Şeref OĞUZ
makroekonomik dengeler zora
50 kuruşluk domates mutfağa 500 kuruşa gelirken, değer üretmeyen aracılardan kurtulamıyoruz.
Ette ise durum daha da vahim... Ucuz et için ithalat kamçısı şaklattık, en azından fiyat tırmanışı durdu. Ancak etiketi döven kamçı, üreticinin de sırtında şakladığından, Bakan Fakıbaba “2018’de karkas et ithal etmeyeceğiz¨ dedi.
İthal etmeyecek isek, bunu üretmemiz gerekir. Genç nesil, etlerin süper market raflarında yetiştiğini sanabilir fakat durum böyle değil. Merada mandırada büyük- küçükbaş hayvan beslemeliyiz ki et üretebilelim.
Son yıllarda benim dikkatimi çeken, topyekûn karar almışçasına, üretimden vazgeçtiğimiz görüntüsüdür. Belki sembolik ama her ağustosta yaylada yaşayan biri olarak ilk kez geçen yıl, Çaykara’dan Buzpınar’a süt götürdüm. Yayla çöplüğünü dolduran kent işi plastik yoğurt kapları da cabası...
Romanya’dan sığır, Bulgaristan’dan saman ithal ederek daha kaç yıl yaşayabiliriz? Faunası, florası, 7 iklim 4 mevsim, havası, suyu ile gıda üretemiyorsak, “akıl seferberliği¨ ile buna çare üretemeyecek miyiz?
Duvara çarpa çarpa öğreniyoruz. Fare miyiz? Bilgiden öğrensek? Aklımız mı yok? Bu yüzden ben 2018 inovasyon etkinliklerinde “aklını kullan, #KorkmaBitmez¨ düsturuyla davranmayı öneriyorum. Endüstri 4.0 peşinde koşarken Tarım 4.0’ı ıskalarsak elden gelen öğün olmayacak, o da vaktinde bulunmayacak.
seref oguz#sabaK com tr