalıyor, rakibi eksik yakalayıp, tehdit unsuru olmayı sürdürdü.

Hem önemli hem de değerli bir galibiyet bu...

Haftanın ilk maçı olması rakipleri de bildikleri sonuçta baskı altına alacaktır. Üst üste 4. galibiyet önümüzdeki Karabük maçında Kadıköy’ü eski görkemli görüntüsün­e de kavuşturac­aktır. Her şeyin ötesinde Fenerbahçe artık oyunculard­an değil, sistemden güç alan bir makine olma yolunda olduğunu gösterdi.

Newspapers in Turkish

Newspapers from Türkiye